Usta Analist Erden Armağan Er, herkesin sorduğu o soruya yanıt veriyor: Piyasalarda kabul devam edecek mi? Altın, borsa düşecek mi, Dolar ne olacak?
PİYASALARDA KABUS DEVAM EDECEK Mİ?
Korona Virüsün Dünya Sağlık Örgütü tarafından “Pandeml” yani “salgın” olarak tanımlanmasının ardından iç ve dış piyasalarda pazartesi gününden itibaren adeta “KAOS” yaşanmaya başladı. 09. Mart Pazartesitesi günü yayınladığımız kısa notlarımızda
( https://www.paramedya.com.tr/devami/41366/koronavirus-krize-bahane-oldu)
değindiğimiz bir çok hususun hafta boyunca gerçekleştiğine şahit olduk.
Görevini Yapmış Olmanın Huzuru
Öncelikle belirtmeliyiz ki, öngörülerimizin gerçekleşmesi, umulanın aksine tüm yatırımcılar gibi bizleri de mutsuz etmektedir. Zira dünyada ve ülkemizde yaşanan ekonomik zorluklar, refah kaybı bizlerin hayatını da derin şekilde olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenle “Kapitalist Ekonomik-Finansal Sistemin” arızaları nedeniyle oluşan zararlarda bizim dahilimizin olmaması düşünülemez. Lakin, bizim görevimiz dilimiz döndüğünce ve aklımız erdiğince bildiğimiz gördüğümüz doğruları sizlere iletmektir. Yazdıklarımızın ve tahminlerimizin doğru çıkması her şeyden evvel güvenilirliğimizle doğru orantılıdır. Bu nedenle de yıl başından bu yana yaptığımız tüm çalışmalarda çabamız, okurlarımızın bireysel tasarruflarını değerlendirirken hata yapmalarına mani olmaya gayret göstermekten ibarettir.
Gelelim Piyasalara
Haftaya başlarken tüm dünyada hisse senetlerinde başlayan satış dalgasının devam edebileceğine, teminat tamamlama çağrıları nedeniyle likidite yaratılabilecek her türlü karlı pozisyonda satışları tetikleyebileceğine ( ki başta Altın olmak üzere Bitcoin ve diğer kripto paralarda da önemli satışlar yaşandı ) işaret etmiş ve özellikle de Ons-Altında gelebilecek satışların kısa vadede 1.550.-1560 ons seviyelerini hedefleyebileceğine dikkat çekmiştik. Gelişmeler o kadar hızlı gerçekleşti ki, Bist-100 Endeksi 12 Mart Perşembe günü 92.000 seviyelerini test edip Cuma gününü %2,1’lik tepki yükselişi yaparak 95.600 seviyelerinden kapattı. Alman Dax Endeksinin tepkisi daha zayıf kaldı ve %0,77’lik yükseliş ile 9.232’den haftayı tamamladı. Yazının hazırlandığı saatler itibariyle ABD Borsalarındaki tepki yükselişleri %1 ile %9 arasında seyretmekteydi.
Ons altında ise Cuma günü gündüz saatlerinde 1.560-1590 arasında dalgalanan fiyatlar, bizim piyasalarımız kapandıktan sonra 1.507 USD/ONS’a kadar gerilemiş durumda. Gün içerisinde 6.25 üzerinde seyreden USD/TL paritesinde ise durum akşam saatlerinde yurt dışında 6.33 seviyeleri üzerini test ediyor vaziyette. Durgunluk endişeleri ve Rusya ile Sudi Arabistan arasındaki “petrol üretim miktarı anlaşmazlığının” vurduğu petrol fiyatları ise (Brent) 34 USD/Varil seviyesinde.
Piyasa Analizi :
Altın: Elbette yukarıdaki rakamlar tek başlarına herhangi bir anlam ifade etmiyor. Hepsini tek tek ve birlikte yorumlamak gerek, biz de önce altından başlayalım o zaman. Malumunuz hafta başındaki yorum yazımızda altının ons fiyatının 1.700 USD’den yukarı gidemediğine dikkat çekmiş “kar cebe yakışır” mantığı çerçevesinde kar satışlarının gelebileceğine değinmiş ve 1.550-1560 seviyelerini görebileceğini belirtmiştik. Cuma akşam saatleri itibariyle ons altın 1.507-1.520 seviyelerinde seyrederek tahminlerimizin de ötesine geçmiş durumda. Bu durumda mevcut seviyenin, köpüğü alınmış gayet iyi bir fırsat sunduğunu belirtmek gerekir. 1.700 seviyelerinden gelen satışların bir kar realizasyonu olduğunu, yükseliş trendinin devam edeceğini düşünmemize sebep olan ortam ve şartların sürdüğünü söylemek gerek. 1.450 USD/Onsa kadar gerilemeler olasılık dahilinde olsa da, yaşanan sert ve hızlı hareketler gösteriyor ki, piyasalarda yaşananların sonu henüz gelmiş değildir. Bu durumda da altın yine “güvenli liman” özelliğini sürdürecek demek sanırız yanlış olmaz.
USD-TL : Hafta başında 6,22 seviyelerinden başlayan yükseliş 6,25 direncinin aşılmasıyla birlikte 6.30 seviyelerinin üzerine çıktı ve yükselişe devam edecek gibi durmaktadır. Önümüzdeki hafta 6.30 üzerinde kalındığı takdirde ilk aşamadaki hedefinin 6.40-6.50 olduğunu göz önünde bulundurmak gerekir kanısındayız.
Faiz: Geçtiğimiz hafta FED’in ani faiz indiriminin ardından TCMB’nın da faiz indirimine gidebileceği beklentisi ile %11 seviyesinin altında işlem görürken haftayı 30 baz puan yükselişle %11.30 seviyelerinden kapattı. Beklentimiz her ne kadar TCMB yüksek olasılıkla kısa vadeli faizlerde indirime gidecek de olsa, Türkiye CDS’lerinin gördüğü en yüksek nokta olan 500 risk primi nedeniyle borçlanma faizlerinin yukarı yönlü hareket edeceği yönünde. Şubat sonu açıklanan Mart-Mayıs aylarına yönelik Borçlanma Programı’na göre, 64 Milyar TL itfaya karşılık 60 Milyar TL borçlanma hedefinin bu kadar yüksek risk primi varken mevcut faiz seviyelerinden karşılanıp karşılanmayacağı önemli bir soru işareti olarak karşımızda duruyor.
Bist-100: Yılbaşından bu yana Hisse Senetleri Piyasasında yabancı oranı %65’lerden %59 düzeyine kadar geriledi. Virüs nedeniyle yaşanan satışları dışarıda tutarsak dahi yabancıların Türk Hisse Senetlerine yatırım yapmaktan vaz geçtikleri yadsınamaz bir gerçek. Yurt dışı borsalarda yaşanan satışlarda bir dengelenme olsa dahi trendin tersine dönmesi zor bir ihtimal olarak görünüyor. Virüsün ihraç pazarlarımız olan AB Ülkelerinde yayılması ihracatımızı olumsuz etkileyecek, turizmde beklenen gelirler muhtemelen öngörülenden düşük olacak, insanların kalabalık yerlerden uzak durması sebebiyle iç ticarette ve seyahatlerde önemli kayıplar yaşanabilecektir. Kara, hava taşımacılığı düşen talep nedeniyle ciddi yara alabilecektir. Bankalar geçmiş yıllarda elde ettikleri karlar bir yana, kısılan komisyon gelirleri ve kredi talebinde yaşanacak daralma nedeniyle zarar etmemek için büyük mücadele göstereceklerdir. Dünyada oluşan yeni değerlemeler ve olası yeni büyük “batık” hikayeleri fiyatlarının yeni dip seviyelere ulaşmasına sebep olabilecektir.
Gelişmiş Ülke Merkez Banka ve Piyasaları :
FED piyasalarda yaşanan kayıpların önüne geçebilmek adına ilk adım olarak 45 Milyar dolar olan Repo limitlerini 145 Milyar dolara çıkardığını açıkladı. Ancak Türev piyasalarda yaşanan kayıplar likidite gereksinimini öylesine arttırmıştı ki, 1 aylık repo piyasasında 500, 3 aylık repo piyasasında 500 Milyar dolar olmak üzere toplamda 1 Trilyon USD’lik yeni likidite imkanı yaratarak teminat çağrılarında baş gösteren kanamayı ancak durdurabildi. Piyasalara verilen bu destek bile bugün tepki alışlarının kuvvetli gelmesini sağlayamadı. Ta ki Trump açıklama yapıp “virüsle mücadele için acil durum ilan ettiğini ve piyasalara destek olunacağını”açıklayana dek. Başkanın açıklamasından sonra ABD Piyasalarındaki alışlar kuvvetlendi ve haftayı, bir önceki güne göre %9 artışla kapatabildi.
Kimse Başkan Trump’ın piyasaları ve dünyayı kurtardığı zannına kapılmasın, zira FED’in 1 Trilyon USD’lik likidite enjeksiyonuna rağmen düzelmeyen piyasa dinamiklerini “SÖZLÜ” taahhütleriyle değiştirebilmesi mümkün değildir. Belki kısa vadeli bir soluklanma ve tepki yükselişleri sayesinde “TRADING KARLARI” elde edilebilir ancak trendin değişebilmesi için, Trump’ın sözlerinin arkasını dolduracak uygulamaların başlaması gerekir. 80 Trilyon USD olan Dünya Ekonomik Büyüklüğüne karşın, tüm Dünya Piyasalarında var olan Türev Araçlar risklerinin kabaca 900 Trilyon USD olduğu tahmin edilmektedir ve FED’in 1 Trilyon USD’lik likidite desteğinin bile bu riskleri yönetmeye yetmediği dikkate alınırsa, FED’in yeni bir Varlık Alım Programı (QE4) başlatması kaçınılmaz olacaktır. Bu da son 12 yılda 4 katına çıkan dolaşımdaki USD miktarının daha da artması anlamına gelecektir ki, bizim uzun zamandır dikkat çekmeye çalıştığımız asıl tehlike de budur. Bu kadar yüksek tutarlı ve aslında hiçbir güvenilirliği kalmayan bir paranın Uluslar Arası Ödemeler Sistemi’nin aracı olarak kalabilme şansı yoktur. Ekonomi öğrencilerine “Para ve Paranın Fonksiyonları” anlatılırken, güvenilir bir “ biriktirme-tasarruf” özelliği olması, alış-verişlere “aracılık” edebilecek nitelikte olması gerektiği öğretilir. Bu nedenle USD git gide bu özelliklerinden uzaklaşmaktadır ve yeni bir “Ödemeler Sistemi Aracına” duyulan gereksinim hızla artmaktadır.
Sonuç : Yaşadığımız dalgalanmaların sebebi, USD yerine konacak sistemin ne olacağının belirsizliğinin yarattığı “KAOS”tur.
Erden Armağan ER
13.03.2020
erdener1970@hotmail.com