Türkiye’de bankacı kadınların sayısı azımsanmayacak kadar fazla değil mi? Peki bankacı kadınlara yine banka içinde yapılan şiddete karşı bankaların aldığı aksiyonlar ne oldu? Arzu Bozkurt yazıyor:
2020 ne kadar enteresan bir sene oldu tüm dünya için…
Bir anda tüm dengelerin değişebileceğine şahit olduk. Daha önce konuşulmaya çekinilen birçok konu ön plana çıktı. Bunlardan biri de Türkiye’de ünlü kişilerin uyguladıkları kadına şiddetin gün yüzüne çıkması.
Bu kişileri ekranlarda yıllarca izledik, müziklerini dinledik vs. Açıkçası duyunca bazılarına kendi içimden beklenir bu adamdan desem de bazılarına da şok oldum. Ekran karşısında jilet gibi, eğitimli, kadına şiddeti savunan bu kişiler kendi dört duvarlarının içinde birlikte olduğu kadınlara şiddet uyguladıkları gerekçesiyle şikayetçi olundular.
Bu isimlerden bazıları da büyük kurumların, hatta bankaların reklam yüzü. Şu an yargıda olan bu konuyla ilgili, reklam yüzleri oldukları kurumlara ve bankalara anında kamuoyu baskısı oluştu. Bazı bankalar anlaşmalarını iptal etti, bazıları da ciddi ciddi konuyu değerlendirme aşamasında.
Türkiye’de bankacı kadınların sayısı azımsanmayacak kadar fazla değil mi? Peki bankacı kadınlara yine banka içinde yapılan şiddete karşı bankaların aldığı aksiyonlar ne oldu? Hiç….
Ben daha 23 yaşındayken, gişede çalışıyordum, müdür yardımcısından akşam 8’de çıkmak için izin istediğimde duyduğum söz. ‘Evdekini (eşinden bahsediyor) geçen sinirlendirdi, indirdim bir tane böyle gereksiz konuştuğu için’ demişti bana. Evet ben de hiçbir şey diyememiştim. İse çok ihtiyacım vardı. Annem babam boşanmıştı ve anneme destek olmak zorundaydım. Eve gidip ağladım sabaha kadar kadıncağız da uzun süre bir şey diyemedi ve evli kaldı o adamla. Bu hikâyeden roman olur, bir ara yazarım. Yaptığı mobbinglere dayanamayıp istifa ettim ve hatta şikâyet edecektim. Şubenin müdürü ve eşi evimize gelip ailemle konuşup beni ikna ettiler. Kızı da var diye şikâyet etmedim. Ve ben o kişinin yıllar sonra yöneticisi oldum. Şimdiki Arzu bilincinde olsaydım yaptığı bu psikolojik şiddeti şikâyet edebileceğim en üst merciye kadar şikâyet ederdim.
Onun gibi örnekler o kadar çok ki. Takım elbiselerinin içinde kadına şiddet uygulayan yöneticiler için bir adli tıp raporu hazırlasalar mesela.
Müşteri şubenin en büyük mevduat müşterilerinden, yemeğe çıkacaksın! zorlaması
Müdürden gelen aa sende mi eğitim için geldin ben de buradayım akşam birlikte dışarı çıkıp bir yemek yiyelim.
Düzenlediğim eğlenceye herkes katılacak.
Sen geçen akşamki çalgılı çengili katılım zorunlu yaptığım yemekte oynamadın. Ekibimde böyle şeylere önem veririm. (Güya ekip ruhu diyor)
Çocuğun mu hasta. Herkesinki hasta oluyor. Senden başka ilgilenecek biri yok mu gitsin alsın okuldan.
Dünyadaki tek hamile sen değilsin. Şube kalabalık hiçbir yere gönderemem şimdi.
Kadın ruhuna yapılan bu darplar, fiziki şiddet kadar can acıtıcı.
Bankalar takım elbise giyen bu canavarları bilip susmamalı. Yapılan şikayetleri titizlikle değerlendirmeli. Hele ki göz göre göre bilip susmamalı. Ünlüler ifşa olunca imaj deyip aksiyon alıyorsunuz ya. Aynı aksiyonu içeride de almalısınız.
Yıl 2020.Kadınların sesi daha çok duyulacak. Bankacı kadınların sesi daha da çok. Bize mobbing yapılmasına, psikolojik şiddete daha çok HAYIR sesi yükselecek.