Eski bir bankacının mektubu öyle ifadeler içeriyor ki, günlerce konuşulacak cinsten. İşte sektöre ağır eleştiriler yapan bankacının o mektubu: YORUMSUZ!
BEN BU BANKACILIKTAN ÇOK ŞEY ÖĞRENDİM
Bu sektörün hayatımı, gün be gün nasıl mahvettiğini,yıllar itibariye yıprandığımı, bir insanın nasıl da onursuz, kişiliksiz bir hale gelebileceğini, nasıl da yıllarca savunduğun değer yargılarından bir anda vazgeçebileceğini , en çok da nasıl gurursuz olunacağını ben bu sektörden öğrendim.
Bu sektörün ne kadar da doyumsuz olduğunu ve hedefini tutturdukça nasıl daha çok hedefinin altında ezildiğini, zamanında seni alkışlayanların, herhangi bir olumsuzlukta arkadan bir anda nasıl kaybolduğunu öğrendim.
Kafamı çevirdiğimde kimse olmadığını gördüğümde bu sektörde ilişkilerin ne kadar da yalan olduğunu öğrendim.
‘yap kardeşim yap nasıl yaparsan yap, bak nasıl yapıyor diğerleri’ cümlesini duyduğumda öğrendim bu sektörün bitmiş olduğunu…
Hasta bile olmaya hakkının olmadığını, yas tutmaya bile izin verilmediğini bu masalarda öğrendim.
Bu sektörde eğitimin ve gelişimin kadar anlamsız olduğunu, cehaletin hüküm sürdüğü bu ülkede bankacılık yapmanın ne kadar zor olduğunu, geçmişte eğitimine verilen paranın ve zamanın ne kadar boşa harcanmış olduğunu öğrendim.
Aynı şubede plaza da yanında karşımdaki adamın ne kadar da sıradan olduğunda öğrendim.
Ne kadar niteliksiz insanlarla bir arada nefes aldığımı hissettiğimde öğrendim!
Bu kadar geçmişte savaş vermenin, adamcılığın, kayırmacılığın bu sektörde ne kadar da fazla olduğunu öğrendim.
Yalakalığın ya da dişiliğin bu sektörde ne kadar iyi kariyer yolu açtığını gözlerimle gördüm!
Başarının sadece adı olduğunu içeriğin ise kof olduğunda öğrendim.
Bankacılığın cılkının çıktığını, bu sektörde ne seçmeyi ne de elemeyi bilen insan kaynaklarının ne gereksiz bir maşa olduğunu öğrendim.
Başarıyı ölçümleyemediklerini bu sektörde çok iyi öğrendim.
Çalışanların nasıl da mağdur edildiğini her birinin sitem dolu veda maillerinde hissettim, bazılarının da hikayelerini hep aynıydı’nasıl harcadılar beni’cümlesiyle bitiyordu.
Bu sektörde tanıştım , cahil kültürsüz ama mevduatı var diye kral olan ya da sözleşmede metnini yazamayan kredi kullandırmaya çalıştığımız müşterileriler ne derse eyvallah,şükür demeyi.
En nefret ettiğim kelime ‘minnet etmeyi’ (olumsuz anlamdır.), müşterine ,astına, üstüne kısacası herkesin önünde kambur olmayı çok iyi öğrendim.
Müşteri hakaretinde ‘sen nasıl oluyor da böyle konuşabiliyorsun ‘diye kuramadığım cümlelerde öğrendim bu sektörün artık ne rezil olduğunu,yolda görüp de selam vermeyeceğin adamları ayakta karşıladığımda öğrendim nasıl bir iş yaptığımızı
Bu sektörde öğrendim kendimi ifade edemediğinde hakkımı savunamadığımda yutkunmayı , susmayı, sabretmeyi, beddua etmeyi, ah almayı…
Bu sektörde öğrendim nankörlüğü ,vefasızlığı ,insanın onurunun üstüne basılıp çiğnendiğini,
Bu sektörde rekabeti öğrendim, diğer bankaları bırakın ,kurumumdaki arkadaşlarımla savaşmayı, bir mevduat yada kredime kondu diye arkadaşlarımla yüz yüze bakamaz geldiğimde anladım.
Pişkince yalan söylediğimde öğrendim yüzümün artık kızarmadığını.
Geleceğini görememeyi hayal bile etmeye izin olmadığını gördüğüm gün bu mesleğin artık yapılamaz olduğunu,
İnsafsızca müşteri hesaplarından kesinti yapıp kıvırdığımda bu sektörde çalışılamaz olduğunu öğrendim.
Bu yüzden ben bu meslekten vazgeçtim.
Şimdimi ne yapıyorum 10 gündür piskiyatri servisinde yatıyorum, kocaman 15 çirkin yılı yorgunluğu ilaçlarla unutmaya çalışıyorum.
Dışarıdan beyaz gömleğiniz ve gravatınızla saygın görünüyorsunuz da…
Peki ya içerisi???? Siz artık kendinize saygı duyuyormusunuz..
A:C
(eski bankacı)
Banka CEO’sunun Evi Neden Yok?
Türkiye’nin gündeminde İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran var. Hakan Aran, Antalya’da gazetecilerle yaptığı sohbet sırasında kiralardan yakınıyor. Aran, 12.500...