Dolar borcunuz yok, dolarla maaş almıyorsunuz ama dolar yükselince neden fakirleşiyorsunuz? Prof.Dr.Emre Alkin bu soruya yanıt verdi:
“Türkiye’de faizler yükselince kimse panik olmuyor ama döviz yükselince herkes panik oluyor” diyen Prof.Emre Alkin, kendi blogunda ilginç bir konuya değindi.
Prof.Alkin, Döviz yükselince neden fakirleştiğimizi yazdı.
“Türkiye’de faizler yükselince kimse panik olmaz ama döviz yükselince herkes panik olur. Bunun da haklı sebepleri vardır. Mahfi Eğilmez Hoca’nın dediği gibi bir “dual para” sisteminde yaşıyoruz. Yani resmi paramız TL, gayri resmi paramız Dolar.
Borcumuzu, alacağımızı, zenginliğimizi, fakirliğimizi, varlığımızı Dolar ile ifade ederken, Avrupa’ya doğrudan bağlantılı olduğumuz işlerde Euro’yu ölçü birimi olarak kullanıyoruz. İthalatımızın % 85′ inden fazlası hammadde-ara malı-yatırım malı olduğu için girdilerimiz döviz cinsinden. Türkiye’de bile üretilse, Beyaz Eşya’dan Otomotive kullandığımız her eşyanın parçası yurt dışından geldiği için döviz yükselince, fiyatları artıyor. Ayrıca tamamı yerli girdiyle imal edilse bile “rakiplerim öyle yapıyor” diyen uyanık iş insanlarımız ürünlerini dövize endekslemiş durumda.
AVM’lerde kiralar dövize endekslenmişti uzun zamandır. Daha yeni yeni uzlaşıya varıldı. Hala birçok sitede konutlar dolarla kiralanıyor. Uçak biletlerinin fiyatı döviz yükseldikçe artıyor. Havayolu şirketlerinin yakıtından başlayarak operasyonlarına kadar her şeyleri dövize endeksli. Bundan başka akaryakıta zam geldikçe en akla gelmeyen ürünlere de zam geliyor. Yani Türkiye’de hayatımızın büyük bir kısmı dövize endeksli durumda. Unutmadan söyleyeyim: Bir de sürekli ilave gümrük vergisi icat eden bir Dış Ticaret Rejimi var. Ülkemizde üretilmeyen ürünlere bile ilave vergi getiren bu yaklaşım sayesinde enflasyon ateşi körükleniyor.
Bu arada devletin de işlerinin önemli bir kısmı dövizle. İhaleler, satın almalar ve yap-işlet vs ne varsa büyük bir kısmı döviz cinsinden yapılıyor. Çünkü devletten iş alanlar “yabancı para cinsinden borçluyuz” diyerek, garantilerini döviz cinsinden talep ediyorlar.
Hal böyleyken Türkiye’de döviz yükseldikçe fiyatlar artıyor. Dövizin sıçrama yaptığı dönemlerde, vatandaşın geliri kurlar kadar hızlı artmadığı için fakirleşme oluyor. Bu fakirleşmeyi hissetmek için Avrupa’ya seyahat etmeye gerek yok. 2013 yılından beri Dolar’ın TL karşısında kazandığı değer kadar gelirinizin artmış olup olmadığına bir bakın, hemen anlarsınız.
Eğer, Dolar 2 TL’den 7 TL’ye yükselirken geliriniz de 2013-2018 veya 2013-2020 arasında 3.5 kat artmışsa sorun yok. Dolar kuruna karşı korunmuşsunuz demektir. Artmamışsa dolar kuruna karşı fakirleşmişsiniz demektir.
“Bu sefer de rekabetçi kuru deneyelim..”
Ancak hesap bu şekilde yapılmaz tabii. Gerçek fakirleşme fiyat artışlarına göre hesaplanır. Satın Alma Gücü Paritesi vs. gibi teknik hesaplamaları karıştırmadan, sadece TÜFE’ye bakalım: 2013 Temmuz’dan 2018 Temmuz’a kadar gelirini % 60’tan fazla artıran var mı ? Ses gelmedi. Peki, Temmuz 2013’ten Temmuz 2020’ye kadar gelirini % 110 arttıran var mı ? Durun hemen bana kızmayın, TUİK’İn hesabı bu. Benim değil. Ben sadece Temmuz’dan Temmuz’a yıllık enflasyonları ekleyerek buldum bu sonucu.
Şaka bir yana, Türkiye’de pek az kişi 2013-2018 arasında % 60’tan fazla gelirini artırdığı için, vatandaşların büyük bir çoğunluğu fakirleşti. Aynı şekilde 2013-2020 arasında da pek az kişinin geliri % 110’dan fazla artırmıştır sanıyorum. Bunun haricindeki herkesin fakirleştiği bir gerçek. “Hayat Pahalılığı” anlamına gelen hesaplamalara hiç girmiyorum. Moralimiz daha da bozulur.
Özetle, kur yükselişlerinin fiyat artışlarını tetiklemesi ve ortalığı boş bulan uyanıkların da büyük gayretiyle Türkiye’de dolar ve euro yükseldikçe enflasyon ile hayat pahalılığı beraber yükselir. Tekrar ediyorum: Bu fakirleşmeyi anlamak için Avrupa’ya gitmeye gerek yok. Çocukların okul taksitlerini öderken, marketten alışveriş ederken, doğal gaz veya elektrik faturasını öderken gayet rahat anlayabiliyoruz.
Bunu elbette hükümet de biliyor. Ancak, kurlara hakim olmak için atılan adımların yüksek maliyetini artık karşılayamayacak duruma geldiğimiz için, “bundan sonra rekabetçi kur” söylemi başladı.
İnşallah ihracat, turizm ve diğer döviz kazandıran faaliyetler sayesinde Türk İnsanının geliri artar, böylece “rekabetçi kur” sayesinde fakirleşmekten kurtuluruz. Diğeri olmadı, bir de bunu deneyelim Dostlar. “
YAZININ ORJİNALİ İÇİN TIKLAYIN!