Arzu Bozkurt, bankacıları hayatından bezdiren PSİKOPAT yöneticilerle nasıl başa çıkacağınızı anlattı. Yaşanmış bir tecrübe ile…
Bankacılığa ilk başladığım zamanlar.
Stajdan sonra gişeye başlamıştım.
Bankacı kuzenimden aldığım 2-3 takım elbiseyi tadilat ettirip, bir de topuklu ayakkabılar salına salına “ben bankacı oldum” diye sokaklarda mutluluk ve biraz da tatlı bir özgüvenle yürüdüğüm ilk günü hatırlıyorum.
O zaman ki mudur yardımcım öğlen 3’te yemek yememe izin verip ki o da şubede yemek yiyebiliyorduk Sadece dışarı falan çıkma yok, daha ilk lokmam boğazımdan geçmeden sonra çabuk gel deyip beni yukarı çıkartıp, sonra da gevsek gevşek ‘şu karsımdaki printera dokturdugum dokümanları ver diye çağırdım’ dediğinde ben de kontrolsüz güçle tanışmıştım 22 yaşımda bankacılığımın daha ilk yılında.
Onun bana o ilk 1 senem içinde yaptıkları ayrı bir köşe yazısı hatta belki kitap olur o ayrı ama o mudur yardımcısı o kontrolsüz gücünü aile dostu olduğu müdürden ve hafta sonu mangal partilerine gittiği bölge müdüründen alıyordu o zamanlar.
Şube içinde krallığını ilan etmiş herkese her istediği şeyi yapma, söyleme lüksünü bulmuştu kendisinde. Herkes mutsuz fakat bir şey yapamıyordu.
FELAKETTEN FELAKETE
Her Allah’in gunu eve ağlayarak gidiyorum, ne zaman kurtulacağım ben bu adamdan diye dua ediyordum. Ve başka bir bankaya geçerek kendimce kurtuldum. Onun sonradan başına gelenlere hiç girmeyeceğim. Felaketini bu tavrıyla yarattı buldu bulacağını.
12-13 senelik bankacılık hayatımda çok mutlu, yöneticilerimden parayla satın alınamayacak kadar değerli bilgi ve tecrübelerinden faydalandığım şube ve birimlerde çalıştığım gibi, ise çok mutsuz gittiğim, psikolojik ve hatta fiziksel olarak mobinge maruz bırakılacağım durumlar oldu.
O kontrolsuz güçle dünyayı ben yarattım havalarındaki kişilerin, o güçleri ellerinden alındığında ise nasıl mülayim, nasıl ezilip büzülen adamlar haline geldiklerine de defalarca şahit oldum.
Şimdiki aklim olsaydı, bunlara bir kapama tuşu muamelesi yapardım diyorum fakat hem isin içindeyken hem de is korkusuyla biraz yapsam da tam istediğim gibi yok sayamadım ben de maalesef.
Bunların o özgüvenleri ve tavırları da kendilerine verilen güçle balonlaşmış belirli bir sure olabilecek bir şey. Sürdürülebilir olması imkânsız.
Bu meslekte olduğunuz sure boyunca iyi ki diyerek, şükürle balistiğiniz yerler de olacak, içinizden küfürler yedirdiğiniz ne zaman kurtulacağım dediğiniz kişi ve yöneticiler de… Biri gidecek, sonra başka biri gelecek. Hele ki su son 5-6 yılda ayni insanlarla yıllarca çalışmak diye bir şey kalmadı.
İnsan özü diye bir şey vardır, doğarken herkes o saf özle doğar sonra nasıl bir insan olacağına kendisi karar verir…
O yüzden ben insan özünde kimsenin kotu olabileceğine inanmıyorum.
Merak etmeyin o civcivin içinden kus çıkartan da, bir Türkçe cümlenin içinde 2 tane kelime yerleştirip İngilizce bildiğini sanan da daha birçokları da bir sure sonra hayatınızda olmayacaklar. Onlar kendi tavırlarının sonuçlarını zaten yasayacaklar…
Peki ya siz?
Takılmayın, kolay değil ama takılmayın böyle insanlara. Yoksa bu mesleği yapamazsınız, yaparsınız da kendi psikolojiniz ne olur bilinmez. Zaten diken üstünde, stresli bir meslek bir de bunlarla uğraşmayın. Birlik olun diyeceğim fakat şuan böyle birlikte hareket edilip bu tarz insanların yöneticilerin karsısında durulmayacağını ne sektörün, ne yasam koşullarının buna hazır olmadığını gördüğüm için bu dileğimi içimde tutuyorum…
Tek arkadaşça söyleyebileceğim şey onlar gibi olmayın…
Siz One Bey, Two Bey diyerek yakinliklerini ispatlamaya çalışan küçük insanlardan olmak yerine, o One Bey, Two Bey neler yapıyor, ne okuyor, kendisini nasıl geliştiriyor bu konuma nasıl gelmiş, ben bunun için kendime neler katabilirim onu olun. Çünkü gelişmemiştik onların en büyük eksiklikleri ve zaafları ve egolarından daha büyük.
Ayrıca bunlarında çalıştıracak adama ihtiyaçları var seni atsınlar beni atsınlar kimle çalışacaklar. Hem artık görmüyor muyuz bazen neyse strateji, Excel sütunun içindeyse isminiz, isminiz bile değil bir rakam olan siciliniz, gidiyorsunuz. Siz göbek atarken dans pistinin ortasında dımdızlak kalanlardan mi olacaksınız, yoksa kazanımlarımın hepsine eyvallah simdi siz duşunun diye yolunda yürüyenle
yolunda yürüyenlerden, hakki varsa onu da sonuna kadar savunan ve alanlardan mi?
Su hayattan öğrendiğim tek bir MUST var, bir kere geldiğim su hayata kendimce en güzel imzamı atarak gitmek.
Hepimize kolaylıklar diliyorum…
Bana her konuda yazabilirsiniz.
Kanada’dan sevgi ve selamlar
Arzu Bozkurt
arzubzkrt1@gmail.com
Blog:
http://arzukizbu.blogspot.com.tr/