Basisen Sendikasının “Bankalarda Çalışma Koşulları Nereye Gidiyor?” başlıklı ilanı.
Bankalarda Çalışma Koşulları Nereye Gidiyor?
Ekonomimizin gelişim ve istikrarı ile para politikaları ihtiyaçlarının karşılanmasında finansal sistemin omurgasını oluşturan bankalardaki çalışma ortamı ve çalışanların huzuru yabancı sermayenin sektördeki payının artmasına paralel olarak giderek bozulmuştur.
Sendikal örgütlenme ve toplu pazarlık hakkının olmadığı -özellikle yabancı sermayeli- bankalarda çalışanlar çok ağır ve zor koşullar altında çalışmaktadırlar.
Büyük patronların ve CEO‘ların aşırı “kâr hırsı”, banka çalışanlarının insan onuruna yakışmayan satış ve hedef baskısı uygulamalarıyla ”adeta köle gibi” çalıştırılmasına neden olmaktadır.
Örgütlenme özgürlüğü ve toplu pazarlık hakkının; TBMM’nin kabul ettiği uluslararası sözleşmeler ve Anayasamızla güvence altına alınmış bir temel hak olmasının yanında çalışanlar ve işverenler arasında iş barışını sağlamanın ve karşılıklı güven duygusunu artırmanın önemli bir aracı olmasına karşın, banka çalışanlarının sendikalaşmaları, bilhassa yabancı sermaye sahiplerinin tehdit ve baskılarıyla engellenmekte, sendikal örgütlülüğün bulunduğu bazı bankalarda ise hukuk dışı ve kural tanımayan uygulamalarla yok edilmek istenmektedir.
İşsizliğin hızla arttığı ülkemizde, işsizliği önlemek devletin temel görevidir. Ayrıca işverenlerin de büyük sorumluluğu vardır. Buna karşılık, güven müessesi olan bankalarda işverenler bu sorumluluk duygusundan uzak bir şekilde “keyfi performans uygulamalarına” dayanarak işten çıkarmalarda ısrar etmektedirler. İnsanın yaşamsal ve temel bir hakkı olan çalışma ve üretme hakkı banka emekçilerinin elinden alınmaktadır.
Ne yazık ki, bankacılık artık huzur ve güvenle yapılan bir meslek olmaktan çıkmaktadır.
Çünkü;
Ulaşılmaz hedefler ve dayanılmaz satış baskıları banka çalışanlarında tükenmişlik duygusu yaratarak; iş, aile ve sosyal yaşamlarını olumsuz yönde etkilemektedir.
Son bir yılda binlerce banka çalışanı baskılara dayanamayıp istifaya zorlanmış ya da hedefleri tutmadığı için performans bahanesiyle işten çıkarılmıştır.
“Kendinle yarış!”, “Hayallerinin peşinden git!”, “Enerjini ortaya koy!”, “Hedefine doğru koşarken eğlenceye ve dinlenmeye fırsat ayır!” gibi kulağa hoş gelen ve motive edici sözlerin ardındaki gerçekler hiç de öyle değildir.
Bugün bankacılık sektöründe çalışanlar dayanılmaz baskılar karşısında ruhsal sağlığı bozulan “mutsuz ve huzursuz bankacılar topluluğu” haline gelmiştir.
Bankacılık sektöründeki çalışma ortamını korku, baskı ve angaryaya dönüştüren uygulamaları engellemek için;
T. C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nu ve Türkiye Bankalar Birliği’ni göreve,
Sendikasız olan banka çalışanlarını sendikal örgütlenmeye çağırıyoruz.