Hanife Serter yazıyor: Bugüne kadar hep işten atılan bankacıların feryat mektuplarını yayınladık. Peki bir üst düzey bankacı kovulursa Paramedya’ya nasıl bir mektup yazar? Biraz ironi biraz gerçek. işte o mektup:
” Sevgili Paramedya,
Ben Ülkemizin en büyük bankasında en üst pozisyonda görev yapmakta olan bir bankacıyken geçtiğimiz hafta sonu ani bir şekilde görevime son verildi.
Kısacası kovuldum.
Performansım yetersiz bulundu.
Hedeflerimi tutturamadığım, söylenenleri yerine getiremediğim, patronlarla aynı yöne kürek çekmediğim söylendi. Böyle durumlarda ne yapılır, kime dert anlatılır, ses nasıl duyurulur diye sorup soruştururken sizin adınızı verdiler. “Bu işlere Paramedya bakıyor, onlar dinlemezse başka kimse dinlemez..” dediler.
Piyasaların durumu malum, şimdi bu ortamda bu hedeflerin tutmaması tek benim suçum mu ? Diğer ülkelerin bankaları da hedeflerini tam tutturamıyor ki . Üstelik onlar bağımsız, ne deseler yapılıyor, işlerine kimse karışamıyor. Ben bu göreve geldiğimden beri işime karışmayan kalmadı, ne denirse de yaptım, ayak bağı olanları emekli ettim, İmanı , biatı tam olanlara yolları açtım, Kurlar uçuşa geçtiğinde kulağımın üstüne yattım, görme dediklerini görmedim, duyma dediklerini duymadım ..
Yine de yaranamadım patronlara . En son biraz abarttıklarında, olmayacak işler istediklerinde “ bu işin kitabında yazmaz, bu işler böyle olmaz..” diyecek oldum, kendimi kapının önünde buldum. Özel sektör bankacıları anlatırdı da inanmazdım. Haksız yere insan kovulur mu diye sorgulardım. Büyük konuşmuşum meğer… çok büyük.
Onlara kusur buldum, başıma geldi. Yılların emeği, zar zor yaptığım kariyer boşa gitti. Kovulmuş bir bankacıya kim iş verir ki şimdi ? İşe iade davası açayım diyorum. Belki mobbing davası da açarım sonra. Yıllardır ne çektiğimi bir ben bilirim . Patronların bir sözü ile fırlayan kurları düşürmek, yabancı yatırımcılarla bozulan ilişkileri düzeltmek, üretmediği için dışa bağımlı hale gelen sektörleri kurtarmak, tüketimi kısmak, patronların yaptığı israfı önlemek benim işim mi Allah aşkına siz söyleyin. Herkesin ortasında suçlanmak, kötülenmek, azarlanmak olacak iş mi ? Bu mobbing değil mi ? Kötü giden her işi benden bildiler , sorumluluğu verdiler ama yetkiye sürekli müdahale ettiler. Piyasayı bozup bozup, hadi şimdi sen düzelt diye emir verdiler. Vallahi canımdan bezdim, laf aramızda kalsın ama kovduklarına şükredecek hale geldim.
Size yazmak, içimi dökmek iyi geldi. Kimse de anlamıyor, herkes arkamdan konuşuyor şimdi. Yok bağımsız kurumu ne hale getirmişim, yok dik duramamışım, tavizler vermişim, biat etmişim, elimi kolumu verip vücudumu kaptırmışım vs.vs. Kolaysa siz dik dursaydınız, eğilmeseydiniz kardeşim. Ne kanun takan var ne nizam …Bankacılığın fıtratında varmış demek ki bu kovulma meselesi. En büyük Banka’nın başında da olsan, kanunla nizamla ” bağımsız” da sayılsan , bütün yerli yabancı yatırımcılar ağzının içine de bakıyor olsa, kaderin iki dudak arasındaymış meğer. Anladım.
Neyse sevgili Paramedya… İşte böyle. Yolu bankacılıktan geçen herkesle bir gün bir yerde buluşuyorsunuz işte. Sonunda ben de lafınıza geldim , ocağınıza düştüm. Paylaşıverin şu benim mektubu da sesim duyulsun. Sağolun, varolun..
Mobbing mağduru bir eski bankacı … “
Banka CEO’sunun Evi Neden Yok?
Türkiye’nin gündeminde İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran var. Hakan Aran, Antalya’da gazetecilerle yaptığı sohbet sırasında kiralardan yakınıyor. Aran, 12.500...