Bankacılar onu mobbing ile suçluyor. Baskı ile en iyi sonuç alınacağına inanan bir banka yöneticisi. İşte o banka yöneticisi ParaMedya.com’a konuştu. Sektörün en iyi analizi bu röportajda:
Bankacılık sektöründe bugün ne ücretler ne de mesai saati tartışılıyor. Sektörün iki önemli sorunu var. Birincisi “kaşının üstünde kara var”denilircesine sudan sebeplerle işten atılma ve dayatılan hedef baskısı.
Bu iki olay bankacılık sektörü çalışanlarının psikolojisini ciddi bir şekilde bozdu. Neredeyse her üç bankacıdan biri bu psikolojik şiddet karşısında antidepresan kullanmak zorunda kalıyor.
Bugün Türkiye’de birkaç bankada bu olaylar daha şiddetli yaşanıyor.O bankalardan biri de yabancı sermayeli. O bankanın KOBİ ve Tarım Bankacılığı’ndan sorumlu Genel Müdür Yardımcısı ile sektörü konuştuk.
Bankacılık yasası gereği bankanın adını veremiyoruz. Zaten söz konusu GMY’de kendi isminin de verilmemesi şartı ile bu röportajı kabul etti:
Kendisi hedef baskısı ve psikolojik şiddet ile suçlanan bir GMY.
Bu iddiaları kabul etmiyor. Yaşananları normal ve günümüz bankacılığının gereği olarak görüyor.
ParaMedya: Bankacılık tıpkı tencere tava satıcılığı gibi mi oluyor? Sadece sat mı?
GMY: Artık bankacılıkta yeni bir dönem başladı. O da satış odaklı. Ama öyle ama böyle satacaksın. Ama annene ama müşterine satacaksın. Birine mutlaka satacaksın.
ParaMedya: Ya piyasa şartları? Olmayan müşteriye mi satacak? Anneye ve teyzeye sattıktan sonra?
GMY: Müşteri bitmez. Türkiye çok büyük bir ülke. Ayrıca satılmıyor mu satılıyor. Bakın kampanyalara birileri başarısız olur iken birileri de kampanyalarda birinci olup ödülünü kapıyor. Olmuyor diye bir şey yok. Olmamış olsa bu çocuklar satıp Avrupa tatilini kapabilirler mi? Bakın Facebook ve İnstigram’a her gün Yunan adaları, Portekiz, İspanya ve İtalya’ya hatta Amerika’ya bile giden yüzlerce bankacı paylaşımı var. Bunlar neyle oluyor? Kazan kazan. Demek ki oluyor. Satılıyor ki, bu çocuklar bu ödülleri kapıyor.
ParaMedya: Artık bankacılık sektörü piyasa kötü, hedefler çok büyük gibi mazeretleri kabul etmiyor.
GMY: Dışarda genç bir nüfus iş bekliyor. TUİK verilerine göre Türkiye’de genç işsiz olarak yüzde 24. Üstelik bu çocukların hepsi donanımlı iyi eğitilmiş. Gözünün içine bakıyorlar bana iş ver diye. Son dönemde bankacılık sektöründe işten çıkartılanlara bakın hep 35 yaş üstü. Birçoğu 40 yaşına merdiven dayamış. Artık psikolojik olarak hareket kabiliyetini kaybetmiş. Ağırlaşmış. 40 tane bahane buluyor. Bahanesi çok. Oysa dışardaki işsiz gençler bana şans ver bu rakamları tutturayım diyor.
ParaMedya: Hedefler biraz acımasız ve mantıksız değil mi?
GMY: Hedefler çok mu fazla. Doğrudur her yıl daha da fazlalaşıyor. Kampanyalarla aslında hedefler belki mantığı zorluyor. Yani yok artık bu kadarı imkansız deniliyor ama bakıyorsun birileri bu rakamları mutlaka tutturuyor. O halde sistem bu rakamları düzenli olarak arttırmak zorundadır. Daha fazlasını iste çünkü yapan mutlaka çıkıyordur.
ParaMedya: Ya yapmayan?
GMY: Onlar sistemin dışında kalmaya mahkum. Mutlaka yapan biri gelecektir. Daha hırslı daha enerjik. Bankacılık sektörünün enerjisi zayıflamış kişilere tahammülü yok.
ParaMedya: İşten çıkartmalar devam edecek o halde. Nereye kadar gidecek?
GMY: Türkiye’de son 3 yıl içerisinde aslında 20 bine yakın bankacı işten atıldı ama yerine yetiştirilmek üzere çalışan alındığı için görünmüyor. Bankalar bir operasyonun içinde. Çalışanını gençleştirme. Bunu da Türkiye’de ilk kez yerli sermayeli bir aile bankası yaptı. 2 binden fazla yaşı 40’a gelmiş 40 çalışanına haklarını verip yollarını ayırdı.
ParaMedya: Peki hiç mi vefa yok? Her yaşlanan sistem dışına mı atılacak?
GMY: Maalesef acı ama gerçek bu. Bu sektörde ayakta kalmak istiyorsan ve para kazanmak, tatil yapmak istiyorsan satacaksın. Satmak için de koşturacaksın. 40 yaşına gelen bir bankacı bırakın koşturmayı, işe dahi zor geliyor. Artık metal yorgunluğu tabir edilen bir yorgunluk bankacılarda da görülüyor.
Bakın aynısını politikada da yapıyorlar. Cumhurbaşkanı eski kadroyu metal yorgunluğu sendromu yaşadıkları için gönderiyor. Bazı kişiler hemen isyan ediyor. Yok efendim yola birlikte çıktığınız insanlara vefasızlık. Hayır! Bu ülkenin daha da kalkınması ve yoluna duraksamadan devam etmesi için mutlaka değişim şart. Türkiye’yi Avrupa’dan ayıran en önemli özelliği genç bir nüfusa sahip olması. Kıpır kıpır, enerji dolu.
Bankacılık sektörü de bugün bunu yapıyor.
ParaMedya: Satışlar kalitesiz?
GMY: Bu kimin umurunda ki? Bankayı yönetenler o ürünü kime ve nasıl sattığına bakmıyor. Dönem sonu kar rakamına bakıyor. Bu rakam elde edilmiş mi edilmemiş mi?
Aslında bu pramit sistemi gibi çalışıyor. Pramitin en altındaki saha kadro. Üste geldikçe yönetim devreye giriyor. Şube müdürleri, satış müdürleri, bölge müdürleri birim müdürleri, genel müdür yardımcıları ve genel müdürler. Tabii ki onun da hesap vermek zorunda kaldığı bir hissedar var. İlk bakışta ne kadar çok unvan var diyorsunuz. Unvan arttıkça yönetimin başarı oranı daha da artıyor. Çünkü herkes koltuğunu korumak için bir altına baskı yapmak zorunda. İşte Türkiye’de bankaların müthiş karının sırrı budur. Ne kadar çok müdür o kadar satış.
Baskı! Baskı olmadan maalesef bu sektörde başarı olmaz. Baskıyı azalttığınız anda bankanın kar rakamları düşecektir. Bankanın hissedarı bu işi kar için yapıyor hayır için değil.
ParaMedya: Piyasa kovulan GMY’yi konuşuyor. Buradan ibret almak gerekmiyor mu?
GMY: Kovulan GMY başarısız olduğu ya da farklı yöntemlerle kar yazdırmaya çalıştığı için atılmadı. Bankalarda üst yönetim hiçbir zaman krallık içinde krallığa izin vermez. Yani sen çok başarılısın, çok kar yazdırdın diye senin one man Show yapmana izin vermezler. Söz konusu arkadaş o kadar çok kendine güvendi ki, yönetim için vazgeçilmez olduğunu göstermeye çalıştı. Ve kafası koptu. Dışarda onun gibi ON’larca eğitimli ve hırslı insan var.
Faiz indiriminin kokusunu alan yabancı tahvile saldırdı
Yurt dışı yerleşikler 15 Kasım haftasında güçlü tahvil alımı yaptı. 1,6 milyar dolarlık tahvil alan yabancının tahvil alımı dokuz haftanın...