Türk bankacılık sektöründe yüzde 50’ye ulaşan yabancı payında Körfez sermayesi hızla artıyor. Sektör Araplara mı geçiyor iddialarını yersiz bulan Usta Bankacı Kerim Rota, Asıl sorun sektörde bölgesel ağırlık dedi. Nedir bölgesel risk?
Denizbank’ın Ruslar’dan Emirates NBD’ye satışı ile birlikte Körfez sermayesinin Türkiye’de sahip olduğu banka sayısı 12’ye yükseldi. Yabancı payının yüzde 50’ye ulaştığı bir sektörde ağırlığın Körfez sermayesine geçmesi, Türk bankacılık sektörü için risk oluşturuyor mu sorularının da gündeme getirdi.
Paramedya.com.tr bu soruyu duayen bankacı Kerim Rota’ya sorduk:
Paramedya: Denizbank’ın satışı ile birlikte körfez sermayesinin Türkiye’de 12 bankası oldu.
Yüzde 50’ye ulaşan Yabancı payında sektörün körfez Sermayesinin eline geçmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?.
Kerim Rota: Türkiye’de halen en büyük 7 Bankanın kredilerde ve mevduatlarda toplam payı %80’de.Bu 7 banka, 3 Kamu bankası, 3 Yerli Sermayeli banka ve 1 Yabancı Sermayeli bankadan oluşuyor. Bu 7 Bankanın içinde Körfez Sermayeli banka henüz yok.
Denizbank’ın satışı sonrası Körfez sermayesinin payı ise %11’e yükselecek. Dolayısıyla henüz Körfez Sermayesinin büyüklük anlamında sektörü yönlendirecek bir büyüklüğe ulaştığını düşünmüyorum.
Ancak Körfez Sermayesinin sahip veya ortaklık olarak payı bulunduğu mevduat bankası sayısı toplam mevduat bankası sayısının %20’sine ulaşmış durumda.
BÖLGESEL RİSK!
Bankacılık sektöründe yabancı sahipliği Sermayenin çeşitlenmesi,Sektöre güvenin artması,teknoloji transfer paylaşımı,İnsan Kaynakları değişim açısından olumlu olsa da, sahiplikte bölgesel yoğunlaşmalar zaman zaman bölgede oluşan risklerin iç piyasaya bulaşması nedeniyle sektörü olumsuz etkileyebilir.
Bunu yakın zamanda Yunanistan Krizinin ardından Yunan bankaları ülke dışındaki yatırımlarından çıkmak zorunda kaldıklarında yaşadık.
Dolayısıyla bu tür bölgesel yoğunlaşmalar ileride o bölgede oluşabilecek risklerin sektörü olumsuz etkilememesi açısından düzenleyici kurumlarca çok dikkatli olarak yönetilmelidir.
Paramedya: Avrupa Sermayesi bankacılık sektöründen çıkarken ya da en azından çıkamayıp küçülürken Körfez neden Türkiye’de banka alıyor?
Kerim Rota: Avrupa 2009’dan bu yana büyük bir resesyon içerisinde. Bu 10 yıllık süreçte Bankalarının aktif kalitesi bozulurken,sermaye ihtiyaçları nedeniyle nispeten karlı veya değerini koruyan yatırımlarından çıkmayı veya büyütmemeyi tercih ediyorlar. ABD bankaları da 2009 sonrası iyice içe kapandı. Bu şekilde pazarda oluşan boşluğu ise Körfez ve Çin sermayesi küçük rakamlarla da olsa doldurmaya çalışıyor.
Paramedya: Körfez sermayesi bankacılık sektörü açısından Türkiye’ye ne verebilir ve Avrupa sermayesi ile arasında nasıl bir fark görüyorsunuz? Körfez sermayesi Türk Bankacılık sistemine ne verebilir?
Kerim Rota: Körfez sermayesi açısından Türkiye’de sahip olduğu bankalar kendi bilanço büyüklüklerine göre oldukça önemli büyüklüğü temsil ediyorlar. Dolayısıyla bu bankaların neredeyse en önemli yatırımları.
Bu nedenle yatırımlarını oldukça yakın takip ettikleri ve başarılı olması için Avrupa bankalarına göre çok daha fazla özen gösterecekleri muhakkak. Ancak teknoloji transferi,İnsan kaynakları yetenekleri açısından Türk Bankacılık sektörünün bu yatırımcılardan alabilecekleri bir katma değer yok.Tam tersine birçok Türk yöneticinin Körfez’e yönetici olarak gittiğini görüyoruz ve bu artarak devam edecektir.
Son olarak Körfez Bankalarının Uluslararası Sermaye piyasalarında çok aktif oyuncu olmamaları nedeniyle ihtiyaç halinde kendi özkaynakları dışında ulaşabilecekleri kaynakların sınırlı olduğunu da unutmamak lazım.
KERİM ROTA KİMDİR?
Kerim Rota, Kasım 2010’da Akbank’ta Hazineden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak göreve başladı. Rota ayrıca Akbank’ın iştiraklerinden Ak Portföy Yönetimi A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı,Akbank AG Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, Akbank (Dubai) Limited ve AKLease Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev aldı. Akbank’a katılmadan önce çeşitli özel sektör bankalarında Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapan Kerim Rota, Gazi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği mezunu.