Hanife Serter yazıyor: Binlerce bankacı her gün kafasına dayanmış hedef silahı ile işini yapmaya çalışıyor . Binlerce bankacı ilaç kullanarak kendini, hislerini uyuşturmaya çalışıyor . Gündeme gelmek için illa fiziki silah mı lazım?
Kafaya dayanan silah “ ŞAKA” değildir. Silahla şaka olmayacağını çocuklar bile bilir. Koca koca adamların çocuk, ergen kafası ile bu işleri yaptığını söylemesi abes, buna inanmak ise bu tür davranışlara prim vermektir.
Kafaya dayanan silah Mobbing de değildir. Açıkça fiziksel bir tacizdir. Adi bir olaydır. Taraflar hukuk önünde hesaplaşmalıdır. Bu olay bir kurum çatısı altında olduğunda ise o kurum durup düşünmeli , sormalıdır ; biz nerede hata yaptık, nasıl insanları işe aldık, kimlere ne yetkiler verdik, kimlerin hataları karşısında sessiz kaldık, cesaretlendirdik ?
Yıllardır bu sitede yazıyoruz, Bankacılık’ta liyakat , sorunu var, lakayt yöneticiler var, dejenere bir anlayış , hedef baskısından gözü dönmüş, gözü başka hiç bir şey görmeyen üst yönetimler var. Kapı tekmeleyen , masa yumruklayan Bölge müdürleri var…Personeline hakaret eden müdürler , hedef tutmadan kapıdan çıkamazsınız diyen yöneticiler var.
Bankacının “ kafasına dayanan asıl silah bu işte !” Binlerce bankacı her gün kafasına dayanmış hedef silahı ile işini yapmaya çalışıyor . Binlerce bankacı ilaç kullanarak kendini, hislerini uyuşturmaya çalışıyor . İşsiz bırakılma tehtidi altında ayakta durmaya çalışıyor . Her gün ama her gün ne koşullarda işten çıkarılacağının korkusunu , endişesini yaşıyor . Yıllardır bunun çığlığını atıyor .
Tüm bu korku ve buna duyulan öfke son günlerde bir bankacı kadının kafasına dayanmış bir silah görüntüsünde vücut buldu . Bundan yıllarca önce olsa adi, münferit bir olay denilip geçilecek bir olay bugün bankacıların da ilgisi ile tüm basında yer almaya başladı.
Bankacıların tüm şikayetlerine sessiz kalan basın bu haberin üzerine atladı adeta. Çünkü ortada “somut bir silah” vardı. Liyakatisiz bir müdür, gücünü koltuğundan , cüretini silahtan alan aciz bir insan vardı aslında o görüntülerde .
O gün orada yaşanan olay milyonda bir yaşanacak istisna bir olaydır aslında. Benzeri yoktur, bundan sonra da olmaz kolay kolay. Peki ya her gün ama her gün , hemen hemen her şubede gizli silahlarla yöneticilerin çalışanlara yaptığı tehditler ?
Onlar da haber olabildi mi ?
Beyin kanaması, kalp krizi geçirenlerin, intihar ederek bu tehditten kurtulmak isteyenlerin failleri bulundu mu ? Merak edildi mi? Araştırıldı mı ? Onlar gazete köşelerinde , banka ismi bile geçmeyen küçük puntolarla yazılmış küçücük haberler olarak kaldılar . Oradaki silahları ve tehditi görmek için basınımızın gözü fazlasıyla kördü . İlla videosu olması, biraz yürek hoplatması gerekirdi haber olabilmek için .
Şimdi bu haber üzerinden “Mobbing bu işte !” diyenlere şaşıyorum. Bu açıkça adi, fiziksel bir tacizdir. “Şaka” diyerek hafifletilme çabası ayrı bir trajedidir . Ama bu Mobbing değildir . Mobbing bu olaydan bile çok daha vahim bir şeydir . Bu olayın videosu var, şahitleri var, hikayenin öncesi , sonrası var. Tarafların anlatacağı kim bilir daha neler neler var. Bu olayda eden cezasını bulur hukuk önünde eminim.
Günlerdir bu haberle oturup kalkan Bankacılar bence artık dönüp kendi derdine yanmalı . Başına dayanmış hedef silahının farkına varmalı . Bu ağır tehdit altında çalışıyor olmanın psikolojik baskısını anlatmalı , haykırmalı. Bu silahı soğuk kanlılıkla kendisine yönelten yöneticilerini ifşa etmeli . Genel Basın buna da aynı ilgiyi gösterir mi acaba ? Umudumuzu kesmeyelim. Bir gün vicdanen büyüyünce, onlar da bir Paramedya olabilir belki…
Faiz indiriminin kokusunu alan yabancı tahvile saldırdı
Yurt dışı yerleşikler 15 Kasım haftasında güçlü tahvil alımı yaptı. 1,6 milyar dolarlık tahvil alan yabancının tahvil alımı dokuz haftanın...