Bir bankanın Karadeniz Bölge Müdürünün yaptığı gayri ahlaki davranış sıradan bir olay olarak karşılandı. Bu olay kendi feodal düzenini kuran bölge müdürlük kavramını da tartışmaya açmıştır.
Bölge Müdürü Y’nin hikayesi çok açık.
Karadeniz bölgesi ona teslim edilmiş.
Bölge müdürü kısa sürede kendini göstermek için bölgesinde adeta terör estiri. Personele ugulanan mobbing bankanın üst düzey yöneticileri tarafından duyulmaz ve görülmez. Çünkü ama baskıyla ama mobbingle satış yaptırıyordur.
Sonra alkol almadan “ben ne oldum sarhoşluğu” yaşayan bölge müdürü katliama başlar. Bankanın yıllarca emektar çalışanlarını bir bir kovar.
Nasıl bir banka ve nasıl bir insan kaynaklarıdır ki, bu bölge müdürünün attığı yılların personelini çağırıp sorun neydi diye sormaz..
Genel müdürlükten aldığı destek ile iyice güç zehirlenmesi yaşayan bölge müdürü herkesi yıldırı.
Çapkınlıkları artık bankanın tüm bölgesi tarafından bilinmektedir.
Buna da ses çıkartılmaz.
Çünkü onun bölgesi kar ediyor.
Sonunda yılların bankasında ahlak tuvalete düşer.
Personelinden şube tuvaletinden çıplak fotoğraf çekilmesini isteyen bir bölge müdürü profili ortaya çıkar.
Bölge müdürünün ağza dahi alınamayacak yazışmaları ve fotoğraflar ortalığa saçılır.
Bölge müdürü istifa eder…
Banka bizi ilgilendirmez bu özel hayat diyor.
Neyin özel hayatı?
Bu kriminal bir olay. Burada bir bölge müdürü mesleki kariyerini ve gücünü kullanarak söz konusu personeli yanlış davranışa itmiştir.
Bu olaydan banka da sorumludur. Bu bölge müdürünün adı çıkmasına rağmen sesini çıkartmayan üst yönetim de suçlu.
Ahlaksız ama kar yazıyor felsefesi Türkiye’de bankacılığı tuvalete düşürmüştür.
Bir Kazak Atasözü:
Apamdı kim alsa jezdem sol
Türkçesi: “Ablamı kim alırsa eniştem odur.”
Anladınız siz!