Bankacılıkta mobbingin yeni adı toplantılar. Gece gündüz toplanmak, hep toplanmak… Evla Fazlı bankacılara yeni işgence yöntemini yazdı:
Telefonunuz çalıyor…
Arayan kişi ile o an konuşmak istemiyorsunuz ama açmazsanız da aramaya devam edecek.
Buna bir son vermek için ısrarla çalan telefonu açıp karşınızdaki kişiye ‘toplantıdayım’ dediniz ve arayanı anında devre dışı bıraktınız.
Toplantıdayım…
Bu toplantı mevzusunda sizi arayan kişi o an için devre dışı kaldı, peki ya siz gün içerisinde yöneticinizin yaptığı toplantılar sonucunda kendinizin de devre dışı kaldığınızı düşündünüz mü hiç?
Toplantı, toplantı…
Mesainizin kaç saati geçiyor toplantılarda?
‘’Sabah şubeye erken gelin toplantı yapacağım’’ diye bir mesaj aldığınızda yöneticinizden gece rahat uyuyabiliyor musunuz?
Aslında iş yerinizden çıkmadan zaten toplantı yapmamış mıydınız?
Bütün gün neler yaptığınızı ya da neler yapamadığınızı mesai saatinizin fazlasını aşarak konuşmadınız mı akşamki toplantıda?
Hatta toplantı süresi biraz daha uzasın diye ertesi gün içinde neler yapmanız gerektiği ile ilgili direktifleri not almadınız mı, toplantı boyunca resimler çizdiğiniz ajandanıza?
Yöneticinizin masasında duran her objeyi en az onun kadar iyi bilmediğinizi söyleyemezsiniz.
Kalemliğinde kaç tane tükenmez kalem olduğunu, çerçevesi çok güzel olan mutlu aile fotoğrafının hemen telefonun yanında durduğunu, koltuğun hemen arkasındaki dolabın üstünde duran orkidelerin sayısını, hatta odanın kaç tane ampulle aydınlatıldığını…
İnkar edemezsiniz, itiraf edin sayılanların çoğuna odanın sahibinden daha fazla vakıfsınız.
Sahi toplantı demiştik kaynatmayalım konuyu…
Akşamki toplantıdan sonra, sabaha kadar ne değişmiş olabilir ki sabah tekrar toplantı yapmak istiyor yöneticiniz?
Kötü düşünmeyelim lütfen, belki sizi özlemiştir akşamdan sabaha…
Odasında tüm canı personelini masasının karşısındaki deri koltukta omuz omuza görmek istemiştir belki…
Öyle değil, değil mi?
Aynı konu hakkında, aynı insanlarla defalarca toplanıp kelimesi kelimesine aynı cümleleri kurup sonuca varamamanın neticesinde yapılır toplantılar.
Hep şöyle başlar yöneticiniz her sabah yaptığı toplantısına;
– Evet arkadaşlar, bugün neler yapacaksınız?
– Bir planınız var mı?
– Böyle giderse kurum sizi barındırmaz.
– Yapmayacaksanız söyleyin, yapacak çok insan var dışarıda.
O konuşur siz dinlersiniz, o konuşur siz önünüzdeki sehpanın üstünde duran banka broşürlerini düzeltirsiniz, o konuşur siz şube açılış saatinin bir an evvel gelmesi için çaktırmadan saatinize bakarsınız.
Sonuç ne oldu? Moral motivasyon sıfır başlarsınız mesainize.
Gün biter, mesai bitmez.
Çünkü meşgul gözükmek için toplantı yapmak isteyen yöneticiniz ‘ gidebilir miyim?’ dediğiniz an toplantı yapmak ister. Tüm ekip sıraya girip odasına doğru yola çıkarsınız.
Herkesin çantası eve gitmek üzere toplanmış masasının kenarında bekler sahibini, toplantı bitince evin yolunda eşlik etmek için yalnızlığına.
Gece gündüz toplanmak, hiç durmadan toplanmak…
Ne kadar çok toplantı o kadar az iş doğrusu.
İş yapacağınız saatlerde yapılan toplantılar yapılması gereken işleri konuştuğunuz kocaman boşa geçen zaman kaybı.
Toplantının verimli olması o esnada yapılan beyin fırtınası ile ölçülmeli. Herkesin bedenen toplantıda olması bir şey ifade etmiyor, beyin çoktan eve varmışken.
Ne verimi, ne aksiyonu sayın yönetici?
Akşam toplantılarında o gün neler yapıldığı konuşulur uzun uzadıya.
Artık bir süre sonra yöneticinize rapor hazırlamak yerine bahane hazırlamanın daha kolay olduğunu keşfedersiniz.
Öyle de deseniz aynı cümleler konuşulacak, böyle de deseniz aynı cümleler konuşulacak.
Toplantılarınız bir türlü bitmiyor, bitemiyor…
Bu sefer moral motivasyon yerlerde eve gitme vakti.
Cezası olmayan en yaygın işkence yöntemi toplantılar.
Aslında en iyi toplantı hiç yapılmayan toplantıdır.
Evla FAZLI