Faizler düştü ama vatandaş yine dövize koştu. Usta Hazneci Erden Armağan Er soruyor: İşlerin yolunda olduğu bir ülkede vatandaş neden döviz alır?
Önceki hafta TCMB malum fonlama faizini 425 puan indirdi. Arkasından Enflasyon Raporu’nu açıkladı.
Faiz indirimi fazla oldu olmadı tartışmasının ardından bu Basın Toplantısı’nın akabinde soru-cevap bölümünde ekonomistler, özellikle “makul reel faiz” in nasıl hesaplanacağı, “TCMB Bağımsızlığı” ve “Döviz Rezervleri” ile ilgili sorularına cevap aradılar. Biz açıkçası tek tek bu konuların teknik detaylarına girmektense, cereyan eden ekonomik gelişmelerin “vatandaş ve yatırımcı” nezdinde nasıl algılanacağı ya da algılandığı ile ilgilenmeyi bu haftaki yazımızın ana konusu olarak seçtiğimizi şimdiden ifade edelim.
FED Faizleri ve Gelişmekte Olan Ülkeler
Zira, hükümetin ve TCMB’nın attığı atacağı adımların, FED Faiz indirimi sonrası Başkan Powell’ın basın toplantısı sırasında sorulan sorulara verdiği yanıtların ardından bir anlamı kalmadığına inanmaktayız. İsterseniz önce bir Powell’ın, basın toplantısı sırasında “faiz indirimlerinin devam edip etmeyeceğine” ilişkin sorulara verdiği yanıtlarla başlayalım. Ne demişti Başkan? Mealen; “Bu faiz indiriminin bir döngü olmadığı, verilerin takip edileceği, aslında Başkan Trump, “indirim” konusunda bu kadar yaygara yapıp piyasaları buna inandırmasaydı bizim için faiz indirmeye gerek dahi yoktu. Zira piyasalar bu adımı fiyatlara öylesine yansıtmıştı ki, eğer biz aksi bir tutum alsaydık, Dünya’nın geri kalanı için işler hiç de iyi olmayacaktı.
Geçen hafta da bahsettiğimiz üzere, Fed faiz indirimi olasılığının, TCMB’ nın kısa vadeli faizlerde indirime gidebilmesi için bir fırsat yarattığını, ancak ölçünün kaçırılması durumunda sonbahar aylarına doğru TL’nin savunmasız kalabileceğine ilişkin görüşlerimizi paylaşmış, TCMB’nın Fed’e güvenerek çok büyük bir risk aldığına değinmiştik. TCMB’nın şanssızlığı bununla da kalmadı elbette. Kendisinden rol çalınmasını hazmedemeyen Trump, yine bir “twitter” mesajıyla Cuma günü 300 milyar dolarlık ithal Çin mallarına % 10 ‘luk vergiyle cezayı anında yapıştırıverdi. Eh haliyle Fed’in faiz adımının şokunu henüz atlatamayan piyasalara, bu ikinci adım adeta bir şamar oldu ve Asya Piyasaları’nda Gelişmekte Olan Ülke para birimleri değer kaybetti. Allahtan bizde piyasalar kapalıydı da bize yine “teğet” geçti.
Kamu Bankaları Konutta TCMB’dan Hızlı Çıktı
Yine geçtiğimiz hafta, Ekonomiden Sorumlu Bakan Sn Albayrak,epeyce uzun bir aradan sonra herkesin bildiği üzere, bir basın toplantısı yaparak ekonomimize ilişkin son dönemde gerçekleşen gelişmelere ilişkin bilgi verdi ve faizlerdeki düşüşün devam edeceğine hatta Kamu Bankalarının daha hızlı hareket edeceğine ilişkin müjde! yi de hepimize duyurdu. Cuma günü Başta Ziraat Bankası olmak üzere, peş peşe Halkbank ve Vakıfbank’tan “Konut Kredisi Faiz Oranları” nın aylık bazda %1’in de altına çekildiği takip ettiğiniz üzere PARA MEDYA’dan da haber olarak verildi.
Aslında baktığımızda bütün bu gelişmeler faizler özelinde “KAĞIT ÜZERİNDE” gayet “İYİ” gibi görünmekle beraber, aklımıza bazı soru işaretlerini getirmedi de değil. Peki nedir o sorular? TCMB faizleri %19,75’e henüz indirmişken Kamu Bankaları Konut Kredileri’ni nasıl %12 seviyesinin de altına ve üstelik de 180 aya kadar vade ile çekebilmektedir? Madem Kamu Bankaları bu kadar ucuz fon yaratabilmektedir, mesela Ziraat Bankası asli görevi olan “TARIM” desteklerinde bu faiz oranını uygulamakta mıdır? Ya da Halkbank “Esnaf ve Sanatkar”lara ve “KOBİ” lere %12 faizden kredi kullandırmakta mıdır? Bir başka soru, konut almak isteyen herkese bu faiz oranından dilediği kadar kredi kullandırılmakta mıdır? Fonlama Faiz Oranı %19,75 ile %12 arasındaki maliyet farkı görev zararı olarak Hazine tarafından mı karşılanmaktadır? Eğer öyle ise, İnşaat Firmaları ve müteahhitleri kurtarmak için ( Sayın Bakan bizim böyle bir görevimiz yok demişti.) Hazine’den fon transferi yoluyla halkın sırtına yeni yükler bindirilmemekte midir? Sevgili okurlar, gördüğünüz üzere, bu soruları çoğaltmak mümkündür. Üstelik hepimizin de bu sorulara verilecek yanıtları merak ettiğimiz aşikardır.
Peki İşler Yolunda ise Vatandaş Neden Hala Döviz Alıyor?
Faizler ve akabinde Enflasyon düşmeye başlamışken, Dış Ticaret Açığımız kapanır ihracatımız yükselirken ve Cari İşlemler Dengemiz hızla! “fazla” vermeye başlamışken, Turizm Gelirlerimizde ve ülkemizi ziyaret eden turist sayısında patlama yaşanırken, yurtiçinde yerleşik vatandaşlarımız hala neden “döviz almak” sevdasındadır anlamak mümkün değil!!! (25 Temmuz Haftası Bankalardaki DTH’ları 1,1 Milyar Usd artış kaydetti) Üstelik döviz fiyatları istikrar içinde seyrederken “dolarizasyon” un bu derece yükselmesinin manası nedir?
Galiba yine başa dönüyoruz gibi geliyor. PARA MEDYA’da yazmaya başladığımız ilk günlere…. https://www.paramedya.com.tr/devami/37488/ekonomide-ve-piyasalarda-guven-problemi-var
Peki ama seçimler atlatıldı, önümüzdeki dört yılda başka da bir seçim olmayacağına göre neden hala “GÜVEN SORUNU” aşılamadı? Sanırız o günden bu yana atılan adımların, vatandaş ve yatırımcı nezdinde fikrini olumlu yönde değiştirmek bir yana ekonomiye dair endişelerinin artmasına yol açıldı ve bu hiç de yabana atılacak bir gelişme sayılmamalı.
Swap Piyasası’nda İşlemlere Kısıtlama Getirilmesi, DTH’lara binde 1 Kambiyo vergisi uygulanması, yüz bin dolar ve üstü tutarlar için 1 günlük valör uygulaması getirilmesi, TCMB Başkanının yasal süresi dolmadan görevden alınması, TÜİK Başkanı’nın değiştirilmesi ve istatistiklere olan güvenin azalması, serbest piyasa kuralları dışına çıkılması, bütçe açığının artması ve finansmanı için şimdiye dek görülmemiş uygulamaların( TCMB karı ve Yedek Akçelerin Hazineye devri) devreye girmesi, sürekli yenilenen KGF benzeri kredi paketlerine rağmen konkordatoların artması, firmaların sürekli işçi çıkartması nedeniyle işsizliğin yükselmesi, ekonomimizin 2 çeyrek üst üste küçülmesi ve hatta 3, çeyrekte de küçülecek olması, AB ve ABD ile yaşanan siyasi gerginlikler, Suriyeliler’in her geçen gün daha da büyük bir sorun olarak içimizde duruyor oluşu gibi etmenler sanırız güveni tersine döndürecek gelişmeler olarak değerlendirilemez. Üstelik tüm atılan bu yanlış adımlara rağmen hala yanlışta ısrar ediliyor olması ve güveni daha da kötüye götürecek hamlelerin işaretlerinin veriliyor olması, umarız kötümserliğin boyutlarını bir adım daha öteye taşımamıza sebep olmaz. Neticede bizler de bu ülkede yaşıyoruz ve olumlu ya da olumsuz tüm gelişmelerden bire bir bizler de etkileniyoruz.
Bu haftaki yazımızı okuma zahmeti gösterecek bir çok okurumuzun piyasalara ilişkin tahminlerimizin ya da öngörülerimizin ne olduğuna dair merak içinde olduklarını az çok kestirebiliyoruz. Belki de şu ana kadar yazdıklarımızdan ziyade, daha çok Bist-100 nereye gider? Usd-TL daha ne kadar düşer? Faizler daha da inecek mi? Konut Kredisi almalı mıyım? Gibi sorularına vereceğimiz yanıtları okumayı arzu ederlerdi. Elbette biz de bu soruları elimizden geldiğince yanıtlamayı tercih ederdik, ancak soruların da yanıtlarının da anlamlı olacağı günler varsayımıyla tabii ki….
Erden Armağan ER 05,08,2019
erdener1970@gmail.com