Para Politika Kurulu’nun tarihi toplantısı yarın yapılacak. Peki bu kuruldan ne çıkabilir? Dr.Ayhan Bülent Toptaş Yazıyor: karşımızda daha muhafazakar (enflasyon karşıtı) bir Para Politikası Kurulu var!
KARŞIMIZDA DAHA MUHAFAZAKAR (ENFLASYON KARŞITI) BİR PARA POLİTİKASI KURULU VAR
Geçtiğimiz Ocak ayı sonunda yazdığım makalede üyelerinin her başkan değişikliğinde oylarının yönünü değiştirdikleri izlenimi verdiklerini belirttiğim ve oylarının açıklanmasını önerdiğim TCMB Para Politikası Kurulu’nun (PPK) üyelerinin üçü söz konusu makaleden iki ay sonra, on gün içinde değişti.
PPK’nın Maliye Bakanlığı kökenli üyesi ve aynı zamanda TCMB Başkanı Naci Ağbal 20 Mart günü görevinden alındı ve yerine finans kökenli bir akademisyen olan Şahap Kavcıoğlu Başkan olarak atandı.
Bundan on gün sonra 30 Mart günü Kurulun finans kökenli üyesi TCMB Başkan Yardımcısı Murat Çetinkaya görevden alındı ve yerine yine finans kökenli Mustafa Duman TCMB Başkan yardımcısı ve PPK üyesi oldu.
Yine 30 Mart günü PPK üyesi, Maliye Bakanlığı kökenli Ömer Duman görevden alındı ve yerine Banka Meclisinden seçilen Elif Haykır Hobikoğlu atandı.
PPK’nın kompozisyonu değişti. İki Maliye Bakanlığı kökenli üyenin Kuruldan ayrılması ile Kurulda oy verme hakkına sahip Maliye Bakanlığı kökenli üye kalmadı. Kurula Maliye Bakanlığından bir üye oy hakkı olmaksızın katılabiliyor. Daha önce de belirtiğim gibi Maliye kökenli bürokratların Kurulda bulunmasının para politikası ile maliye politikasının uyum içinde yürümesine yönelik bir önlem olması düşünülebilir. Özellikle kamu borçlanmasının yüksek olduğu dönemlerde bu kişilerin meslekleri, kökenleri gereği faizin düşük düzeyde kalması yönünde eğilim göstermesi beklenirdi. Ancak önceki Başkan Naci Ağbal’ın Kurulda ne yönde oy kullandığını bilemesek de mesleki kökenine ters bir söylem tutturduğunu görmüştük. Muhafazakar bir merkez bankacısı gibi konuşuyordu. Tabii ki, Ömer Duman’ın da ne yönde oy kullandığını bilmiyoruz.
Sonuçta, PPK’da finans kökenli üyelerin ağırlığının arttığı söylenebilir. Bu da Kurulun teknik olarak veya kağıt üstünde 30 Mart öncesine göre daha anti enflasyonist olduğu anlamına gelebilir.
Para Politikası Kurulunda Kadın Üyenin Bulunmasının Önemi Ne?
TCMB’yi yöneten kurulların içinde on beş yılı aşkın bir süredir kadın üye olmamasını da eleştirmiştim. TCMB’de en alt kademelerden Başkan Yardımcılığına kadar yükselen Sedef Ayalp en son kadın Başkan Yardımcısı ve PPK’da görev yapan ilk kadın üyeydi. Geçen yıl TCMB Banka Meclisi üyeliğine atanan Elif Haykır Hobikoğlu, bu kez TCMB Kanununun 22/A maddesine göre Banka Meclisi üyeliği görevinin yanı sıra PPK üyesi olarak da görev yapacak.
Peki Hobikoğlu PPK’da nasıl bir tutum takınacak? Bunu şu an bilemiyoruz. Oylar açıklanmadığı ve Başkan dışındaki üyeler pek konuşmadığı için bunu bilmemiz olası değil. Ama belki bir tahmin yürütebiliriz.
İtalya’nın Milano şehrindeki Bocconi Üniversitesi öğretim üyelerinden Donato Masciandaro, Paola Profeta ve Davide Romelli 2018 yılında yaptıkları “Kadın Para Politikasında Neden Önemlidir?” adlı çalışmalarında 2002-2016 yılları arasında 103 ülkenin merkez bankasının para politikası kararları alan kurullarını inceliyorlar.
Araştırmacılar, ülkelerin yüzde 20’sinde para politikası kararı alan kurulların hiçbir zaman kadın üyesi olmadığını tespit ediyorlar. Bunun aksine Kanada, Bulgaristan, İsveç ve Sırbistan’da kadın üye oranı yüzde 60’ı buluyor. Dünya genel ortalaması ise yüzde 14 civarında ve bu oran yükselme eğiliminde. Diğer yandan bu yükseliş trendi kadın merkez bankası başkanları ve başkan yardımcıları için de geçerli.
Peki kadınların bu komitelerdeki eğilimleri ne? Oylarını nasıl kullanıyorlar? Masciandaro ve diğerlerinin elde ettiği bulgulara göre kadınlar genel olarak bu komitelerde genel olarak daha “şahin” davranışı gösteriyorlar. Yani kadın üyeler erkek üyelere göre daha fazla yüksek faiz yanlısı. Kadınların bulundukları kurulların belirlediği faiz oranları bulunmadıkları kurullara göre daha yüksek.
Hobikoğlu’nun ne yönde oy kullanabileceği hakkında bir fikir edinmek için TCMB’de onu tanıtan sayfaya baktım. Sayfada “Makro iktisat, para politikaları, davranışsal finans, büyüme ve kalkınma alanlarında çok sayıda kitap ve akademik çalışmaları bulunmaktadır” ifadesine yer verilmiş. Özellikle para politikası konusundaki görüşlerini incelemek için İstanbul Üniversitesi Akademik Veri Yönetim sisteminden para politikası ile ilgili çalışmalarına bakmak istedim. Pek bir bilgi edinemedim. Google Scholar’dan da para politikası hakkında çalışmalarına dair bir bilgiye ulaşamadım. Ben şahsen Para Politikası Kurulu’nda bulunan bir üyenin mutlaka para politikası konusunda çalışmaları olması gerektiğine inanmıyorum. Ama TCMB kanununun 22/A maddesinde böyle bir şart mevcut. Bu konuya dikkat çekmek isterim. Ayrıca önceki Başkanlardan Murat Çetinkaya’nın da özgeçmişi ile ilgili bir sorun yaşandığını hatırlıyorum. Bu özgeçmişler yayınlanmadan önce ilgili kişi tarafından kontrol edilmeli.
TCMB’nin İstikrar Sembolü
Faizler inip çıkarken, başkanlar, başkan yardımcıları, genel müdürler değişirken TCMB’de değişmeyen ve istikrarın sembolü olarak görülebilecek bir PPK üyesi var: Gayrimenkul ekonomisi ve finansmanı konusunda dünyanın en önemli akademisyenlerinden biri olan Prof. Dr. Abdullah Yavaş PPK üyeliğinde 13’üncü yılını tamamladı. Bu süre içinde altı TCMB Başkanı ile çalıştı: Durmuş Yılmaz, Erdem Başçı, Murat Çetinkaya, Murat Uysal, Naci Ağbal ve son olarak da Şahap Kavcıoğlu.
TCMB web sitesindeki biyografisine göre Yavaş, 1985 yılında Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümünden birincilikle mezun olmuş. Ekonomi doktorasını University of Iowa’da 1991 yılında tamamlamış. Bir yıl University of Illinois‘de doktora sonrası araştırma yaptıktan sonra, 1992 yılında Pennsylvania State University İşletme Fakültesine Yardımcı Doçent olarak katılmış. Fakülte tarihinde ilk defa dört yıl içinde Doçentlik almayı başaran Yavaş, 2001 yılında Profesör olmuş. University of Michigan, Boğaziçi Üniversitesi ve University of Hong Kong’ta Misafir Öğretim Üyesi olarak bulunmuş. 1999-2009 yılları arası Pennsylvania State University Gayri Menkul Çalışmaları Enstitüsü Araştırma Direktörlüğünü de yürüten Yavaş, 2009 yılında University of Wisconsin-Madison’a Distinguished Professor of Real Estate olarak katılmış.
Uluslararası kongrelerde çok sayıda tebliğ sunmuş olan Yavaş’ın elliyi aşkın akademik çalışması Journal of Economic Theory, Journal of Financial Economics, Journal of Financial Intermediation, Journal of Economic Behavior and Organization, Journal of Real Estate Finance and Economics, Games and Economic Behavior ve Real Estate Economics gibi dergilerde yayımlanmış.
2001 yılında European Economic Association tarafından akademik yayın kriterine göre yapılan bir sıralamada dünyanın ilk 500 ekonomisti arasına giren 7 Türk’ten biri olan Yavaş, 2002 yılında gayri menkul konusunda akademik çalışmalar baz alınarak yapılan başka bir sıralamada da 6. Olmuş.
Gayrimenkul ekonomisi ve finansmanı konusunda ileri gelen akademik dergilerin editör kurullarında görev yapan Yavaş, Penn State University ve Iowa Univesity’de en iyi öğretmen ödüllerine de layık görülmüş.
Bu biyografiyi okuyunca insanın aklına iki soru geliyor? Birincisi, onüç yıllık kesintisiz Para Politikası Kurulu üyeliği birikimine sahip, yüzü aşkın PPK toplantısında oy kullanan ve uluslararası alanda büyük saygı gören bir akademisyen yanımızda dururken neden başka mecralardan başkan arıyoruz kendimize? İkincisi, böylesine teorik ve pratik anlamda dopdolu bir entellektüelin neden merkez bankacılığı, para politikası konusunda Türkiye’deki kamuoyuna verilmiş bir demeci, röportajı, ya da yazısı yok. İkinci soruyu birinci sorudan daha fazla önemsiyorum. Bu sessizlik neden?
Vakti olan okuyucularıma İngiltere Merkez Bankası Para Politikası Kurulu üyelerinden Stephen Nickell’ın “Para Politikası Kurulunda Hayat” (Life on the Monetary Policy Committe-CentrePiece, Autumn 2007, London School of Economics) makalesini öneriyorum. Tabii ki İngiltere Merkez Bankasının üçyüz yılı aşan bir geçmişi var. Bize göre birikimleri daha fazla. Ama bizim de doksan yıllık bir birikimimiz var onlardan bu kadar da uzak olmamamız gerektiğini düşünüyorum.
Evet, 15 Nisan tarihindeki faiz kararı en azından kağıt üstünde ya da teknik olarak daha muhafazakar bir PPK tarafından alınacak. Temel varsayım ise, üyelerin niteliklerine uygun davranacak olmaları.