KGF bankaların çifte vurgununun yeni adı oldu. Hafta sonu personeli KGF bahanesiyle bedavaya çalıştıran bankalar, işletmeleri de sigorta ile adeta soyup soğana çeviriyor.
Kredi Garanti Fonu, kısaca KGF diyorlar.
KGF hükümet tarafından sıkışan ekonomiyi rahatlatmak için kurulan bir fon.
Esnaf için adeta can suyu.
Bankalar için ise vurgunun adı.
Bu fon bankaların esnaf ve işletmelere verdiği kredinin yüzde 90’ını garanti ediyor. Kredi vermemek için mızmızlanan bankalara “sen ver kefili benim” diyor.
Eğer işletme 1 milyon lira kredi aldıysa ve bunu bir süre sonra ödeyemediyse kalan bölümünü devlet sorgusuz sualsiz bankalara ödüyor.
Böyle bir garanti dünyanın hiç bir yerinde yok.
Bankalar zaten bu kredinin ilk 5 taksitini tahsil ettiğinde kendi riskini sıfırlıyor. Yani geri kalanı batsa bile devlet şak diye ödüyor.
Buraya kadar her şey güzel. Ancak güzel olmayan bankaların bu KGF’yi soyguna çevirmeleri.
Bankalar kendisine başvuran işletmeden direkt olarak binde 5’ini komisyon olarak alıyor. Bu yasal olarak kendilerine tanınan bir hak! Tabii ki bu, bankayı kesmiyor.
Asıl soygun bu noktadan sonra devreye giriyor.
Soygunun adı sigorta poliçeleri.
Banka kendisine başvuran ve sıkışmış, nefes dahi alamayan işletmenin bu sıkıntılı halinden faydalanıp akla hayale gelmeyecek sigorta poliçeleri satıyor.
Ticari kredilerde kullanılmayan sadece bireysel tüketicilere hitap eden sigorta simülasyonları maalesef bu krediyi alan işletmelere de uygulanıyor. Ortaya akıl almaz sigorta rakamları çıkıyor. Gülen gözler, parlayan dişler, cüzdanım güvencede, evimi koruyorum, sağlığım güvencede, ATM güvencesi, kredi kartım güvende, meleğim koruyucu, çocuğum eğitim güvencesi ve ferdi kaza gibi akla mantığa sığmayacak poliçeleri işletmelere zorla yapıyorlar.
***
Banka bir tarafa krediyi koyuyor diğer tarafa bu sigorta poliçelerini. Eğer bu krediyi istiyorsan bu poliçeleri almak zorundasın. 1 milyon liralık KGF kredisinde ortaya 10 bin lira ile 40 bin lira arasında bir sigorta masrafı çıkıyor.
Bankaların en çok tercih ettiği ferdi kaza sigortası. Çünkü bu poliçe bankaya yüzde 50 kazandırıyor. 1 milyon lira riskli bir poliçede ortaya 10 bin liraya yakın fiyat çıkıyor. Sigorta şirketleri de artık bu işin suyunu çıkartmış. Hiç bir zaman riske dönüşmeyecek poliçeleri bu bankalar aracılığı ile hayata geçiriyor ve bankalar ile yarı yarıya paylaşıyor.
Bunu her banka yapıyor dersek haksızlık olur.
Yapan banka sayısı az.
Şöyle bir soru gelebilir aklınıza, vatandaş da bu bankalara gitmesin ve en az masraf alana gitsin.
İyi de devlet olarak sen bu fonu ve işleyişini yeterince anlatmazsan insanlar bunun böyle olduğunu düşünüyor ve çaresiz gidip bu bankaların kucağına düşüyor.
***
Buradan KGF fonunun yöneticilerine, BDDK’nın kulakları iyi duymayan ve gözleri çok iyi görmeyen yöneticilerine, dahası onların duyarsızlığı nedeniyle bankaların Türkiye’yi poliçe çöplüğüne çevirmesine izin veren Hazine Müsteşarlığı’na sesleniyorum:
Bazı bankaların bu vurgununa neden göz yumuyorsunuz. Bunun vicdani vebalini bu dünyada hissetmiyor olabilirsiniz ancak öbür dünyada bunun hesabını sizden sormayacaklar mı?
Sizin denetleme göreviniz yok mu?
Neden bu bankaların vurgununa göz yumuyorsunuz?
Buradan KGF kredisi alacak işletmelere de uyarıda bulunmak istiyorum:
Bu parayı havadan gelen bir para diye görmeyin. Bu parada tüyü bitmemiş yetimin hakkı var. Bankalar bu parayı size hibe etmiyor. Bu nedenle “ne kadar keserse kessin kalanını versin yeter” diyemezsin.
Yapacağınız iki bankaya daha gidip masrafı sormanız. Gerekirse kamu bankalarına gidin. Ayağınıza gelen ve size iyilik yaptığını söyleyenlere inanmayın.
Artık lütfen siz de biraz bilinçli olun! Çünkü size denetleyici kurumlardan hayır yok en azından kendi hakkınızı kendiniz koruyun.
Kaynak: KGF vurgunu! – Remzi ÖZDEMİR/YENİÇAĞ GAZETESİ