Bankalar koskoca ülkeyi sosyal patlamanın eşiğine getirdi. Artık bankacıların da can güvenliği yok.
-Antalya’da bir kişi banka şubesine araba ile girip, şubeyi yakmaya çalıştı.
-Pompalı tüfek ile girdiği banka şubesinden aldığı tüm paraları çatıdan caddeye savurdu.
-Kendisini icraya veren banka şube çalışanlarını rehin aldı.
-Ödeyemediği kredisi için yasal takibe geçen banka şubesini soymaya kalktı.
-Borcunu ödemesi için uyaran bankacıyı dövdü.
Bu gazete başlıkları son bir yıl içerisinde atılanlar.
Daha bunlar gibi yüzlerce örnek var.
Banka şubesinde bankacının saçlarını yolandan, kendisini yakmak isteyenlerden tutun da daha birçok örnek.
Bankacılık mesleği bir dönem Türkiye’nin en itibarlı mesleğiydi.
Ya şimdi?
Bazı iş hanlarının kapısında “bankacı giremez” yazıyor.
Vatandaş banka şubesinin kapısından içeri girdiği an “acaba beni soyacaklar mı” diyor.
Yani potansiyel tehlike olarak görüyor.
Vatandaş artık bankadan gelen telefonları bile açmıyor.
Belki de çok önemli bir konu için arıyorlar. Ama olsun “yine banka” diye açma gereği bile duymuyor.
Aydın’dan yazan Murat C., sırf bankacı olduğu için sevdiği kızın ailesi evlenmesine izin vermemiş. Gerekçesi iş güvencesinin olmaması.
Tüm bu örnekler aslında bir ülkede bankacılık sektörünün rakamlarla değil de insani yönden çöktüğünü gösteriyor.
***
Geçen gün elime geçen ilginç bir ilan, aslında bankacılık sektörünün ne hale geldiğini en iyi anlatıyor:
Yabancı sermayeli bir banka çalışanlarına “arkadaşınızı çalışması için getirin size 250 lira verelim” diyor. Sosyal medyada bu ilan alay konusu oldu.
Bankacılar, “arkadaşlarımızı yakacak kadar vicdansız mıyız” diye tepki gösterdiler.
Bakar mısınız şu hale; bir dönem bankada çalışmak için sınavlara giren, milletvekili ayarlamaya çalışan bir nesilden, bankada arkadaşına iş ayarlamayı ona karşı yapılacak haksızlık olarak gören bir nesile gelmişiz!..
Bunun sorumlusu kim?
Kesinlikle bankacılık sektöründe yabancılaşma.
Şu anda bankacılık sektörü kritik seviyede yabancı kontrolünde. Doğuş Grubu’nun Garanti Bankası’ndaki hisselerini yabancı ortağına satmasıyla birlikte, yabancıların Türkiye’deki bankacılık sektöründe payı yüzde 44.5’e yükseldi. Geriye üç kamu bankası ve iki büyük özel banka kalıyor. Birinin daha satışı halinde yabancıların payı çoğunluğa geçecek.
İşte sorunun kaynağı bu. Yabancı sermaye Türkiye’ye istihdam yaratmaya, Türk sanayisini desteklemeye gelmiyor.
Türkiye’nin kaynaklarını sömürüp alıp götürmeye geliyor. Durum böyle olunca, bankacılık sektörü yabancı için hap yap para kap modeli üzerinde çalışıyor. Baskının, mobbingin alasını Türkiye’de uygulayarak büyük kârlar elde ediyor.
Kendi ülkesinde yapamadıklarını Türkiye’de yapıyor. Başına da bir Türk yöneticiyi getirerek Türkiye’yi sosyal bir facianın eşiğine getiriyor.
***
Hükümet şu ana kadar bankalara yönelik ciddi bir düzenlemeye gitmedi. Çünkü kendi canının derdinde. Biliyor ki, ekonomiyi çok rahat sabote edebilir bu yabancılar. Ekonominin sabotesi ise hükümetin başarısızlığı olarak görülecek. O halde bankalara kimsenin ses çıkarttığı yok. Yeter ki sorun çıkartmasınlar.
Koskoca ülkeyi sosyal bir patlamanın eşiğine getirdiler halen bir yetkili çıkıp da “neler oluyor” demiyor.
Onların şu an için derdi referandum. Referandumdan sonra düzelir mi?
Elbette hayır! Çünkü referandumdan sonra bu kez önümüzdeki dönem yapılacak olan seçimler var. Aman ekonominin görünümü bozulmasın…
Tüm bunlar size Osmanlı döneminde Yahudi banker ve bankaların yaptıklarını hatırlatmıyor mu?
Kaynak: Bankalara karşı sosyal patlama – Remzi ÖZDEMİR-YENİÇAĞ GAZETESİ
Akbank’tan Diş Hekimlerine Özel Kampanya
Akbank, Diş Hekimleri Günü kapsamında özel bir kampanya başlattı. Akbanklı diş hekimleri, 18 Kasım – 18 Aralık 2024 tarihleri arasında,...