Korona için her sektör kendi çapında tedbir alıyor. Havayolları uçak kaldırmıyor, AVM’ler kapıtılıyor, kolonya ve maske satışı patlıyor. Peki 200 bin insanın çalıştığı ve milyonlarca insanın girdiği çıktığı bankalarda tedbir alındı mı? HANİFE SERTER yazıyor:
Eski bankacılar çok iyi bilir. Belki hala da öyledir…
Bir şubeye teftiş / müfettiş geldiğinde ilk sipariş verilen şeydir kolonya.
Koku hafızası en güçlü hafıza türü olduğundan kolonya kokusu ile özdeşleşmiş nice teftiş anımız vardır.
Nerede bir kolonya kokusu duysak o yıllara gidiveririz.
Teftiş yıllarından önce sadece misafirler için evde bulundurduğumuz, bayram ziyaretlerinde bol bol avuç açtığımız ve şehirlerarası otobüslerde yola çıkar çıkmaz ikram edilen kolonya…
Teftiş yıllarında adeta ayrılmaz bir parçamız olmuştu. Şube arşivlerinde yıllarca kimbilir hangi hijyenik olmayan koşullarda ( detayları düşünmek bile istemeyiz ) saklanmış fişlere, dosyalara dokunmak, tek tek sayfalarını çevirmek, tüm günü bir masada onlarla burun buruna geçirmek ayrı bir cesaret işiydi.
Müfettişin istediği fişleri , dosyaları hazırlayan personel için ise bu süreç ayrı bir hikaye, ayrı bir çile hatta bazıları için yıllarca unutulmayan bir travmaydı. ( sizin de varsa yorumlarda içinizi dökebilirsiniz:)
Kolonya şimdi pahalı..
Bu ara bankalar teftiş göndermez şubelere, masraf çok olur.
En iyisi uzaktan denetim. Olduğu kadar, olmadığı kader… Zaten teftiş bile bölgelerin ağzına bakar olmuş, bölge müdürü lafı ile rapor yazar olmuş derler..
Günahı söyleyenlerin boynuna. Paramedya’ya zeval olmaz..
Bu konuda küçük dedikodudan sonra ( dedikodu olmazsa olmaz 🙂 gelelim asıl konumuza;
Bankalarda bu salgın ortamında yeterli hijyen, koruma tedbirleri var mı ?
Bankacıların sağlığı güvende mi ?
Hastalanan raporunu alıp evinde dinlenebilmekte mi ?
ÖLMEDİYSEN ÇALIŞ O ZAMAN!
Yıllarca özel bir bankada çalışmış biri olarak çok net gözlemlediğim şeylerden biri de çalışanların çok ciddi ve ani gelişen sağlık sorunları ( kırık, kalp krizi , beyin kanaması , kaza vs.) olmadığı sürece rapor almadığı, soğuk algınlığı, grip, nezle gibi hastalıklar geçirirken bile işe geldiği ve doktora dahi gitmeden bu hastalıkları işbaşında ve ayakta geçirmeye çalıştığı idi. Elbette ben de onlardan biriydim. Burnum silinmekten kızarmış, gözlerimden yaşlar akarak, bir üşüme, bir ateş basması hissi yaşayarak bankaya gittiğimi çok bilirim. Bir üstünüzü arayıp ben grip oldum işe gelmiyorum demek adeta “ ayıp” kabul edildiğinden bu çileyi çektik ve şubelerde birbirimize bulaştıra bulaştıra çalışıp gittik yıllarca. Doğru bir şey midir bu ?
Elbette hayır. Ama çok doğal bir şeymiş gibi yaşanır, yaşatılır. Ölmediğiniz sürece çalışacaksınız der size sistem adeta.
KORKTUKLARI ŞEY
Bugünlerde kapitalist sistemin ölesiye korktuğu şey başına geldi. Sadece çalışanlar değil müşteriler de hastalık derdine düştü. Bankacıların o çok kullandığı cümle gerçek oldu : Bu defa gerçekten “ sistem çöktü. “
Turizm, ulaşım, eğitim, eğlence, AVM ..
Olumsuz etkilenmeyen sektör yok neredeyse. Gıda ve ilaç dışında bir şey düşünemez oldu insanlar. Tam bir panik hali. Yıllarca “ bana dokunmayan virüs bin yaşasın” diye düşünenler bile şimdi can derdinde.
Bankalar bu konuda ne tür önlemler alıyorlar doğrusu bilemiyorum .
Alıyorlarsa da duyamadık henüz. Üç, dört kişinin işini bir kişiye yaptırma hastalığına kapılmış özel bankalarımızın çalışanlarını kolay kolay evine göndereceğini pek sanmıyorum .
Mobil bankacılığın da en üst seviyede kullanılacağı günler olacak muhtemelen , umarım onlar da çökmez. Gıda konusunda yaşanan hücum, para konusunda da yaşanmaz. “Önce can, sonra param ” diyen günümüz insanı parasından ayrı kalmaya dayanamaz malum.
KENDİNİ İSPAT ETMEK İSTEYEN ZALİM MÜDÜRLER
Bu arada, bu ahval ve şerait içinde dahi şube personelini akşam geç saatlere kadar çalıştıran, mesai sonrası toplantılarla oyalayan, bölgesinin gözüne girmeye çalışan acemi müdürlerle ilgili şikayetler almaya devam ediyoruz.
Kendini müdür yapanlara ispatlama derdine düşmüş yeni müdürlere tavsiyemiz sakin olmaları ve galeyana gelmemeleri . Görüldüğü üzere “ ölümlü dünya, ölümlü insan… ” Psikolojik ve fiziksel yorgunluk direnci düşürür, hastalıklara davetiye çıkarır. Kar edeceğiz derken insanları hasta eder, mesai kaybına, sağlık harcamalarında artışa yol açarsınız Allah korusun . Bu ” başarı” değil başarısızlıktır işte. Siz en iyisi işinizi zamanında bitirip , vaktiyle evinize gidip dinlenin, sağlıklı beslenin, bol bol limonlu ılık su için.
Masalardan da kolonyayı eksik etmeyin …
Hadi bakalım . Herkese şimdiden geçmiş olsun.
Faiz indiriminin kokusunu alan yabancı tahvile saldırdı
Yurt dışı yerleşikler 15 Kasım haftasında güçlü tahvil alımı yaptı. 1,6 milyar dolarlık tahvil alan yabancının tahvil alımı dokuz haftanın...