Dünya Gazetesi yazarının ilginç İş Bankası iddiası: İçinde İş Bankası da olan varlık fonu ne yapacak?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın AKP MKYK toplantısında, İş Bankası’ndaki CHP hisselerinin Hazine’ye devri doğrultusunda talimat verdiğine dair haberlerin basına yansımasının ardından bu konu yine hukukçuların ve ekonomistlerin gündeminde.
Dünya gazetesi yazarı Alaattin Aktaş, bugünkü “Atatürk İş Bankası hissesini CHP’ye değil de dedenize miras bırakmış olsaydı…” başlıklı yazısında, İş Bankası’ndaki CHP hisselerinin Varlık Fonu’na devrine ilişkin hamlenin ayrıntılarını kaleme aldı.
Alaattin Aktaş, “Bir görüşe göre CHP hisseleri Hazine’ye devredildikten sonra İş Bankası Türkiye Varlık Fonu bünyesine alınacak. Bunun gerçekleştirilebilirliği yönünde hukuki açıdan engel var mı, yok mu o apayrı bir tartışma konusu da, varsayalım İş Bankası da Varlık Fonu’na alındı, ne olacak ki? Ne yani içinde İş Bankası da olan Varlık Fonu bu şekilde daha çok mu borçlanacak, daha uygun koşullarla mı borçlanacak ve en önemlisi borçlanıp ne yapacak?” diye sordu.
İşte o yazı…
CHP’nin İş Bankası’ndaki hisselerinin Hazine’ye devri yine gündemde. CHP bu hisselerden dolayı kar payı almıyor, yalnızca banka yönetim kurulunda dört üye bulunduruyor.
CHP’nin hisseleri Hazine’ye devredilirse Atatürk’ün vasiyeti çiğnenmiş olacak. Ayrıca bu hisseler karşılığı olan kar payı TDK ve TTK’ya aktarılmaya devam edileceğine, en azından devam edilmesi gerektiğine göre CHP’nin elinden alınacak olan yalnızca dört yönetim kurulu üyeliği.
Miras hukukunun zedelenmesi anlamına gelecek bu adım uluslararası alanda da çok olumsuz sonuçlar doğuracak.
Dedeniz ya da babanızın dedesi Kurtuluş Savaşı’nda çok yararlı hizmetler göstermiş ve yakın çevresinde bulunduğu Atatürk’ün takdirini kazanmış biri olsaydı ve Ulu Önder de, İş Bankası’nın örneğin yüzde 1’ini bu büyüğünüze belli bir şartla miras bıraksaydı… “Bu hisse senin ama payına düşecek karı hiçbir şekilde kendin ve ailen için harcayamayacaksın, öğrenci okutmak için şu kuruluşa bağışlayacaksın, sen de bu bağışı denetlemek için bankanın yönetiminde yer alacaksın” deseydi… Ve şimdi yönetimde yer alma görevini dedenizin mirasçısı olarak siz yürütüyor, hissenize düşen kar payının vasiyete göre kullanılıp kullanılmadığını denetliyor olsaydınız… Yıllar sonra bir iktidar “Atatürk’ün mirası bir kişiye bırakılamaz, bu payı Hazine’ye aktarmak gerekir” görüşüyle mirası elinizden almak isteseydi…
“Olur mu öyle şey, bu miras benim onurum” demez miydiniz?
Bu bir varsayım, peki gerçek ne?
Miras bırakılan sizin büyüğünüz değil de Atatürk’ün kurduğu partisi, CHP…
CHP’ye de “Kardan pay almayacaksın” şartı koşulmuş mu, koşulmuş…
CHP’nin hissesine denk düşen kar payı CHP’nin kasasına girmeden doğrudan Atatürk’ün vasiyeti doğrultusunda Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumu’na devrediliyor mu, hiç aksatılmadan…
Peki şu durumda biz neyin kavgasını veriyoruz?
TÜM KAVGA DÖRT YÖNETİM KURULU ÜYESİ İÇİN Mİ YANİ?
CHP, Atatürk’ün vasiyeti doğrultusunda İş Bankası Yönetim Kurulu’nda dört üye bulunduruyor. Bu dört üyenin bankanın işleyişinde ve karar almasında belirleyici olma durumu zaten yok. Vasiyetin gereği yerine getiriliyor yalnızca.
Şimdi düşünelim… CHP’nin, İş Bankası ortaklığından dolayı maddi bir çıkarı var mı, yok…
CHP’nin çıkarı banka yönetimine dört üye atamak ise ve bu dört üyeye bir anlamda makam yaratılmış olunuyorsa, biliniyor ki oraya atanan kişilerin hemen hepsi daha önce çok daha yüksek makamlarda oturmuş kişiler. (Hatırlatalım; CHP’nin İş Bankası Yönetim Kurulu’ndaki mevcut dört üyesi de SBF mezunu, Türkiye’de kamuda üst düzey görevlerde bulunmuş, Türkiye’yi yurtdışında temsil etmiş kişiler.)
Öyleyse… Bunca kavga, bunca çaba(!) neden?
Şöyle bir gerçek daha var. İktidar bu konuyu ara ara gündeme getiriyor; ama gerçekleştirme yönünde adım atmıyor. İşte o yüzden “bunca çaba(!)” diyoruz ya…
İstense bugün karar alınır, yarın adım atılır, üç beş güne de bu operasyon tamamlanır. Ama yapılmıyor. Neden dersiniz?
MİRAS HUKUKU YERLE BİR OLUR
Birincisi; gündeme getirilen operasyonun doğru olmadığı iktidar tarafından da elbette görülüyor. Böyle bir operasyon bizi öyle yanlışlara götürür ki sonuçlar felaket olur.
“Ben yaptım oldu” dediniz, ki bunu çok kolay diyebilirsiniz, operasyonu tamamladınız. Bu, miras hukukunun yerle bir edilmesi demektir. Atatürk vasiyetnamesini el yazısıyla yazmış, tarihi koymuş, yer belirtmiş ve imzalamıştır. İşte yapılacak bir düzenleme Atatürk’ün vasiyetinin bile yıllar sonra bir yasayla değiştirilmesi anlamına gelecektir. Atatürk’ün vasiyeti bile değiştirildikten, uygulanır olmaktan çıkarıldıktan sonra kimin vasiyeti güvence altında sayılır ki?
İş Bankası’ndaki CHP hisseleri Hazine’ye diyelim devredildi, yapıldı bu. Bu hisselere düşen kar payı Hazine’ye mi aktarılacak; yoksa şimdiye kadar olduğu gibi Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu’na mı?
Paranın Hazine’ye gitmesinin önünde bir de Anayasa engeli var çünkü. Anayasa’nın 134’üncü maddesinin ikinci fıkrası “Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu için Atatürk’ün vasiyetnamesinde belirtilen mali menfaatler saklı olup kendilerine tahsis edilir” hükmünü içeriyor.
Anayasa hükmü gereğince de kar payı bu iki kuruma gitmeye devam edeceğine göre sorun gelip o dört yönetim kurulu üyesinde düğümleniyor gibi görünüyor.
Böylesine büyük bir operasyona, yalnızca ama yalnızca dört yönetim kurulu üyeliğini CHP’den almak için girişilir mi?
Dolayısıyla ortada ya başka bir amaç var ya da bu operasyon ara ara ısıtılıp gündeme getirilecek ama hiçbir zaman gerçekleşmeyecek.
EKONOMİK GÜVENSİZLİĞİ ARTIRIR
İkincisi; hisseleri CHP’den almak suretiyle bu dört üyeyi “koltuğundan etmek” için Türkiye’yi ayağa kaldırmanın ve tüm dünyanın Türkiye’ye dönük algısını bozmanın “Ama bakın şundan dolayı değdi” denilecek bir tarafı var mı?
Düşünsenize, para aynı kurumlara gidecekse, İş Bankası’nın yüzde 28’i CHP’de olmuş olmamış ne fark eder? Fincancı katırlarını ürkütmeye, zaten bir türlü çekemediğimiz yabancı sermayenin Türkiye’ye iyice sırtını dönmesine yol açmaya değer mi?
Bu gerçeği iktidar görmüyor olabilir mi? İş Bankası hisselerinin 1950’lerde ve 12 Eylül darbesinin ardından CHP’nin kapatılmasından sonra Hazine’ye devredildiği, ancak bu operasyonların yargıdan döndüğü unutulmadı ya…
Aynı hataya üçüncü kez düşülür mü, bilemeyiz. Ama böyle bir operasyonun yargıdan dönme olasılığı güçlüdür, bu kuşkusuz göz önünde bulunduruluyordur. Ama daha da önemlisi böyle bir operasyonun götüreceklerinin, getireceklerinden çok daha fazla olduğudur.
AMAÇ VARLIK FONU’NA KATMAK MI?
Bir görüşe göre CHP hisseleri Hazine’ye devredildikten sonra İş Bankası Türkiye Varlık Fonu bünyesine alınacak.
Bunun gerçekleştirilebilirliği yönünde hukuki açıdan engel var mı, yok mu o apayrı bir tartışma konusu da, varsayalım İş Bankası da Varlık Fonu’na alındı, ne olacak ki?
Ne yani içinde İş Bankası da olan Varlık Fonu bu şekilde daha çok mu borçlanacak, daha uygun koşullarla mı borçlanacak ve en önemlisi borçlanıp ne yapacak?
Varlık fonları artı kaynakla oluşturulur, biz ise ekonomide bir cepten diğer cebe kaynak aktararak fon oluşturmaya, fon büyütmeye çalışıyoruz.
“ATATÜRK’ÜN AMACINI DOĞRU ALGILAMAK GEREKİR”
Eski bir bürokrat İş Bankası hisselerinin Hazine’ye devri tartışmalarına ilişkin kapsamlı bir dosya hazırlamış. Bu bürokratın dikkat çektiği yönler de önemli:
“Öncelikle üstünde ısrarla durulması gereken konu, bankacılığın bir güven müessesesi olduğudur. Mevduat sahibi güvenini yitirdiği andan itibaren sorunlar başlar. Bu yüzden bankacılığa siyasi müdahale her zaman sıkıntılara neden olmuştur.
İş Bankası’ndaki Atatürk hisseleri meselesi özünde hukuki bir konudur. Ayrıca dünyada ve Türkiye’de ekonomik sıkıntıların zirvede olduğu bir dönemde olaya siyasi yaklaşmak ve müdahalede bulunmak istenmeyen ekonomik sonuçlar doğuracaktır.
Atatürk’ün vasiyetini değerlendirirken O’nun amaç ve niyetini doğru algılamak durumundayız. Konunun aydınlatılabilmesi açısından şu sorulara yanıt bulmak gerekir:
– İş Bankası hisselerinden elde edilen gelirlerin intifa hakkı neden Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu’na bırakılmıştır?
– Atatürk, özel çiftliklerini Hazine’ye bırakmışken İş Bankası hisselerini neden doğrudan Hazine’ye devretmemiştir, İş Bankası’ndaki hisseleri için neden ayrı bir vasiyette bulunmuştur?
– Hisselerin çıplak mülkiyeti neden CHP’ye verilmiştir?”
Uzun yıllar kamuda görev yapmış olan bürokrat İş Bankası’nın kuruluş aşamasıyla ilgili olarak da şunları dile getiriyor:
“Atatürk, daha kuruluşundan başlayarak İş Bankası’nın bir özel teşebbüs kuruluşu olmasına özen göstermiştir. Bankanın Kurucu Genel Müdürü Üçüncü Cumhurbaşkanı Celal Bayar liberal ve piyasa rejimi yanlısı bir kişidir. Ziraat Bankası’nın devletleştirildiği bir dönemde Banka’da Hazine’ye pay ayrılmaması ve özel teşebbüsçü bir anlayışın benimsenmesi başından beri hakim olan bir anlayıştır. Bu durum göstermektedir ki Atatürk Banka’yı hükümetlerin etkisinden kurtarmak için Hazine’ye pay ayırmamıştır. Bu nedenle de Atatürk hisselerinin Hazine’ye devri bu düşünce ve inanca tümüyle ters olacaktır.
Kardan pay alınması söz konusu olmadığına göre burada CHP’nin rolü özel hukuktaki ‘vasiyeti tenfiz memurluğu’dur. Yani CHP, vasiyeti yerine getirme görevlisi konumundadır.”