Patron ve yöneticiler botokslu olunca ister istemez bankanın bilançosu da botokslu olur mu olur? Hanife Serter, bankalar ve bilançolarına farklı bir bakış açısı ile bakıyor.
Bilmem hiç başınıza geldi mi ? Bazen çalıştığınız kurumda çok ciddi, çok önemli, yılda bir kez yapılan, çok kritik konuların konuşulacağı bir toplantıya katılırsınız .
Sonra sahneye çok nadir gördüğünüz, yönetim kademesinden biri çıkar.
Ne anlatacak diye merak içindesinizdir… Ama konuşmacının yüzündeki botoks etkisi o kadar abartılıdır, o kadar dikkat çekici ve aynı zamanda dikkat dağıtıcıdır ki mimiksiz bir yüzde, dudaklardan zar zor dökülen o sözcüklere odaklanmakta zorluk çeker, en son ne dediğini bile tam anlamadan, tüm gücünüzle alkışlarken bulursunuz kendinizi.
BURASI ÇOK ÖNEMLİ
İletişimde sözcükler kadar ifadelerin, mimiklerin de çok önemli olduğunu bilen bir çok kişi sırf bu yüzden, iletişimde doğallığı ve samimiyeti kaybetmemek için bu tür güzellik (!) uygulamalarından uzak durmaktadır. Yüze yapılan botoks herkesin kişisel tercihi olup, ölçülü ve doğal yapıldığında farkedilmeyebilir.
Botokslu yöneticiler dedikodusu bir tarafa beni asıl rahatsız eden konu ise rakamlar, bilançolar üzerinde uygulanan botoks etkisidir. Son haftalarda bir çok kurumun bilanço detaylarını ve yorumlarını Paramedya‘da okuma fırsatı bulduk.
Kurumların kendi yayınladıkları basın bültenleri dışında , bilançoların detaylarına, dipnotlarına bakıldığında bazı önemli kalemlerin nasıl geçiştirildiğini, bazı reel anlamda çok da başarılı olmayan kalemlerin ise başarılıymış gibi nasıl şişirildiğini gördük.
BOTOKSLU BİLANÇO
Kurumlar arası kıyaslamalar bir konuda hangisinin reel anlamda daha başarılı olduğunu açıkça göstermekte. USD bazında karlılığı düşenler , rakiplere göre daha yüksek prim dağıtanlar, takipteki kredilerini ucuza satanlar, az personel ile çok kar yapanlar, çok personel ile daha fazla büyüyenler, personel başına düşen karlılığı yüksek olanlar, personeline en az yatırım yapanlar, şube açanlar, şube kapatanlar, kredileri batırdığı halde başka hesaplarda yüzdürmeye çalışanlar… Tabloları ve rakamları okumayı bilenler için hepsi apaçık ortada.
BOTOKSLU RAKAMLAR
Her şey bu kadar açıkken dikkatimizi ” botokslu rakamlara” çekmeye çalışan yönetimlerin bizlere ne dediğinden çok nasıl göründüklerine bakmamız doğal.
Yıllarca Kurumsal bilgilendirme ve motivasyon toplantılarında gözümüze sokulan o ” seçilmiş ” tabloları hatırlıyorum da. Üst yönetimlerin sadece görmek ve göstermek istedikleri rakamlarla hazırladıkları o ” botokslu ” tabloları…
Ne kadar da acayipti diyorum şimdi.
Ne kadar da gerçeklerden uzak. Gördüğümüze mi inanalım, bildiğimize mi diye kendi kendimizi sorgulamak zorunda kaldığımız zamanlar. Anlaşılan o ki üst yönetimler botokslu rakamları kullanmayı seviyor. Ön plana çıkarmak istedikleri rakamları şişirmeyi, kendilerini rahatsız eden rakamları bir mimik kırışıklığı misali felç ederek etkisizleştirmeyi biliyor .Bizlere düşen ise her şeye rağmen onların gerçek yüzlerini görmek, göstermek istediklerinin arkasında saklanan doğallığı keşfetmek. Piyasa koşulları , mevduat faiz oranları, kredi maliyetleri, dışarıdan alınan borç tutarları , özel sektörün borçlanma koşulları , yatırım tercihleri, tüketim eğilimleri, gerçek enflasyon oranları, işsizlik verileri, üretim yetersizliği vb. birçok gerçek (!) veriyi düşünerek olan biteni anlamaya çalışmak.
Doğallığını, gerçekliğini, samimiyetini kaybeden rakamların botokslu yüzüne dalıp gitmektense , gerçekte bize neler söylediğine odaklanmak iyi bir fikir olabilir. Bunun için her koşulda ” Kral çıplak” demekten çekinmeyen Paramedya’yı okumaya devam edin.