İzmir’de 50 yıllık şubesi kapanan bankacının yazdığı şiir, hem duygulandırıyor hem düşündürüyor. Cafer Pırpır’ın bu şiiri sizi de duygulandıracak!
40 yıl önce girdiği kapıdan son kez çıkarken hüzünlüydü Caferi. İlk kez kimseye “Hoşçakalın” demeden kaçarcasına uzaklaştı oradan.
Hüznünü, üzüntüsünü kimse görsün istemedi.
O gün açılışının 50. Yılını kutlamışlardı şubenin. Gülmüş, eğlenmişlerdi.
Yarım asırlık bir geçmişi olan, müşterileri bile tarih kokan, şirin mi şirin, sıcak mı sıcak bir yuvaydı onlar için burası.
Müşteriler onu, O müşterileri çok iyi tanırdı.
“Kahvenizi nasıl içersiniz ?” sorusuna bile bozulan müşterilerin cevabı hep aynıydı “Cafer bilir.” Bilirdi Cafer’i hepsini tek tek. Kırk yıl önce, daha genç ve yeni evli bir delikanlı iken başlamıştı bu şubenin işleri için koşturmaya.
Önce yan apartmanın görevlisi iken destek olmak için her çağırdıklarında yardıma koşmuş, sonradan bir günde bir teklifle kadrolu oluvermişti. Şube müdürü akşam okuluna gitmesini istediğinde de hiç itiraz etmedi Caferi, gitti. 5 yıl sonra artık güvenlik görevlisi olarak Bölge Müdürlüğü’nün canı da malı da Caferi‘ye emanetti. Yirminci yılda emekli oldu. Sayısız müdür, bölge müdürü ile çalıştı. İşini hep çok sevdi, hep çok iyi yaptı.
Emekli olduktan sonra da çalışmaya, işe, gelire ihtiyacı vardı. O’nu bilen şube müdürleri hemen taşeron firma aracılığı ile şubeye yardım, temizlik, çay, getir, götür işleri için istediler. Yıllar önce ilk işe başladığı şubeye tekrar geri döndü böylece. Bir yirmi yıl da öyle çalıştı. İkinci kez emekli olurdu ama olamadı. Gün geldi saat üzerinden çok düşük ücretlere çalıştı. Ama bir gün bile ” Of” demedi. Surat asmadı. İşinde ciddi, arkadaşlar arasında esprili, şakacıydı. Ozandı üstelik. Ne zaman canı sıkılsa yazılacak sağlam bir dörtlüğü vardı. Esirgemezdi sözünü ama kimseyi de kırmazdı. Şiirine dökerdi içini.
Elli yıllık şubenin kapatıldığını bir telekonferansta duyduğu ve işine son verildiğini öğrendiği o akşam da öyle yaptı. Kimseye bir şey demeden şubeden çıkıp önce el yazısı ile ” Hoşçakalın. Sizleri Seviyorum” yazdığı kâğıdın fotoğrafını whatsup mesajı ile gönderdi çalışma arkadaşlarına. Sonra gözyaşları içinde bu şiiri yazdı. O ağladı, okuyanlar ağladı.
Yarım asırlık bir şube kapatılırken, sahibinin haberi bile olmadı belki ama o şubeyi kendi sininmiş gibi görüp emek verenler, o şubeyi semtinin 50 yıllık esnafı gibi kabul etmiş, benimsemiş müşteriler çok üzüldüler. Mahallenin Muhtarları dizisi tadında bir hikâye işte böyle buruk bir şekilde son buldu. Şimdi o şubenin önünden geçenler, kapatıldığını henüz bilmeyenler büyük bir şaşkınlık yaşıyorlar. O şubeye yıllarca emek verenler ise oradan geçmek bile istemiyorlar artık. Kırk yıllık emektarının hala işinin başında olduğunu görüp o kuruma güven, sevgi, saygı duyanlar artık yeni arayışlar peşinde. Caferi’den kalan son şiir de onlara artık son bir hediye.