Sendikalar bankacıları iyice sahipsiz bıraktı. Hedef baskıları ve tazminatsız işten atmalara sendikalar neden sesiz kalıyor?
12 Aralık’ta İtalya’da büyük bir genel greve şahit oldum.
Turin’deki bu büyük greve 50 bin işçi katıldı. İtalya’nın en zengin bu kentinde hayat neredeyse durdu.
İnsanlar, caddelerde sendika bayrakları ve pankartlarıyla yürüyen işçileri alkışlayıp çiçek attı.
Alışık olmadığımız bir durum.
Ben Türkiye’de en son grevi iki yıl önce THY’de gördüm ve haklarını arayan işçileri vatandaşlar işleri aksadığı için dövmeye kalktı. Uçakların geç kalkmasından dolayı yolcular kabin personeline hakaretler etti.
Yine İtalya’daki genel grevi en büyük sendika CGIL ve UIL de destekledi. Katılım tam oldu. Kimse “bu grevden bana ne ben çalışırım” demedi.
Türkiye’de ise yine THY grevinde çalışanlar bizzat grev kırıcısı oldu ve arkadaşlarını yolda bırakarak işlerinin başına geçtiler.
İki ülke iki farklı olay.
Bu Türkiye’de sendikacılık faaliyetinin ne durumda olduğunu en iyi şekilde anlatıyor.
Türkiye’de sendikal hareket adeta ölmüş durumda.
Tamam sendikal hareket öldü de yaşayan sendikacılar nerede?
Siz hiç son 4-5 yıldır bir sendikacının işçilerin AKP iktidarı tarafından gasp edilen hakları için iki kelime konuştuğunu duydunuz mu?
Bankacılara sahip çıkmıyor
Bugün sendikacılığın tartışıldığı bir sektör de bankacılık. Bu sektörde 200 bin kişi çalışıyor. Hepsi eğitimli pırıl pırıl 200 bin insan. Bu kişiler 40 bankada çalışıyor. Aslında çalışıyor demek büyük hata. 40 bankada köle hayatı yaşıyorlar. Yüzde 70’i yabancılara ait bankalarda ağır şartlarda çalışıyorlar.
40 bankaya karşılık sadece 7 bankada sendika bulunuyor.
Türkiye İş Bankası, Yapı Kredi, Arap&Türk Bankası, Bank Mellat ve Şekerbank çalışanları BASİSEN’de, Vakıfbank çalışanları BASS’ta, Akbank çalışanları ise BANKSİS’te örgütlü bulunuyor. BASS ve BANKSİS daha çok iş yeri sendikası niteliğinde, sektördeki diğer sendikalar BANK-Sİ-SEN ve BANK-SEN ise yüzde 10 olan iş kolu barajının atında kaldığı için toplu iş sözleşmesi yapma yetkileri yok.
Bu sendikaların içinde en aktifi BASİSEN. Aktifi derken aidat toplama konusunda aktif. Yoksa öyle sesi sedası çıkan bir sendika değil. Şahsen ben banka patronu olsam kesinlikle çalışanlarımın bu sendikaya üye olmalarını isterim. Çünkü etliye sütlüye karışmayan bir sendika.
Yine de en kötü sendika sendikasızlıktan iyidir. Bu nedenle BASİSEN’in varlığı Türk bankacılık sisteminde çalışanlar için çok önemlidir. Burada BASİSEN’in eleştirilmesi gereken yönü, 200 bin bankacının sorununa sahip çıkmamasıdır.
Bankacılar sadece kendi sendikalarına üye olan bankalarda çalışmıyor. Bu sendika tüm banka çalışanlarının hakkını duyurmalı. Son 10 yıldır bankacılık sektöründe şartlar git gide kötüleşiyor ve Basisen’in sesi çıkmıyor. 200 bin çalışan adeta köle haline getirildi. Basisen ve diğer sendikalar neden bir basın açıklaması bile yapma gereği duymuyor?
Bankacılık sektörüne grev yasağı kanunu Anayasa Mahkemesi tarafından bozuldu. Bozuldu da ne oldu?
Sendikalar bu konuda ne yaptı?
Eskiden Basisen bankacılar arasında futbol turnuvası düzenlerdi şimdi onu da bıraktı.
Ne diyelim hava soğuk… Sayın sendikacılar sakın dışarı çıkmasınlar. Sonra üşütürler…
Allah korusun!