Onayladıkları ve kullandırım yapılan yüksek montanlı kredilerden ne kadar çok iş çıkarıp kar elde edeceklerini Yönetim Kurulu ve Banka ortaklarına özel sunumlar ile ballandıra ballandıra anlatan Genel Müdürler ve GMY’ler bu günlerde kafayı kuma gömmüş, ortaklıkta gözükmüyor.
Bankacılık sektöründe üst yönetim hiç bu kadar güzel anlatılmadı.
İşte usta bir bankacının kaleminden bankalar ve yöneticileri:
Bu günlerde Bankacılık sektöründe işler iyi gitmiyor.
Zor alınan sendikasyon kredileri, milyar dolarlık batık krediler.
Konkordato haberleri.
Yükselen, Faiz – Enflasyon – Döviz kurları. Bazı sektörlerde yoğunlaşan kredilerin riskli hale gelme olasılığının artması…
Alt alta konunca Bankacıların uykusunu kaçırıyor.
Sendikasyon kredilerinde neler oldu
Türkiye’de 2018 Ağustosu hatırlanmaması istenen bir ay olarak Bankacılık tarihine geçecek.
Döviz – Faiz – Enflasyonun aynı anda atağa kalktığı bir ay olarak Bankacılık sektörünün kabusu oldu.
Bu ortamda Uluslararası arenaya çıkıp Sendikasyon kredileri istemeyi zaten hiçbir banka düşünmedi ama vadesi gelen kredilerin öz kaynaklardan karşılanamayacağına göre borcu çevirmek için mecburen kredi arayışına girildi.
Sendikasyon Kredileri Başarılı mı
Hangi açıdan baktığınıza göre Sendikasyon kredilerinin yenilenmesi başarılı olup olmadığı değişir.
Başarılıdır çünkü : Ekonomik verilerin bozulması, Uluslararası arenada Türkiye ile ilgili görünüm olumsuz hava esmesi, önyargılar oluşması, güven endeksinin düşmesi, rating notlarının sürekli düşmesi düşünüldüğüne bu ortamda borçlanabilmek başarıdır.
Başarısızdır Çünkü : Borçlandık borçlanmasına, daha doğru bir ifade ile vadesi gelen Sendikasyok kredileri ana para + faizi ile birlikte yeni sendikasyon kredisi ile kaba tabir ile takla attırabildik. Üstelik önceki borçlanmalar düşünüldüğünde faiz oranları 2 katı arttı. Üstelik USD – LİBOR oranı da arttığı için kullanım maliyetlerinde ciddi artış oldu.
Diğer taraftan daha önce 2-3 bankadan bulunan borçlar 30’a yakın bankadan denkleştirilebildi. Basit bir ifade ile arkadaşınıza borç vermişsiniz sizin borcunuzu 20-30 arkadaşından borç alarak ödeyebiliyor. En azından ciddi bir prestij kaybı demek. İç – Dış konjonktürün etkisi ile zamanında ucuz, uzun vadeli ve kolay borçlanmanın marifeti demek ki anlattıkları gibi bu yöneticilerde değilmiş. Anlamış olduk.
Banka Karları niçin düştü
Bankalar sıra ile karlılıklarını açıklıyorlar ama suratlar gülmüyor. Birincisi, karlar TL bazında aynı düzeyde, çok az düşmüş veya yükselmiş görülse de USD bazında ciddi erimeler var. İkincisi, henüz takibe atılmamış bankacılık tabiri ile “yüzdürülen” ciddi hacimde krediler var. Yakın izlemede olup karşılık oranlarının artmasından anlıyoruz bunu. Piyasa şartlarının zorlaşması bu tür kredilerin takip hesapları yaratmadan ne kadar yüzdürüleceği de başka bir konu zira kural olarak 90 günü geçen kredilerin otomatik takip hesaplara atılması gerekirken bu kuralın bile delindiği yönünde ciddi amereler var.
Karların erimesinde fatura kime çıkar
Genel Müdürlük birimleri başarılı işlemleri sahiplenmeyi pek sever. Onayladıkları ve kullandırım yapılan yüksek montanlı kredilerden ne kadar çok iş çıkarıp kar elde edeceklerini Yönetim Kurulu ve Banka ortaklarına özel sunumlar ile ballandıra ballandıra anlatan Genel Müdürler ve GMY’ler bu günlerde kafayı kuma gömmüş, ortaklıkta gözükmüyor.
Başarıyı sahiplenen bu ağalar iş sarpa sarıp fatura ödemeye gelince suçu başkalarına yıkmayı da meslek edinmişlerdir. Karlar mı eridi ilk akla gelen İK’yı devreye sokup şube kapama planları yaparlar. Şöyle 20-30’da şube müdürü gönderince ortalık sakinleşir Yönetim Kurulu ve banka ortaklarına, “bakın bu olumsuz durumu yapanları tespit edip kapı önüne koyduk” mesajı verirler. Burada tek amaç vardır : yeriz içeriz ama faturayı hep şubeler öder! Ne de olsa şubelerin sesi de çıkmaz. Belli ki aynı filmi bu günlerde tekrar izleyeceğiz.
BDDK yetkileri yarım verilmiştir
BDDK görev ve yetkileri arasında; “BDDK; bankalar ve banka dışı mali kurumların kuruluş ve faaliyette bulunma izinlerini verir. Kurum, birleşme ve bölünme, hisse devri, temsilcilik veya şube açılması, üst yönetim atamaları, faaliyet konu ve alanlarının genişletilmesi gibi konularda da yetkilendirilmiştir” olarak tanımlanır. Dikkat çekerim Bankalar üst yöneticileri atar iken BDDK’da onay isteniyor ve BDDK onaylamadan bu üst yönetici atanamıyor. Burada akla şu soru geliyor : BDDK atama onayı verirken göreve getirilen bu yönetici basiretsizlik gösterir, zaman içinde bankayı zarara uğratır davranış içine girer ise niçin görevden alınması için ( en azından öneride bulunabilir ) yetkisi yoktur. Bu nedenle bu yetki ve görev tanımı yarım tanımlanmıştır ve elden geçirilmesi gerekir. Bu olmadığı taktirde GM, GMY ve Grup Müdürleri daha çok at koşturur faturayı hep şubeler öder. Gerekçe bulmada da zorlanmazlar : Bankayı gençleştiriyoruz, Dijitalleşiyoruz, Robotlaşıyoruz salla gitsin. Nasılsa hesap soran yok, denetleyen yok, Paramedya dışınsa “Kral Çıplak” diyen yok !