Duayen bankacı Deniz Ateş, bankacıların karmakarışık psikolojisini yazdı: Öğle araları daha az kişiyle görüşüp, bir an önce masanıza dönme isteği sizde de fazlalaştı mı? Kimseyi beğenmiyor ve kendinizi mutsuz mu hissediyorsunuz.
Cam Kırıkları,
Elimde küçük bir cam kesiği var, her tuşa basışımda kendini hatırlatan, fazla derin olmayan ama üzerine gidince de yüzünüzün buruşmasına neden olacak kadar acı veren küçük cam kesiği.
Bir yandan yazı yazmaya çalışıyorum, diğer yandan da tuşların üzerinden parmağımdan gelen lekeleri temizlemekle uğraşıyorum. Patron bilmez bunları, onlar sadece iş ister, sizin özel şartlarınızla hiçbir iş yerinde ilgilenilmez.
Yazı yazmalısınız elinizde kesik olsa da, bankada çalışmalıyız çocuğumuz hasta olsa da.
Camdan kulelerde başladı benim yazı yazmam, tuşlara dokunmam, kuleler olmasaydı olmazdı. Akvaryum insanı olamadım ben daha açık denizlerde yaşamalıydım. Kuleler boğdu beni, tüm dünyaya cam arkasından bakmak hiç bana göre olmadı, nefes alamadım.
Tepeden bakıldığı yerde, tepeden bakamadım yüksek geldi bana kuleler. Ben hep eşit olsun istedim insanlar, yükseklik farkı olmasın aramızda demiştim. Diğer yandan çok yükseklere çıkmıştım. Kulelerde en çok ilgimi çeken, hep cam sillenler oldu. Kısa da olsa göz göze gelebildik onlarla ama onlar hep yoğundu zamana karşı çalışıyorlardı.
Bense içerdeki akvaryum balığı, işim varmış gibi yapıp, çok yoğun olup hiçbir işe yaramayan işin binlerce kişisinden biriydim. Ama maaşım camın dışındakinden çok fazlaydı, o cam temizliyor ben camdan bakıyor ve daha çok kazanıyordum camımı temizleyenden. Topluca yemek yiyor, topluca gülüyor, topluca kahve içiyorduk en az iki kişi olabiliyorsun akvaryumda tek kaldığında yalnızlık çok daha artıyordu. Bilmem sizde de öyle mi oluyor? Akvaryumda tek kalınmaz yalnızlık daha da artar.
Öğle araları daha az kişiyle görüşüp, bir an önce masanıza dönme isteği sizde de fazlalaştı mı? Kimseyi beğenmiyor ve kendinizi mutsuz mu hissediyorsunuz. Siz de açık havaya çıkmalısınız, boğulmuşsunuz. Camdan bakmamalısınız hayata, nefes alamıyorsunuz!
Hayatımızın değişmesi camdan kulelerle olmuştur, ben artık o akvaryumdan çıktım, daha rahat nefes alabildiğim ortamlardayım. Hava geliyor yüzüme bağırabiliyorum, kimse yüksek sesle konuştum diye yüzüme saçmalama der gibi bakmıyor.
Bankacılar hep çalışıyor, hepimiz yoğunuz, panolar arkasından birbirimize gülerek geçiyor zaman. Sevdiklerimizin fotoğraflarını koymuştuk ilk olarak o panolara, şimdi onları topluyorum kutulara. İki kutuya sığıyor insanın çalışma hayatı garip geliyor. Toplanırken zihin okuyorum bir yandan sevinenler var benim kutu toplamama. Üzülenlerin sayısı daha az, ama bana da zaten bu az kişi lazım hayatta. Hayatın sanırım çıkışı burada ne kadar az şeye ihtiyacımız olduğunda, az dost, az eşya daha çok hava. Nefes almalıyız boğuluyoruz. Nefes almalıyız derin derin soluk soluğa.
Ekran camına bakmaktan da bunaldım artık düz ekrana bir şeyler yazmaya çalışmak zorlaştı, gözlüklerimin camı da değişmeli, yeni bakış açılarına ihtiyacım var farkındayım.
Şimdi müdüre hanım geliyor gözlüklerinin camı çok kirlenmiş diyecek biliyorum takıntısı var. Her müdürün bir takıntısı var bence, benim takıntım da camlar. Keşke camdan evde oturanlar komşusuna taş atmasaydı. Benim camekanlı bankam, bırakın taş atmayı beni attı, yoksa yazmazdım biliyorum.
Elimde cam kesiği olmasa emin olun daha çok yazardım yüzüm buruşuyor. Umarım patron mutlu olmuştur diye seviniyorum.
—
Deniz Ateş
denizatate@yandex.com