Yaz geldi bankacının kaçınılmaz sıkıntısı yıllık izinler gündeme geldi. Hanife Serter, bankacıların kanayan yarası yıllık izinleri ele aldı.
Yıllık izin kullanımları, yıllardan beri bankacıların kanayan yarası.
Sözde ” performans” nedeniyle işten atılmış 10-15-20 yıllık personeller işe iade davasının sonuçlanmasının hemen ardından bir de eski yıllara ait kullanılmamış izin ücretleri için dava açıyor, davalar uzun sürse de sonuçlandığında yıllarca kullanılamamış o ücretli izinlerin bedeli ciddi bir tutar olarak Banka’dan tahsil ediliyor. Bankalar “izin vermem ama dava açar da yıllarca beklersen ücretini alırsın belki” diyor.
Emekli olduktan sonra da kullandırılmayan yıllık izin bedellerini tahsil edebilmek için dava açanlar çok.
Bankalar işten attığı personele geriye dönük son 5 yılın kullanılmamış izin bedellerini kanun gereği ” lütfedip” ödüyorlar. Bunlar bile kıdemli ve maaşı iyi olan personelde ciddi tutarlara ulaşıyor. Tazminata yakın izin bedeli alanlar var.
YILLIK İZİN LÜTUF MU?
Var olmasına var da, bu işte de büyük bir çelişki var aynı zamanda.
Sen personelini yıllarca doğru dürüst izin kullandırmadan, yaz kış birer haftalık kaçamak , lütfedercesine verilen izinlerle geçiştir, izin boyunca 10 kez ara, defalarca mail at, taciz et, izne çıktığına pişman et, çıkma aşamasından dönme aşamasına kadar strese sok, tatilini rezil et..
Personel yıllarca izin kullandığını anlamadan, şöyle bir dinlenmeden, yenilenmeden, işinden uzaklaşıp stresini yenemeden işbaşı yapsın.. Yıllar böylece geçip gitsin. Sonra bu insanlar kendileri bile farketmeden tükenmişlik sendromuna girsin, gerilsin, asabileşsin, işinden zevk almamaya, koşturacak enerjiyi bulamamaya başlasın.. Sen bu insanlara ” performansın düştü. Hadi güle güle..” de.
DİNLENMEDEN PERFORMANS BEKLEMEK
Üstüne de dalga geçer gibi yıllık İzin paralarını öde.
Ben iş davalarına bakan sayın hakimlerin yerinde olsam , performansı düşük denilen personele ne kadar günlük kullandırılmamış izin parası ödenmiş önce ona bakarım. Yüzlerce ( içerde 150-200 gün birikmiş izin) günlük İzin alacağı ile çalışmaya devam eden personelden sen nasıl performans beklersin diye sorarım. İyi niyetli işveren, performansı düşük personele ” sen git 2-3 hafta bir kafanı dinle, işi hiç düşünme, öyle gel..” der.
Dönüşte duruma bakar. Banka’dan çıkarıldığımda son beş yılda her yaz sadece bir haftalık yıllık izin kullanabiliyordum.
Onu da adeta bir lütuf gibi verirdi Bölge Müdürü. Sisteme girilmiş de olsa telefon edip tekrar onaylatmak, izne çıkabilmek için gerekli olan “özel mülakatı” geçmek gerekirdi. Bakalım hakettim mi ? Rakamlar ne durumda ? Şubede takip edilmesi gereken bir iş var mı ? ( ki olmadığı hiç olmaz, orası sürekli işleyen bir yer sonuçta..) Ben gidince işleri kim takip edecek ?
Kimle gideceğim, nereye gideceğim ?
Gitmem şart mı ? ..
Bankacılık dışından olanlara çok abes gelecek bu sorular bir çok bankacının izne çıkma öncesi yaşadığı önemli bir travmadır. Şubeler yıllık izin için böylesi çileler çekerken Bölgelerde ve Genel Müdürlük’te o izinler takır takır kullanılır, kimse de bir şey demez. Nedense şubelerde işler aksar korkusu oralarda yaşanmaz. Onaylar geç döner, telefonlara ulaşılmaz, şubeler bölge veya genel müdürlükteki işini kimden halledeceğini bulamaz, müşteriyi oyalamak için kırk takla atar ama yukarıdakiler ” en doğal ve yasal hakları”olan izinlerini kullanmaktadır. Çünkü onlar dokunulmaz. Bir ara Çalışma Bakanlığı sorgular gibi olmuş herhalde, Banka’nın biri kimler son yıllarda izin kullanmamış diye araştırmış, şube müdürlerinden birini tespit etmiş. Bu konuda aldığım bir mailden alıntılıyorum. Hikayenin devamı şöyle :
BU NASIL PLAN?
” Son iki yıldır hiç izin kullanmadığım için insan kaynaklarından bölge müdürü cc li mail geldi.
“15 günlük izninizi planlayın ve kullanın.” diye.
O zaman üniversitenin maaş ödemeleri var, yeni kazanılıyor Bölge Müdürü’ne durumu söyledim, “tamam” dedi . “Şu tarihler uygun mu ?” dedim “tamam” dedi. Ocak sonu, şubat başı iki hafta…Bu konuşma Kasım’da geçiyor. İzin tarihi geldi, bölge müdürü istanbulda. Telefon edemiyorum, iki gün öncesinde mail attım. Hiç dönüş olmadı. Cuma aradım telefonunu açmadı. Cumartesi, Pazar bekledim ve pazartesi sabah valizim bagajda bankaya gittim. Ekranları İK kapatmış. Hiçbirşey yapmadan oturdum. Bölge müdürünün yerine gelmesini bekledim, geldi haberi gelince hemen aradım. “Müdür bey ben izne çıkıyorum sizinle konuşmadan çıkamadım. İK ekranları kapamış zaten” dedim. “Kaç gün ?” dedi, iki hafta dedim. “Niye iki hafta ?” dedi ben de İK’dan gelen maili hatırlattım. “Nasıl yani sen bir gün bile izin kullanmamış mısın ? Niye kullanmadın , bir gün bile mi kullanmadın?” dedi. ” Bak şimdi.. Eğer bir gün kullanmış olsaydın bir hafta çıkardın, gördün mü ? ” diye de tersledi beni.
Kafamda deli sorularla tatile çıktım. şimdi gülüyorum ama o zaman hem çok üzülmüş hem de çok kızmıştım. İki haftalık tatilimin 3 gününü bölge müdürü yemiş oldu böylece..Bir daha da iki hafta üst üste yıllık izin kullanamadım.”
Çalışma Bakanlığı’nın görev alanı Bankaları da kapsıyorsa yine bir el atıversin . Birikmiş izinler ne durumda , kime kaç hafta izin verilmiş, kullandırılmış bir bakıversin. Bankalar “Bedeli neyse öderiz, cezayı öder yolumuza devam ederiz .” deyip kestirip atmazsa, çalışanlara karşı büyük bir hayır işlemiş olur Bakanlığımız. Önceliği çalışanların ruh ve beden sağlığının, yasal haklarının korunmasıdır ne de olsa. Bu işi ancak onlar çözer çözerse.
Umarım…
Hanife Serter