En tehlikeli meslek gruplarından olan bankacılık sektörü çalışanları, alkış değil yıpranma payı istiyorlar!
Korona virüsü Türkiye’nin başına bela olduktan sonra iki sektör öne çıktı.
Biri son günlerde akşamları balkona çıkarak alkışladığımız sağlık sektörü çalışanları diğeri ise bankacılık.
Bu iki sektör istese de işi bırakamıyor.
Bıraktığı an hayat duruyor. Sağlık çalışanlarının önemini anlatmaya gerek yok. Onları zaten herkes biliyor.
Bir de bilinmeyen var.
Bankacılar.
Çin, İran ve İtalya’da korona nedeniyle ölen çok sayıda bankacı var. Virüsün pençesinde kıvrananların sayısı ise yüzlerce olduğu biliniyor.
Türkiye’ye baktığımızda daha 10 günlük bir sürede bazı bankacıların bu virüsü kaptığını görüyoruz.
En son Denizli’de bir bankacı yoğun bakıma alındı.
Hemen aklınıza şu soru gelebilir: Madem bankacılık riskli bir sektör tıpkı diğer işyerleri gibi bir süre kapansın.
İşte öyle olmuyor.
Bankacılık sektörü kapanırsa ülkede hayat duruyor. Hayatın akışını para sağlıyor. Paranın akışını ise bankacılar.
Bankaların çalışmadığı bir ortamı düşünün. O emekli ya da normal maaşınızı alabilecek misiniz?
Ya da ödemeleriniz, yurtdışından gelecek paranız, otomatik ödemeleriniz daha birçok hizmet biter.
Onlar biterse ülke biter.
Bu nedenle bankalar dünyanın hiçbir ülkesinde kapanmıyor.
İtalya’da binlerce insan öldü orada dahi bankalar çalışıyor.
Türkiye’de bazı bankalar krize karşı personelini ve müşterisini koruyan tedbirler aldı.
Evden çalışma modeli, şubelere insanları sırayla alma, hijyen maddeler ve serbest kıyafet gibi.
Tüm bunlar bankacıları korumaya yetecek mi?
Elbette hayır!
Bunu onlarda biliyor korumayacağını ama bu ülkenin ayakta durması için çalışmak zorundalar.
Yani sağlıkçılar kadar alkışı hak eden kişilerdir bankacılar.
Bankacılar alkış istemiyor.
Onlar sadece riskli meslek gurubunda olduklarının kabul edilmesini ve devletin fiili yıpranma hizmet zammı istiyorlar.
Yani yıpranma payı.
Örneğin yıpranma payı hakkına sahip olan mesleklerde çalışana, çalıştıkları her yıl için ilave 90 gün fiili hizmet zammı veriliyorsa, 12 ay çalışan bir personel, 15 ay çalışmış gibi kabul ediliyor.
Buna göre, normalde her yıl emeklilikte 360 gün olarak kabul edilirken, fiili hizmet zammı kapsamındaki mesleklerde her yıl 360 güne ilave olarak 60 ile 180 gün arasında değişen oranlarda prim ödeme gün sayısı ilave ediliyor.
Yani, normal bir işte çalışanın emekliliğinde yılda 360 gün dikkate alınırken, fiili hizmet zammı kapsamındaki işlerde 420 ile 540 gün arasında prim ödeme günü dikkate alınıyor.
Bugün Türkiye’de 40 yaş üstü bankacı sayısı parmakla gösterilecek kadar az.
Çünkü çok yıpratıcı bir meslek. Bankalar bu nedenle 40 yaş üstü personel çalıştırmak istemiyor. Onları işten çıkartıp, yerine yeni mezun gençleri alıyor. Çünkü 40 yaşına gelen bir bankacı gerçekten yıpranmış oluyor.
Bu insanları devlet daha gençsin diyerek emekli de etmiyor. Sektör ise yaşlandın, yıprandın diyor.
Bir de tabii ki mesleki riskler. Antidepresan kullanımının en yaygın olduğu meslek bankacılık.
Bir maden işçisi gibi belki kazma sallamıyorlar ama beyin ve bedenen ciddi anlamda yıpranıyor.
Artık devletin bankacıları bu hak ettiği yıpranma payını verme zamanı.
Önümüzdeki günlerde bankacıların önemini çok daha iyi göreceğiz ve anlayacağız.
Kaynak Yeniçağ: Bankacılara erken emeklilik… – Remzi ÖZDEMİR
İş Bankası Genel Müdüründen konut kredisi için faiz indirimi bekleyenlere kötü haber!
Merkez Bankası'nın faiz indirimi beklentisi ile son 3 ayda konut kredisi çeken ve çekmeyi düşünenlere kötü haber Türkiye'nin en büyük...