Süt izninden işten çıkartılan bir bankacının hukuk mücadelesi zaferle sonuçlandı.
Türk bankacılık sektöründe olan olaylar maalesef dünyanın hiçbir yerinde olmuyor.
Baskıyı ve psikopatlığı anladık da bir banka var ki, onu anlamak mümkün değil.
Avrupa’nın tam göbeğindeki bir ülkenin Türkiye’de faaliyet gösteren bankası.
Bu banka bütün dünyada itibarlı. Özellikle personel memnuniyeti neredeyse zirvede. Yasalara olan saygısını ise anlatmaya bile gerek yok. Zaten zorunlu olan kurallar var Avrupa’da. Bu sadece bankacılık sistemi için değil tüm çalışma yaşamı için.
Avrupa, çalışma hayatına yönelik çok sıkı kanunları devreye sokmuş. Hiçbir işveren öyle kolayca personel harcayamıyor. Bankacılık sektöründe “Hadi sokaklara çık, kredi kartı sat, kahvelere git, evlere gidip emekli bul” hiç diyemez.
***
Mobbing Avrupalı bankaların en çok korktuğu suçtur. Milyon dolarlık tazminatı daha dava bile açılmadan öder bu suçlamadan kurtulmak için. Çünkü bu konuda bırakın mahkûmiyeti, suçlama bile itibar kaybıdır.
Yani Türkiye’deki gibi “Mobbingi yaparım 8 bin lirayı da öderim” demek söz konusu bile değildir.
İşte bu Avrupalı bankanın Türkiye’deki birimine yönelik çok ciddi suçlamalar var. Bu suçlama hamile ve süt izni kullanan kadın çalışanlarının kovulmasına yönelik. Üstelik bu bankanın tepesinde bir anne var.
Bu bankanın çalışanları çocuk yapmaya korkuyorlar. Çünkü bankalarının hamileliğe tahammülü yok. Son bir yılda birçok kadın çeşitli sebepten dolayı işten atıldı.
Kimisi performans düşüklüğü, kimisi farklı sebeplerden. Bunlardan bazılarının ortak yönü ya hamile olmaları ya da doğum sonrası yasal hakkı olan süt iznini kullanması.
Arda Ç.N, Ömür G, Evla F.’nin üçü de doğum izni sonrası kovulanlar. Yöneticileri tarafından süt izni kullanılmaması için baskı yapıldığı kabul etmedikleri için de kovulduklarını iddia eden genç bankacı anneler.
Bu anneler haklarını şimdi mahkemede arıyorlar.
Hakkını hâkim karşısında arayanlardan biri olan Evla F, geçen hafta bankaya karşı yürüttüğü hukuki mücadeleyi kazandı.
Mahkeme genç bankacı annenin iddialarını haklı bulup, işe iadesine karar verdi. İzmir 8. İş Mahkemesi’nin kararı bu Avrupalı bankanın Türkiye birimi için çok şey ifade etmiyor. Çünkü her zaman olduğu gibi parayı verecek ve bildiğini okuyacak. Çünkü burası ne Hollanda, ne Almanya ve ne de İngiltere.
Burada yasalar ve denetleyici kurumlar ona her türlü hakkı veriyor.
İstediğini istediğin şekilde çalıştır, istediğin gibi kov!
Kimse karışamaz.
Nitekim de karışmıyor zaten. Son bir yılda binlerce bankacı akılla ve ekonomik gerçeklerle bağdaşmayan hedefler nedeniyle işten atıldı. Kimse çıkıp da, “Bir gecede yüzlerce kişiyi nasıl kapının önüne koyarsın” dedi mi?
Yok!
***
Burada biz de bu bankalara bir şey demiyoruz. Burada eleştirdiğimiz, sırf anne olma hakkını kullandığı için işlerinden olan bu bankacıların çalıştığı bankanın genel müdürünün bayan olması. Kadını, dahası anneyi en iyi anlayacak kişi olmasından dolayı eleştiriyoruz.
Bu akıllı ve başarılı yönetici her fırsatta basının önüne çıkıp, bankasında annelerle ilgili yaptıklarını anlatıp duruyor. Acaba bankasındaki annelerin ve anne adaylarının korkusunu hiç bilmiyor mu?
Bazı annelerin bankasından kovulduğunu hiç duymadı mı?
Duymamışsa lütfen İzmir 8. İş Mahkemesi’nin 2016/431 numaralı dava dosyasını ve son bir yıl içerisinde bankası aleyhine açılmış çok sayıda işe iade davasını incelesin.
Bu davalara işçinin yanında taraf olması gerekirken, kılını kıpırdatmayan Çalışma Bakanlığı’na zaten bir şey demiyoruz. Kimsenin bu bakanlıktan beklentisi de yok! Ancak basının karşısına çıkıp anneliğin kutsallığını anlatırken, bankasından anne ve anne adaylarının kovulmasından sorumlu bayan genel müdüre çok şey söyleriz.
Kaynak: Anne düşmanı bankaya yargı tokadı – Remzi ÖZDEMİR