Bugüne kadar hep banka çalışanları konuştu. Genel müdür yardımcıları, bölge müdürü, satış müdürü ve şube müdürleri eleştirildi.Peki bir Genel Müdür tüm bu eleştirilere nasıl yanıt veriyor
Her ne kadar sektörün sorunlarını konuşmak için bir çok banka üst düzey yetkilisi ile bir araya gelsem de bu konuda konuşmaktan hep kaçındılar. Ancak ortada personel açısından ciddi bir sorun var.
200 bin bankacı adeta kan ağlıyor.
Sektörde çalışanların feryadı yükseliyor.
Hedef baskısı artık bankacıların psikolojisini bozmuş durumda.Bankalar sudan sebeplerle personel çıkartıyor, bölge müdürlerinin akla hayale gelmeyecek yöntemlerle baskıları artık bankaların mobbing cezası almasına neden oluyor. İnsanlar zorla referans kirliliği tehdidi ile istifaya zorlanıyor.
Tüm bu soruları ayak üstü de olsa bir bankanın üst düzey yöneticisine sorma fırsatı buldum.
Geçen hafta Atatürk Hava Limanı CİP salonunda basının da yakından tanıdığı bir banka Genel Müdürü ile karşılaştım. Dalaman’a uçağının kalkmasına daha 1 saat vardı.
Önce yapılandırmalardan, daha sonra konutta zararına satış yani maliyetinin altında verilen konut kredilerinden konuştuk.
Ardından bankacıların sorunlarını aktardım.Önce off the record, yani yayınlanmaması kaydı ile konuştu. Sonra biraz daha ısrar edince ismini vermeden sorularıma yanıt verebileceğini ifade etti.
Sormaya başladım:
—Personel çıkarma…
Bankalar bu yıl daha fazla personel çıkartmak zorunda kalacaklar. Kabul edelim ki, piyasa hızla küçülüyor ve bir de dijitalleşme gerçeği var. Bu bankaların personel ve şube açısından küçülmelerine neden olacaktır. Büyük şubelerin yerini mikro şubeler alacak. Bir çok işlem hızla internet bankacılığına kayacak. 2 yıl içerisinde en az 10 bin bankacı bu mesleği bırakmak zorunda kalacak. Çünkü 200 bin bankacı şu anki pazar için çok fazla bir rakam. Bunun zaman içerisinde 190 ve ileriki yıllarda da 170 bine kadar düşmesi gerektiğine inanıyorum. Bankalar bu süreci çok iyi yönetmeli
.—Hedef baskısı...
Hedefsiz olması mümkün değil. Dedim ya, pazar dar ve iyi satış yapan devam edecek. Hedefsiz olmaz. Tabii ki bu işi abartan bankalar var. Şu an Türkiye’de bankacılık sektörü pazarlamaya yönelik çalışıyor. Pazar küçük, mecbursun müşteriyi bulup, ayağına gidip kazandırmaya.
—Mobbing…
Ben bunun kurumsal olarak yapıldığına inanmıyorum. Hiçbir yönetici altındaki personele mobbing yap demez. Bunlar bireysel eylemler ve kurumlar buna bilinçli olarak izin vermez. Son yıllarda bu tür davaları açmak moda oldu. Zaten kanunlarımızda mobbinge yönelik direkt bir madde yok.
—Bölge müdürleri…
Bölge müdürlükleri yavaş yavaş etkisini kaybediyor. Bir çok banka bölge müdürlük sayısını azalttı ve bazıları da genel müdürlük bünyesinde tutmaya başladı. Bir süre sonra sayısının daha da azalmasını bekliyorum.
—Satış müdürleri…
Belki de bankaların son dönemde aldığı tazminat cezalarının büyük bir bölümünün kaynağı. Özellikle bölge müdürleri tarafından iyi yönetilmemiş bir görev tanımı. Bu unvan da artık bankalar tarafından kaldırılıyor. Bazı bankada satış müdürü diye bir görev tanımı yok. Şube müdürü personelden sorumlu tek yönetici olmalıdır ve olacaktır
—Referans kirliliği…
Kesin bir ifade ile kabul etmediğim ve hiçbir yönetici arkadaşımın da kabul etmeyeceği bir şey. Bunu kötü kullanan bazı bankalar oldu. Bu da kurumsal olarak değil de bireysel olarak yapıldı. Yani bankaların böyle bir referans networkü yok. Sadece bölge bazında kişisel ilişkilerle yapılan referans alışverişi olduğunu düşünüyorum.
Kaynak Yeniçağ: Genel müdür gözü ile bankacılar – Remzi ÖZDEMİR