Önceki hafta 138 şube müdürünün işten kovulmasına farklı bir bakış açısı ŞUBECİ’den geldi. Şube müdürünüzü nasıl bilirsiniz? Müdür mü yoksa müdürcük mü?
Geçen hafta işten çıkartılan 138 şube müdürünün sektördeki etkileri ve dalgalanmaları devam ederken sizlerle müdürler hakkında dertleşmek istedim.
Evet bazılarınız oh olsun biraz da onlar çeksin dedi hak veriyorum çünkü size bunu söyletecek ne yaptılar kim bilir.
Bazılarınız üzüldü, belki de endişelendi nereye gidiyor bu sektör, müdürlere bunlar oluyorsa kim bilir yarın öbür gün bize neler yapılır dediniz…
Ben ikisini de dedim açıkçası. Ne olursa olsun hayra alamet değil bu yaşadıklarımız…
Müdürlük nedir? Nasıl olmalıdır?
İnsanlıktır aslında. Ve insan ilişkilerini en iyi yönetmesi gereken pozisyondur. Ya da benim bizim ümit ettiğimiz midir bu; ne dersiniz?
Şimdi elimizde en tepeden var gücüyle bastıran genel müdürlük, onu şubelere yansıtan bölgeler ve personellere yansıtan müdürler var.
Biz sahadakiler, şubeciler; en aşağıdayız, en ezileniz aslında …
Ezdirip ezdirmemek?
İşte müdür burada devreye giriyor.
Müdürler ve müdürcükler.
Müdürcükler her yerdeler, sinirlerimi zıplatıyorlar, aşırı çiğ ve hazımsızlık timsali hem de her biri. Âmâ üzülerek belirtmeliyim ki tercih edilenler onlar…
Bu nedenle bugün Müdürlerden bahsetmek istiyorum; gerçek müdürlerden…
- Gerçekten bileğinin hakkıyla bu görevi hak eden,
- O koltuğu her yönüyle dolduran,
- Bilgisiyle, tecrübesiyle sana ışık tutan,
- Bilmediğini sana bir öğretmen gibi sabırla öğreten,
- Gerektiğinde sana anne baba şefkati ve anlayışıyla yaklaşan,
- Cenazene de ve düğününe de gelen,
- Çok zor anında elinden tutan, gerekirse seni idare eden,
- İlişkini karşılıklı güven üzerine kurduğun,
- Performansta sana koçluk eden,
- Kariyer planında kendisinin ve şubesinin çıkarlarını değil, senin kariyerini senin yolunu düşünen, (ben bundan çok çektim, en önemli maddelerden birdir benim için)
- Yukardan gelen her türlü baskıyı sana yansıtmadan önce kendisi göğüsleyen,
- Bir karar alınacaksa tüm şubesine soran gerekirse demokratik şekilde oylama yapan,
- Personel kayırmayan,
- Herkese eşit davranan,
- Şubede yapılan etkinliklere renk katan, seninle eğlencede halay çeken, en damarında bir şarkıda seninle gözleri dolan,
- İzinde eğitimde olduğunu bilip seni 5 dakikada bir şubeden aramayan, arattırmayan,
- Gitmen gereken müşterine ağız burun eğmeyen, nereye diyorsan oraya beraber gidelim diyebilen,
- Hedeflerinin çok olduğunu söylediğin anda buna direk itiraz etmeyip genel müdürlüğe kadar konuyu taşıyıp sana haksızlık yapıldığını ve bunun düzeltilmesi gerektiğini savunan,
- Kredilere giden dosyanı seninle beraber birebir takip edip seninle beraber arkasında sonuna kadar duran ve mücadele eden,
- Bir mevduatı almak için müşteriyi odasında 1 saatten fazla sürece gerekirse ağırlayan, altından girip, üstünden çıkan ama müşteriyi asla kaçırmayan,
- Bende sizin gibi sadece banka personeliyim hepimiz iş arkadaşıyız diyebilen,
- Senin uğradığın haksızlığa kalkan olabilen,
- Soğukkanlı davranabilen, bir mail geldiğinde çığlık çığlığa bağırmayan,
- Müşteri önünde senin daime arkanda duran, seni ezdirmeyen. Ancak bir hatan varsa müşteri gittikten sonra gerekirse seninle tartışabilen ama bunu ikinizden başka kimseye duyurmayan yansıtmayan
- Bütçe toplantılarında seni kuzu gibi kurtlar sofrasına bırakmayan ve ağızlarından salya akarak senin üzerinde ego mastürbasyonu yapmalarını engelleyecek.
Ya da onları destekleyen kaç bölge müdürü, kaç üst yönetim?
Ben size deyim: kalmadı.
Kalsaydı, kalabilseydi eğer zaten çoğumuz bu noktada olmadığımız gibi işimizi hala güvenle, şevkle, istekle ve coşkuyla yapmaya devam edebilirdik. Ve belki de ne bu sektör ne de içinde bulunduğumuz düzen bu noktaya gelmezdi.
Bu yazı, gerçekten işini hakkıyla yapan müdürlerimize selam olsun…
Şubeci