HANİFE SERTER YAZIYOR: Bankacılık sektöründe çalışma koşullarında düzelme değil, her geçen gün daha da kötüye gidiş var.
Takip edenler biliyor , son iki yıldır Paramedya için haftalık yazılar yazıyorum . Her şey o ilk mektupla başlamıştı . ” Performans Yalanı…“
Sonra neden böyle söylediğimle ilgili bir röportaj verdim Paramedya’ya…Konu konuyu açtı, gerisi geldi. Şubeler, bölgeler, genel müdürlük , hedefler, robotlar, fazla mesailer, doğum/süt izinleri, CEO’lar, GMY’ler, gişeler, batan krediler, yükselen değerler, liyakatsizlik, mobbing, yağcılar, çıkarcılar, alttan alanlar, üste çıkanlar , üç maymunlar, beş kardeşler, gereksiz toplantılar , boş motivasyonlar… Bankacılıkta her gün ama her gün yaşanan anlamsız şeyler. Hemen hemen hepsini yazdım. Eteğimde taş kalmadı, hepsini döktüm .
ZAMANINDA AYRILMAK
Ben bankadan ayrılalı beş yıl oldu. Bu kadar yazıp çizerken bankacılıktan ayrıldım diyemem doğrusu. Bu süreçte yüzlerce bankacıyla yazıştım , görüştüm, konuştum, sorunlarını paylaştık, dertleştik. Sonuçta hep aynı cümleyi duydum.. ” Her geçen gün daha kötüye gidiyor, siz tam zamanında ayrılmışsınız , şimdi her şey daha kötü …”
Doğrusu bu kadar kötülüğü artık benim aklım almıyor, vicdanım dayanmıyor. Göz göre göre yapılan adaletsizlikler, haksızlıklar, işi kılıfına uydurmalar, etik dışı işler, hep aynı adamlarla/kadınlarla yürütülen aynı gemiler, gemi batarken bile orkestrada çalınan aynı şarkılar , geminin alt katlarından yükselen çığlıklara kayıtsız kalmalar… Dışardan bir film gibi izlerken bile kötü. İçinde yaşayanlar için diyebileceğim tek bir söz yok artık. Herkes kendinden sorumlu . Herkes kendi hayatından ve başkalarına yaptıklarından sorumlu.
Hukuken sonuç doğurmasa da ahlaken ve vicdanen yargılanıyor herkes birbirinin gözünde ve gönülünde . Bu yargılamaların sonucu ağır. “Sokakta görsem selam vermem” cezası var örneğin. “Şeytan görsün yüzünü” bedduası. “Allah’ından bulsun.,” havalesi . “Aynısı başına gelsin” kısası…”Başını yastığa rahat koymama” işkencesi.
Her şey insanlar için işte. Bir gün bir yerde hesap kesiliyor, taşlar yerine oturuveriyor. Herkes ettiğini buluyor, yaptığını çekiyor. Bazen infaz erteleniyor, adalet gecikiyor, dava uzuyor ama er geç oluyor olacak olan. Kimse durduramıyor.
Kendime de soruyorum bazen, neden hala yazıyorum, dönüp arkamı gidemiyorum bu işlere diye… Cevap çok geçmeden geliyor . Öyle dengesiz, adaletsiz bir ortamda yaşıyoruz ki… O kadar çok kibirli, tepeden bakan, yalan yanlış konuşan, sürekli mobbing yapan, rakamlarla oynayan, sunumlarla kandıran, olmayacak hedefleri dayatan, her krizde çuvallayan ama yine de kendine güvenen, bana bir şey olmaz diyen, hukuku bile hiçe sayan yönetici var ki tepemizde. Galiba bana her şey ” Bankacılığı” hatırlatıyor …
Dilerim bir gün her işin başına ” doğru, dürüst, adaletli, liyakatli” insanlar gelir . Herkes işine gücüne bakar, kendi çıkarından önce vatanı, milleti düşünür, gençlere ve geleceğe güzel miraslar bırakır. ” Benden sonrası tufan” demeden çalışır, üretir, yaratır. Hakedene hakkı teslim edilir. Dilerim bir gün her şey çok daha güzel olur. Olmalı. Olacak. İstiyorum.
Banka CEO’sunun Evi Neden Yok?
Türkiye’nin gündeminde İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran var. Hakan Aran, Antalya’da gazetecilerle yaptığı sohbet sırasında kiralardan yakınıyor. Aran, 12.500...