Dolar ne oldu da piyasalar kapalıyken düştü? Dövizdeki düşüş geçici mi? Usta Hazineci Erden Armağan Er, tüm bu sorulara yanıt veriyor:
Malumunuz olduğu üzere, İstanbul seçimlerinin yenilenmesi kararı alındıktan itibaren 5,80 seviyelerinde seyreden USD/TL paritesi bir anda hızla yükselerek 6,25 seviyelerini test etmiş ve ta ki bayram öncesi haftaya kadar kah TCMB’nın vadeli piyasalarda bir oyuncu gibi davranarak sürekli açığa satış yapması, kah da Kamu Bankalarının 4,5 Milyar USD’yi ( ki TCMB rezervi olduğu yazıldı çizildi ), spot piyasalarda ve hatta Asya piyasalarında satması hükümetin döviz kurunu tutabilmek için elindeki tüm olanakları kullandığını göstermektedir. Özellikle de S-400 Rus Füzeleri ve F-35 savaş uçakları ile ilgili beklentilerle ilgili kötümserlik de eklenince kurdaki oynaklık en üst seviyeye çıkmış durumdadır. Bankalardaki mevduatların %55’inin YP, %45’inin TL’de olması bu tedirginlik ve kötümserliği yeterince ifade etmektedir.
30-31 Mayıs bayram öncesi son 2 işlem gününde Kamu bankalarının satışları ile baskılanan USD/TL paritesinde 5,90 seviyesine kadar bir geri çekilme yaşandı. Bu geri çekilmede bayram öncesi, hem kurdaki artış dolayısıyla kar realizasyonu ihtiyacı hisseden ve bayram boyu kapalı olacak piyasalarda risk almak istemeyen yatırımcıların ( 9 gün süresince hem bu riskten kaçınmak hem de TL faizinden faydalanmak istemelerinin de etkisiyle ) satışı, hem de vatandaşların tatilde ortaya çıkacak TL harcamaları finanse etmek için ihtiyaç duydukları nakit için satışlarının etkisi olduğunu söylemeliyiz.
Piyasalar Kapalıyken Ne Oldu da Dolar Düştü?
Hatırlarsanız, yine piyasaların kapalı olduğu bir günde 10 Ağustos 2018 tarihinde USD/TL 7,29 seviyelerini görmüş ve o seviyeden satış yapma fırsatı bulabilen yatırımcı sayısı neredeyse bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az olmuştu. Daha sonraki günlerde gelen satışlarla beraber USD/TL paritesi 5,15 seviyelerine kadar gevşemişti.
Şimdi ise benzer bir durumu tersinden yaşıyoruz. Bayram tatili nedeniyle piyasaların kapalı olduğu günlerde parite 5,66 seviyesine kadar gevşedi ve yerli yatırımcıların büyük bir kısmı bu düşüşü değerlendiremedi. Bayram sonrası ilk işlem günü olan 07 Haziran günü yine Ağustosta yaşadığımızın tersi bir durum gerçekleşmiş gözükmektedir. Bu kez de bireysel yerli yatırımcıların hemen hiç biri 5,66-5,80 seviyelerinden alım yapma şansı yakalayamadı. Açılış 5,86 seviyesinden başladı ve gün içerisinde bu yazı kaleme alındığı saatlerde 5,81 civarlarında seyretmekteydi. Burada 5,80 önemli bir seviye zira son hafta yaşanan kısa vadeli düşen trendin tepki seviyesi olarak öne çıkıyor. 5,80 üzerinde tutunma yaşanırsa ilk hedef 5,96 olacak, eğer bu seviyeyi geçemezse tekrar 5,50-60 seviyelerine kadar bir geri çekilme söz konusu olabilir.
Borsa ve Tahvil Piyasasında durum nasıl?
Aynı şekilde Hisse Senetleri ve Tahvil piyasalarında da benzer açıklanması güç hadiseler cereyan etmektedir. Döviz kurunun 6,20’li seviyeleri gördüğü 23-Mayıs günü BİST-100 Endeksi de 83,600 seviyelerine kadar geriledi. Tahvil faizlerinde de %26 bileşik seviyeleri görüldü. Ertesi gün daha kimse alım yapamadan hem BİST-100 hem de Tahvil piyasasında alımlar geldi. Ardından zaten bildiğiniz gibi bayram süreci başladı ve bayram ertesi ilk iş gününde BİST-100 93,800 seviyesi üzerinden kapatmış görünüyor. Şimdi burada değinilmesi gereken çok önemli bir husus var. Eğer böylesine önemli süreçlerde piyasalar ne alış yönünde ne de satış yönünde fırsat vermeden hareket ediyorsa, yapılması gereken hiç bulaşmamaktır. Zira volatilite dediğimiz bu denli keskin hareketleri küçük yatırımcının takip edebilmesi ve öngörmesi mümkün değildir. Hele de bu keskin hareketler ekonomide çok büyük istikrarsızlıklar içindeyken yaşanıyorsa en iyisi uzaktan izlemektir. 83,600 seviyesine kadar düşüp bir hafta dolmadan 93,800’lere kadar varan %12’lik yükselişi destekleyecek ne gibi olumlu bir ekonomik gelişme olmuştur da Hisse Senedi Endeksi bu derece yükselmiştir? Ya da %26 ile Hazine 1 yıllık tahvil ihalesi düzenlemişken ne olmuştur da 1 hafta sonra %23 seviyesi test edilmiştir?
Yurt Dışı Piyasa gelişmelerin bize yansıması
Tüm bu sorulara yanıtlar biraz da Yurtdışı Piyasalarda yaşanan gelişmelerde saklıdır. FED Başkanı Powell son yaptığı açıklamada faiz indirimine yeşil ışık yakmıştır. Gelişmekte Olan Piyasalarda güvenli liman arayışı nedeniyle yaşanan çıkışlar bu açıklama sonrasında bir miktar durulmuş gibi görülmektedir. Bu sebeple TL’de yaşanan iyimserlik sanki bir trend dönüşüymüş gibi piyasalara yansıtılmıştır. Halbuki gayet açıktır ki, ABD ve Dünya ekonomilerinde de bir miktar düzeltme ve büyümede yavaşlama söz konusudur ve bu yüzden faiz artırımlarında bir duraksama yaşanılacağı bir dönem söz konusudur. Siyasi istikrarın yaşandığı ve normal piyasa koşullarının uygulandığı bir Türkiye Ekonomisinden söz etseydik, bahsedilen gelişmelerin Türkiye için bir anlamı olabilirdi elbette ancak, siyasi ve jeopolitik belirsizliklerle birlikte, manipüle edilen içe kapalı bir ekonomi ve hukuk güvenliğinden yoksun bir ülke konumunda derecelendirilen bir ülkede yaşadığımız için, yabancı portföy yatırımları Tahvilde %10’un altına, hisse senedinde de %60 seviyelerine gerilemiş olduğundan, diğer gelişmekte olan ülkelerle aynı kategoride fiyatlanmamız mümkün olamamaktadır. Dolayısıyla o ülkelerde yaşanan olumlu piyasa hareketlerine aynı oranda uyum sağlayamayan, olumsuz gelişmelerde de daha sert hareketler sergileyen bir piyasa yapısı dolayısıyla, 5,80’e kadar gevşemiş döviz kuru, 93,800’lere gelmiş hisse senedi endeksi ve %23’lere gelmiş faiz oranlarına bakarak krizin bittiği ve artık iyimserlik içinde olabileceğimizi öngörmek çok naif bir yaklaşım olacaktır.
Bundan sonra ne olur?
Teknik olarak bakıldığında, USD/TL kurunun 5,50-5,60 seviyelerine gelmesi olası olmakla birlikte, bu seviyelerde dahi trendin döndüğünü söylemek mümkün görünmemektedir. Aynı şekilde BİST-100’de her ne kadar 93,800 seviyesinden kapanmış olsa da, 100,000 üzerinde kapanışlar gelmedikçe, düşüş trendinden kurtulmuş sayılmayacaktır. Bir malın fiyatının ucuz olması, satın alınması için gerekli ancak yeterli sebep değildir. Türkiye’de uzun yıllar sonra YP Mevduatların TL Mevduatlardan daha fazla artması ( YP Mevduat 189 Milyar USD ve toplam mevduat içindeki payı %55 Kaynak : BDDK) yatırımcıların Hükümetin Ekonomi Politikalarına olan güvensizliğinin bir eseridir. Bu denklem değişmedikçe ( üstelik yabancı yatırımların geldiği düşük yatırım düzeyi de dikkate alınırsa ), TL’de yaşanacak olumlu hareketler, ancak bir düzeltme olarak yorumlanabilir.
Erden Armağan ER
erdener1970@gmail.com
Keşke Bankamız Satılsa!
Yazıma öncelikle kendimizle ilgili bir son dakika gelişmesini paylaşarak başlamak isterim . Bugün itibariyle Paramedya İnstagram hesabımız tamamen organik şekilde...