Fed’in faiz artışının yılın ikinci yarısına kalacağını savunan Odeabank Genel Müdür Yardımcısı Sun, “Dövizin 3,50’lerin altına düşmesini bekliyoruz, hatta 3,30’ları bile görebilir” dedi.
Odeabank Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Sun, Fed’in faiz artışının, yılın ikinci yarısına kalacağını belirterek, “Önümüzdeki mart ve nisan, yani 2 ay, bizim gibi Amerika’daki faizin artıp artmayacağını bekleyen ülkeler açısından rahat geçecektir. Borsada yükseliş, dolarda gevşeme bekleyebiliriz.” diye konuştu. Sun ayrıca, dolar/TL’de 3.30’lar seviyesinin bile görülebileceğini söyledi.
Sun yaptığı açıklamada, ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Janet Yellen’in yaptığı son sunumunda, istihdam ve enflasyonun beklentileri doğrultusunda ilerlemesi halinde gelecek toplantılarda faizi artırabileceklerini söylediğini anımsattı.
Yılın ilk yarısında faiz artışı beklemediklerini belirten Sun, “Fed’in faiz artışı, yılın 2. yarısına kalacaktır. Fed, nisan ayı gibi faiz artışının yılın ikinci yarısında, hangi şiddette olacağının sinyallerini verir. Dolayısıyla önümüzdeki mart ve nisan, yani 2 ay, bizim gibi Amerika’daki faizin artıp artmayacağını bekleyen ülkeler açısından rahat geçecektir. Borsada yükseliş, dolarda biraz daha gevşeme bekleyebiliriz.” diye konuştu.
Sun, Fed’in faiz artışını muhtemelen haziranda gerçekleştireceğine dikkati çekerek, “Nisan ayında, Fed’in hazirandan itibaren faiz artışlarını şiddetli bir şekilde yapacağına dair emareler ortaya çıkarsa o zaman Türkiye’de doların değerlenmesi söz konusu olabilir. Fed tarafından faiz artışının yılın ikin yarısında, 2 ya da 3 artışla, 2017 sonunda binde 7,5, yüzde 1’ler seviyesine gelmesini bekliyoruz.” ifadelerini kullandı.
‘Faizlerin seviyesi çok önemli’
Faizlerin seviyesinin önemine işaret eden Sun, şöyle konuştu:
“Türkiye’de enflasyon yükselirse mevduat sahiplerinin de ellerindeki paradan enflasyon paralelinde daha fazla getiri elde etme gibi bir hedefleri oluyor. Bankaların da kredileri fonladıkları kaynak, ağırlıklı olarak mevduat olduğu için mevduattaki yükselme, otomatik olarak kredi faizlerine yansıyor. Gezi olaylarından önce mevduat faizleri, yüzde 6’lara kadar düşmüştü. Dolayısıyla kredi faizleri de yüzde 9-10’lara kadar düşmüştü. Çünkü enflasyon oldukça düşmüştü, ciddi bir sermaye girişi vardı. Şu anda Merkez Bankası, aslında ufak tefek de olsa faizleri yükseltti. Bu da doları 3,90’lardan tekrar 3,60’lar seviyesine düşürdü.”
Türkiye’deki sanayici ve KOBİ’lerin yatırım yapması ve istihdam oluşturması açısından faizlerdeki düşüş kadar gelecekteki ekonominin büyümesiyle ilgili beklentilerin de çok önemli olduğunu vurgulayan Sun, “Faizlerin seviyesi, hakikaten çok çok önemli. Bununla beraber insanlar, yatırımcı, iş sahibi, iş erbabı, işlerin iyi gideceğini öngörürse, ‘İleride iyiye gidecek, ben şimdiden yatırımımı yapayım.’ diye önden para harcamaya, kredi kullanmaya ve dolayısıyla istihdam oluşturmaya başlar. En az faiz kadar ekonominin geleceğine olan güvenin de artması, işlerin canlanması açısından önemli.” değerlendirmesinde bulundu.
‘Dolar/TL 3.30’ları bile görebilir’
Gayrimenkule yatırım tavsiyesinde bulunan Sun, “Gayrimenkul piyasası, her şeye rağmen doğru yerlerde, doğru yerlere, doğru gayrimenkullere yatırım yaparsanız diğer tüm yatırım araçlarına göre iyi getirecektir. Öte yandan iyi şirketlerde bir miktar hisse senedi de olabilir. Spekülatif, ‘Bugün al, yarın sat’ değil, hakikaten büyüme, gelir artma potansiyeli olan şirketlere yatırım yapılabilir. Döviz biraz daha gevşeyecek. Dövizin 3,50’lerin altına düşmesini bekliyoruz, hatta 3,30’ları bile görebilir.” görüşünü dile getirdi.
Sun, konut kredisine ilişkin güzel işler yapıldığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Özellikle bankalarla gayrimenkul sektörünün ortaklaşa düzenlediği 20 yıl vadeli kredi seçeneği, piyasada çok büyük canlılık oluşturacaktır. En azından bu durgunluğu önemli ölçüde canlandıracaktır. Tabii hep ‘Acaba konutlarda bir balon var mı?’ sorusu var. Türkiye’de konutlarda balon olması için henüz daha çok yolumuz var. Çünkü toplam gayri safi milli hasıla içerisinde konut kredilerinin payı, Türkiye’de hala yüzde 6-7’ler civarında. Mesela İspanya, 2008’de krize girdiğinde, konut sektörü çöktüğünde bu pay, yüzde 70’di. Hala banka kredileriyle konut kredisi alabilecek çok sayıda vatandaş var. Yani hala orada büyüyecek bir şey var. Elbette her proje yukarı doğru gidecek diye bir şey yok ama doğru yerde, doğru fiyatlarla alınmış projelerde, işlerde gayrimenkul sektöründe hala ciddi bir getiri ve kazanç olduğunu düşünüyorum.”
kaıynak: Dünya Gazetesi