Genç bir bankacı bankası hakkında vergi kaçırdığı iddiası ile suç duyrusunda bulundu ve devletten ikramiye aldı.
Genç bir bankacı çalıştığı katılım bankasında vergi kaçırıldığını tesbit edip ihbarda bulundu. Devlet tarafından ödüllendirlen o bankacıyı paramedya buldu ve konuştu:
Katılım Bankasında, ezber bozan Hukuk ve Onur savaşı
Paramedya : Merhaba, sohbete başlamadan önce biraz kendinizden bahseder misini?
Ben 15 yıldır Arap sermayeli Katılım Bankalarından birinde ağırlıklı Şube Operasyonda çalışmış bir Bankacıyım. İçinde Allah korkusu olan, kul hakkından korkan, vatanını seven, devletinin çıkarlarını kişisel çıkarların önünde tutan bir anlayışta yaşamaya çalışan ve kendine bunları ilke edinmiş birisiyim. Bu değerlerim çocuklarıma da miras olarak kalacak. Meslek büyüklerimizden öğrendiğimiz etik ilkeler vardı. Onları her zaman uygulamaya çalıştım. Müşterilere haksız hukuksuz ürünler pazarlamayı etik bulmuyordum ancak süreç bu sektörde devletin vergisi üzerinde pazarlık yapacak noktaya geldiğini görünce “yeter” dedim.
Paramedya : Peki Bankacılığa nasıl başladınız, bilinçli olarak mı seçtiniz yoksa hayat koşulları sizi bankacı yaptı bu sektöre mi sürükledi. 15 yılı özetlemek gerekir ise neler demek istersiniz?
Mesleğimi severek yaptım, ta ki meslekten ayrılana daha doğrusu ayrılmaya zorlanana kadar bu devam etti. Bu sektör son yıllarda yabancı sermaye kontrolüne geçtiğinde bir kar elde etme savaşı başladı. Bırakın rakip bankaları, aynı banka içinde farklı şube ve segmentlerde bile rekabet oluştu. Tabi ki her şirketin kuruluş felsefesinde kar elde etmek vardır. Ancak bu acımasız bir hedef baskısı altında olunca bazı etik değerlerin geri planda kaldığını tespit ettim. Çok yüksek hedefler verilip personel baskılandı. Personel hedefleri tutturmak için her yolu denedi. Sigortalar, haksız komisyonlar, iptaline yönelik mahkeme kararları, tüketici hakem heyetlerinin kitlenmesi vs. Bu benim iş ahlakıma sığmazdı. Başıma gelenler ve mücadelem bundan ibarettir.
Paramedya : Sizin Bankadan ayrılmanız bildik hikayelerden değil ama belki de Türkiye’de ilk defa böyle şeyler yaşanarak ayrılma hikayeniz var kısaca bahseder misiniz?
Paranın bol olduğu, Bankaların kredi vermek için birbiri ile yarıştığı 2016 yılında çalıştığım Bakırköy Şubesinde önüme bir Konut kredisi geldi. Her şey onaylanmış ve bütün süreçler Bankacılık kurallarına uygundu. Kullandırma aşamasında işlem durduruldu. Kabaca beş milyon TL’lık konut kredisi diyelim kolay anlaşılması için. Daha sonra aynı kredi yine bir milyon TL olarak Konut Kredisi, 4 milyon ihtiyaç kredisi olarak iki parçada önüme geldi. Dosyada bir gariplik olduğu sezinleyecek deneyime sahibiz artık. Sorguladığımda aslında işin Konut Kredisi olduğunu fakat satıcının vergi vermemek için parayı elden istediğinden Konut Kredisi yerine Tüketici Kredisi verilerek paranın elden ödeneceğini öğrendim. Bu talebi diğer bankalar ret etmişlerdi oysaki. Bu durum karşısında başta şube pazarlama ve şube müdürü ile karşı karşıya geldik. Zira Konut Kredisi olsa Devlet Tapu harcı vs alacak bu durumda banka olarak vergi kaçırılmasına aracı olmuş ve iştirak suçu işlemiş oluyoruz. Bu işlemi yapmamak için Genel Müdürlüğe durumu anlatır mailler gidip geldi fakat bir sonuç alamadığım gibi şube müdürü tarafından işlemi yapmam için sert bir şekilde mobbinge uğradım. Arkadaşımın hesabına 3 TL ( evet yazım yanlışı yok sadece üç Türk Lirası ) yatırmışım diye menfaat ilişkisi var dediler ve “kınama” cezası verdiler. En vahimi biz bir Katılım Bankası idik, yüzlerce binlerce mudiye karşı aldığımız vebal vardı. Tekel ürünleri satan esnafın talebini dinen uygun değil diyerek ret ederken, vergi kaçıran birisinin talebini kabul etmek çelişki ve bir vebaldi.
Paramedya : Bu tür işlemler Bankada sık oluyor mu, nasıl olur böyle kimse “4 milyon TL Tüketici kredisi mi olur” demiyor mu? Bildiğimiz Tüketici kredisi şahsi ufak tefek ihtiyaçlarını karşılamak, tatil, eğitim, ev tadilatı, mobilya alımı gibi ihtiyaçlar içindir.
Aslında ben ne yaptım? Zaten fıkhi açıdan Katılım Bankalarında İhtiyaç Kredisi yoktur. Arap sermayeli Katılım Bankasında, “Teverruk Sistemi” denilen ihtiyaç kredisi ile kullandırılan bir çok kredinin, müşterilerinin mortgage finansmanı statüsünden çıkarılarak nakit kullandırıldığını, kredi tahsis, şube ile müşteriler arasında kredi bedelinin hesaba değil nakit ödeme karşılığında oran ve komisyon vb pazarlıkları tespit ettim, bu şekilde devletin kontrol mekanizmasının delindiğini, gayrimenkul kredisi statüsünden çıkarılan krediler yüzünden devletin tapu satış bedelleri ile gerçek satış bedelleri arasında farkı tespit edemeyeceğini, çünkü devlete bildirilen satış tutarı kadar gayrimenkul kredisi kullandırılmasının devleti yanılttığını bu nedenle devletin bilerek milyonlarca TL Tapu Harç ve Vergi kaybına uğratılmasına itiraz etmiştim. Bankada sonradan öğrendiğime göre BBDK incelemelerinde bu tür işler çoğu kez yapılmış ve tekrarlanmış yaygın bir uygulama haline gelmiş. Üzerime Bankanın bu kadar gelme nedeni de bundan kaynaklanıyor.
Paramedya : Ya yöneticiler hiç bir şey yapmadı mı bu durumda?
Banka içi üst düzey yöneticiler, Bölge satış müdürlükleri, Teftiş gibi birimlerinden tedbir alınması taleplerime cevap verilmedi, hatta “sana ne devletin vergisi sana mı kaldı, sen maaş ve hedeflerin tutuyor mu ona bak” tarzı ifadeleri kabul etmedim ve ”Yabancı Sermayeli bir bankada devletimize ödenecek verginin düşük gösterilmesi üzerine kurulu bir kredi tahsis pazarlama anlayışı benim devlete aidiyet ve sorumlu yöneticilik ahlakımı zedeler, o dönem OHAL durumu vardı bu durum etik değil, menfaat o değil budur ” diyerek durumu Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezine bildirdim. Ben “vatandaşlık bilinci” ile hareket ederken asıl görevlerini yapmayan yöneticilerim sayesinde iş buraya kadar geldi o zamanlar.
Paramedya : İş tabi burada bitmedi Vergi Dairesine ve Yargıya taşındı. Buradaki süreç nasıl işledi?
İşlemi itiraz edip bu konunun üstüne gidince başıma gelmeyen kalmadı. Müdür benim işlemlerim için Teftiş çağırdı. Eksik işlem bulmaya çalıştılar. Uyduruk gerekçeler ile uyarı / kınama Teftiş cezaları havalarda uçuştu. Ailem arandı. Benim yanımda yer alması gereken usulsüz işlemlerin tespiti için yemin etmiş insanlar dahi aleyhime raporlar hazırlamaya başladı. Baktım banka içi yollar tıkalı ben de işi Vergi Dairesine ilettim. Uzatmayalım vergi dairesi 10 ayrı şubede 20’den fazla müşteri üzerinde yaptığı incelemede beni haklı bularak bana 1905 sayılı yasanın tanıdığı hak ile ödül verdi. Kamu otoritesi önünde aslında Bankanın “vergi kaçakçılığına iştirak” eylemini kanıtladım. Üstelik ödül için tespitleri Samsun ve Aksaray’da oldu. İncelemesi devam eden dosyalar var. Bu tip uygulamanın Bankada yaygın olarak kullanıldığını da kanıtlamış oldu aslında. Tüm dosyalar incelense kim bilir neler çıkar.
Paramedya : Senin iş Azin Nesin’lik bir hal aldı. Bir de işin “Diyanet” kısmı var, ondan bahsetsene biraz.
İşten çıkarılınca ipler iyice koptu, vergi savaşı artık benim “onur ve yaptığım işin doğruluğunu kanıtlama” mücadelesine dönüştü. Bu tür kredilerin “İslami ve Faizsiz Bankacılık” açısından Dinen uygunluğunu Türkiye Katılım Bankaları Birliğine taşıdım. Birlik kredilerde Faizsiz İslami Bankacılık Danışma Kurulu ve “icazet belgesi uygunluğu” cevabını verince konuyu bu sefer Diyanet İşleri Din İşleri Yüksek Kuruluna CİMER Üzerinden, Danışma Kurulunda imzaları bulunan Akademisyenlere ise YÖK Üzerinden çalıştıkları Üniversite rektörlüklerine, “tedarikçiniz fatura vermem diyorsa dert etmeyin” ibaresiyle yayınlanan reklamı “kayıt dışı ekonomiyi teşvik ettiği” için RTÜK ve Reklam Kuruluna, diğer bankaların ret ettiği krediler olduğu için Rekabet Kurumuna, şüpheli işlem için MASAK ve Organize ve Mali Suçlar Şube müdürlüğüne şikayet ettim. Üniversite, “Akademisyenlerinden bu şekilde bir uygunluğumuz ve bilgimiz yok, bizim verdiğimiz uygunluk bu değildi çarpıtılmış”; Diyanetten de, “Dinen uygun değil, haram” cevabını almama rağmen somut sonuç alamadım. Eski uygulama aynen devam ediyor yani. Artık ben yapacağımı yaptım kalanı Devletimizin organlarına kaldı.
Paramedya : Banka peşini bırakmadı tabi bu durumda ?
Aynen sorduğunuz gibi oldu. İş akti fesh edilmek ile kalınmadı, türlü türlü iftira ve akla hayale gelmeyecek suç duyuruları yaptı hakkımda, beni yıldırmaya çalıştılar. Savcılık hakkımdaki şikayeti yersiz bulup takipsizlik kararı vermesine rağmen, ailem dahi defalarca aranarak rahatsız edildi. İş bu noktadan sonra CİMER’e oradan da araştırılması için BDDK’ya, Maliye Bakanlığına yansıdı. BDDK Kredilerde usulsüzlük tespit etti. İş Vergi Usulsüzlük nedeni ile Vergi Denetim Kuruluna yansıdı. Daha geçen ay karakoldan arandım Banka hakkımda şikayette bulunmuş tekrar gelip ifade ver dediler. Gider veririz sorun değil “haram yemedik ki karnımız ağrısın”.
Paramedya : Gerçekten ibretlik öyküler. Bankacılık okullarında örnek olarak okutulacak cinsten hal aldı? Vergi Denetim Kurulu ne dedi ?
İşlemler, Vergi Denetim Kurulunca incelemeye alındı. Sonuçlanan bazı incelemelerden sonra kesilen vergi ve cezalar olduğu için Maliye Bakanlığı ödüllendirilmeme karar verdi. Türkiye’de başka örneği var mı bilmiyorum ama Kamu Kurumu beni haklı bulmuş maddi olarak ödüllendirmiş oldum. Şimdilik bu durum bana teselli oldu ve haklılığım kanıtlanmış oldu.
Paramedya : Çok yıpratıcı bir süreç, bu kadar şeye nasıl dayandınız, gücünüzü nereden aldınız?
Haklısınız, çok yıpratıcı oldu. Gücümün kaynağı “haklılığım” oldu. Devletin vergi kaybına gönlüm razı olmadı. İşimi kaybetmeyi göze aldım ( ki kaybettim ) ama ,insan gurur ve onuru, vatan ve devlet sevgisi para ile alınmaz ki. Ailece çok yıprandık. Antideprasana başlamak zorunda kaldım.
Paramedya : Bundan sonraki süreç nasıl işleyecek?
anka ve yöneticilerime, işi ihmal edenlere kişisel mobbing davası açmaya hazırlanıyorum. “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” zira. Bunu masasında otururken sinir krizleri geçiren, düşüp bayılan, ağlayan, hayati zehir olan, intihar eden tüm eski bankacı arkadaşlarım için, devletin vergisini önemsemeyen “sat da nasıl satarsan kredi / yanında her türlü uyduruk ürün sat” anlayışında olan, yabancı patronlara devletin vergisini peşkeş çekip yıl sonunda yüksek temettü alan yöneticiler için ve en önemlisi ikinci bir NADIDE KISA ( Allah rahmet etsin ) olmaması için bu lobi ile mücadeleye güç bulabilirsem yapacağım, çünkü devletin mağduriyeti için bu kadar uğraştım, kendi mağduriyetim için savaşım yeni başlayacak. Bu süreçte herkesten destek bekliyorum.
Paramedya : Bu süreçten bundan sonra yanınızda yer alacağız, bu örnek davayı yakında takip edeceğiz. Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Paramedya’yı çalışırken de takip ediyordum. Ciddi anlamda çalışan Bankacı emekçilerin yanında duran tek medya organı. Sesimiz, vicdanımız olduğunuz için tekrar teşekkür ederim.
Banka CEO’sunun Evi Neden Yok?
Türkiye’nin gündeminde İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran var. Hakan Aran, Antalya’da gazetecilerle yaptığı sohbet sırasında kiralardan yakınıyor. Aran, 12.500...