Türkiye’de Merkez Bankası Başkanı gece yarısı operasyonu ile değişirken, İngiltere Merkez Bankası Başkanlığına atanan Andrew Bailey’nin bu göreve nasıl getirildiği adeta ders niteliğinde. Dr.Ayhan Bülent Toptaş yazıyor
Bir bedevi Hz. Muhammed’e “Kıyamet ne zaman kopacak?” diye sorar. Hz. Muhammed de ona “Emanet kaybolduğunda kıyameti bekle” diye yanıt verir. Bedevi Muhammed’den sorusuna biraz daha açık bir yanıt vermesini ister. O zaman da Muhammed ona “İşi ehline vermediğinde kıyameti bekle!” der. Dr.Ayhan Bülent Toptaş, liyakatı yazıyor:
“Bülent’ciğim ben X Bankasının Yönetim Kurulundayken şoförün koşa koşa bana yıllık bilançoyu imzaya getirdiğini hatırlıyorum. Bu işler o zamanlar çok hafife alınıyordu. Ben muhasebe falan bilmiyordum. Bakıyordum, diğer yönetim kurulu üyeleri imzaladıysa ben de imzalıyordum. Şimdi böyle değil tabii, çok daha ciddi”.
Geçtiğimiz ay içinde kamu bankalarına yapılan atamalar bundan neredeyse yarım asır öncesinde bir bankanın yönetim kurulu üyeliğinde bulunmuş bir tanıdığımın yukarıdaki sözlerini hatırlattı bana.
Yakın bir zamana kadar doğru kişinin doğru göreve atanması konusunu içine alan insan kaynakları yönetimi alanında çalıştığım için kamu bankalarına yapılan atamalar doğal olarak benim de dikkatimi çekti. Özellikle atananların bu görevleri yerine getirebilmek için yeterli bilgi beceri ve kabiliyetlere sahip olmadıkları, halihazırda başka görevlerde bulunmaları sebebiyle atandıkları bu yeni görevler için zamanlarının bulunmadığı yönünde başta sosyal medya olmak üzere, pek çok mecrada eleştiri, sitem, şaka, hicivler içeren yorumlarla karşılaştım. Bunlara karşılık, atamaları savunan açıklamalar da vardı. Tartışmalar üstüne doğrudan bir şey söylemeyeceğim ama yazıma bu olayın bana daha başka neler anımsattığını anlatarak devam edeceğim.
İnsan kaynakları yönetimi alanında çalıştığım zamanlarda pek çok kitap, makale, uygulama örneği okudum, eğitimlere katıldım, pratiğin içinde oldum. Böylece ortaya çıkan naçizane insan kaynakları yönetimi birikimim içinde belki de bana en vurucu gelen sözler Ebu Hureyre’den aktarılan bir hadistir. Hadise göre bir gün bir bedevi Hz. Muhammed’e “Kıyamet ne zaman kopacak?” diye sorar. Hz. Muhammed’de ona “Emanet kaybolduğunda kıyameti bekle” diye yanıt verir. Bedevi Muhammed’den sorusuna biraz daha açık bir yanıt vermesini ister. O zaman da Muhammed ona “İşi ehline vermediğinde kıyameti bekle!” der.
Hz. Muhammed’in insanlığı ne kadar derinden tanıdığını, ne kadar güçlü sezgilere ve derin bir analiz gücüne sahip olduğunu anlatan örneklerden sadece birisi bu. Çok güçlü bir mesaj veren bu sözler her gün gazetede okuduğumuz ya da haberlerde izlediğimiz irili, ufaklı kıyametlerin meydana gelmesinde liyakat sahibi olmayanların iş başında olmasının ne kadar rolü olduğunu bana hep düşündürtmüştür.
Tartışılan atamalar bana bir şeyi daha hatırlattı; Bu yıl başında İngiltere Merkez Bankası Başkanlığına atanan Andrew Bailey’nin bu göreve nasıl getirildiği. Devlet üzerine titrenmesi gereken bir emanettir. Hele merkez bankaları bu emanetin en kıymetli kurumlarındandır. Kolay değil. Vatandaşların refah seviyesi için büyük önem taşıyan ulusal paraların değeri ile ülkenin en değerli kıymetleri, hazinesi, altını, dövizi yine bu kurumlara emanettir. Merkez bankalarında belirlenecek politikalarda yapılacak hatalar ciddi refah kayıplarına yol açabilir, ya da önemli kıymetlerin korunması risk altına girebilir. Bu nedenle merkez bankası başkanlarının son derece yetkin kişiler olması gerekir.
Birazdan anlatacaklarım 1694 yılında kurulan ve en eski merkez bankası olma özelliğine sahip İngiltere Merkez Bankasının son başkanının belirlenmesi ve atanması süreci üzerinedir. Bankanın uygulamaları en eski merkez bankası olması nedeniyle dünyadaki diğer merkez bankaları için de çok önemlidir ve dikkatle takip edilir.
İngiltere Merkez Bankasına Başkan Aranıyor
İngiltere Merkez Bankasının İngiliz olmayan ilk Başkanı Mark Carney’nin görev süresi 15 Mart 2020’de dolacaktı. İngiltere hükümeti neredeyse bir yıl önceden kolları sıvadı. İlk kez bir insan kaynakları şirketi ile anlaşma yapıldı. 24 Nisan 2019’da İngiltere’de yayınlanan binlerce iş ilanınına bir yenisi eklendi: “İngiltere Merkez Bankasına Başkan alınacaktır”. İlan İngiliz hükümetinin “Atamalar” web sitesinde ve anlaşma yapılan insan kaynakları şirketinin web sitesinde yayınlandı. İlanda adayların karmaşık ve güçlü bir finansal kuruluşa liderlik edebilecek yetkinlikte olması gerektiği belirtilirken, yıllık ücret 480.000 pound olarak ilan edildi. Başvuruların en geç 5 Haziran 2019 tarihine kadar anlaşma yapılan insan kaynakları şirketine e- posta ile ulaştırılması istendi. Mülakatların 2019 yazında yapılacağı, atamanın da 1 Şubat 2020’de gerçekleşeceği belirtildi.
İngiltere Maliye Bakanı konuyla ilgili yaptığı açıklamada becerisi ve tecrübesiyle Bankaya liderlik edecek kişinin belirlenmesinin İngiltere ekonomisinin gücünü sürdürmesinin sağlanması ve İngiltere’nin global finansal merkez niteliğinin sürdürülmesi açısından hayati öneme sahip olduğunu belirtti. Bakana göre zorlu Brexit süreci bazı adayların aday havuzuna girmekten çekinmesine ve geri durmasına yol açabilirdi. Başbakanın bu kaygısının Bankanın tarihinde ilk kez bir insan kaynakları şirketi ile anlaşmasının yolunu açmış olma ihtimali çok yüksek.
Merkez Bankası Başkanlığı İçin Sadece Linkedin Üzerinden 650 müracaat
Başkan yardımcısı Ben Broadbent, Başekonomist Andy Haldane, eski başkan yardımcılarından Andrew Bailey ve Bankanın başında kadın başkan görmek isteyenlerin favorilerinden Nemat Shafik de başkanlığa atanabilecek yetkinlikte görülüyorlardı. Eski Hindistan Merkez Bankası başkanlarından Raghuram Rajan da başkan adaylarından biriydi ama Brexit süreci Birlik dışından bir adayın seçilme olasılığını azaltıyordu.
5 Haziran 2019 tarihine kadar insan kaynakları şirketine 650’den fazla müracaat geldi. Müracaatta bulunan adaylardan uygun bulananlar mülakata davet edildiler.
Sonunda 20 Aralık 2019 tarihinde İngiltere Merkez Bankasının 121. Başkanının 1985 yılında Bankada göreve başlayan Bankanın çeşitli kademelerinde çalıştıktan sonra başkan yardımcılığı da yapmış olan Andrew Bailey olduğu İngiltere Maliye Bakanı tarafından kamuoyuna duyuruldu. Ancak süreç henüz tamamlanmamıştı.
Yeni Başkanın Hazine Komisyonuna gönderdiği yanıtlar Bankanın Web Sitesinde, bu yanıtlar üzerinden Komisyonda yapılan mülakat Parlamento Televizyonunda yayınlandı.
Parlamentonun Hazine Komitesinin Andrew Bailey’e yönelttiği 31 soru ve Andrew Bailey!nin bu sorulara verdiği yanıtlar 4 Mart 2020 tarihinde 41 sayfalık bir metin halinde İngiltere Merkez Bankasının web sitesinden, ayrıca bu yanıtlar hakkında komisyona verdiği üç saatlik mülakat parlamento televizyonundan naklen yayınlandı. Bu mülakatın amacı başkan göreve başlamadan önce onun Hazine Komisyonu ve kamuoyu tarafından tanınmasını sağlamaktı. Onun yaklaşımlarını anlamak ekonomik aktörlerin gelecek ile ilgili projeksiyonlarını daha net oluşturmalarına katkı sağlayacaktı.
Sorulardan ilki şu; İngiltere Merkez Bankası Başkanı olarak görevinizi yürütürken çıkar çatışmasına yol açabilecek bir iş veya finansal bağlantınız ya da veya yükümlülüğünüz var mı?
Bir diğer ilginç soru; Liderlik yaklaşımınız nedir? İngiltere Merkez Bankasına nasıl liderlik etmeyi düşünüyorsunuz? Sizin idarenizdeki İngiltere Merkez Bankası için temel stratejik tutkularınız neler? Sizin başkanlık performansınızı hangi kritere göre değerlendirmeliyiz? Para arzındaki artış ve varlık fiyatları enflasyonu ortaya çıkartmakta nasıl bir rol oynar? Bunlar para politikasının oluşturulmasında nasıl bir rol oynar?
Sorular ve yanıtlar hem yazılı, hem de naklen yayın olarak uzayıp gidiyor. Ne diyorsunuz? Sanki başka bir ülke değil başka bir gezegen gibi, değil mi?
Aslında ülkemizin geçmişinde bunun gibi çağının ötesine geçmiş seçme ve atama uygulamaları var. Bunları unutmuş olmamalıyız. Osmanlı İmparatorluğu bu alanda çok güçlü bir geleneğe sahipti. O zamanlar imparatorluğu yönetenler güçlü bir imparatorluk oluşturmanın ve sürdürmenin eş, dost, hısım akraba veya bunların referans verdikleri kişiler ile mümkün olmadığının farkındaydılar. Bir zamanlar imparatorluk sınırları içinde yaşayan gençler ister Türk ister yabancı olsun ayırım yapılmaksızın yeteneklerine göre seçilirler, imparatorluk yönetiminde alacakları görevlerle ilgili olarak çağına göre oldukça ileri bir kurum olan Enderun’da eğitim alırlardı. Bu okulda yetişenlere güvenilir, sorumluluklar verilir ve en yüksek görevlere getirilirdi.
İmparatorluk bu geleneğin devamında, 1859’da Sadrazam Ali Paşa ve bakanların da katılımıyla Mekteb-i Fünunu Mülkiye’yi açtı. Mülkiye bugün halen Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi adı altında, kamu ve özel sektör için yönetici yetiştiren 160 yıllık geleneğe sahip olan köklü bir eğitim kurumu olarak varlığını sürdürmektedir.
Dünyada sorunların karmaşıklaştığı, risklerin arttığı, rekabetin yoğunlaştığı bir dönemde yaşıyoruz. Türkiye’nin üzerinde yer aldığı coğrafya da bu karışıklıkların, risklerin ve rekabetin en yüksek düzeyde olduğu bir coğrafya. Bu nedenle her türlü görevlendirmede seçimlerin çok özenle ve bilimsel yöntemlerle yapılması bir tercih meselesi olmaktan ziyade bir mecburiyettir. Bunu yapamazsak ülkemizin, fazlasıyla zor ve kritik coğrafyada bulunmanın gerektirdiği potansiyeli yakalaması neredeyse imkansız olacaktır.
YAZARIN DİĞER YAZILARI: