Bankalar hamile ve süt izni kullanan annelere adeta düşman oldu. Bir çok anne işten çıkartılıyor. Hele bir banka var ki, çifte standartın en güzel örneği oldu.
Anne olmak her kadının hakkıdır.
En güzel duygudur annelik.
Sadece İslamiyet değil bütün dinler anneliği kutsal saymıştır.
İşte bu yüce duyguyu maalesef Türkiye’de bankacı anneler yaşayamıyor.
Onlar için anne olmak demek, baskı demek, mobbing demek en önemlisi işsiz kalmak demek!
Bankaların son dönemde acımasızca uyguladığı hedef baskısı anne adayları ve anneleri olumsuz etkiliyor. Yine yabancı sermayeli bankalar başrolde.
***
Çifte standardın ve kanun tanımazlığın en alası maalesef bazı yabancı sermayeli bankalarda görülüyor.
Hepsi böyle diyemeyiz ancak en az 4’te üçü ne yazık ki anne adaylarına hamileliğini zehir edip burnundan getiriyor. Hamile çalışanın performansı düşeceğinden sektörde hamile bankacılar adeta vebalı gibi görünüyor. İşte çıkartmalar ve kendi istifa etmesi için akıl almaz baskılar uygulanıyor.
Bu baskı ve mobbing bebek dünyaya geldikten sonra da devam ediyor.
Çünkü yasal olarak annenin süt izni var. Erken çıkmak zorunda.
Bunu yasalar emrediyor.
Bazı bankalar her konuda olduğu gibi bu yasaları da tanımıyor ve uygulamıyor.
Evla F., genç bir anne. Yabancı sermayeli bir bankanın çalışanı. Dahası çalışanıydı. Henüz bebeği 6 aylık olması nedeniyle süt iznini kullandığı gerekçesiyle istenmeyen kişi ilan edilip “performans düşüklüğü” nedeniyle iş akti fesh edilmiş.
Yağmur E.’de aynı bankadan ve o da genç bir anne. Aynı gerekçeyle kapı önüne konulan annelerden.
Şu ana kadar çok sayıda anne sırf süt izni kullandığı gerekçesiyle işinden kovuldu.
Bu bankalara göre, hamile ve doğum yapmış anneler iyi satış yapamıyor.
Aslında burada yabancı sermayeye kızıyoruz ama onlar ne kadar bu konuda suçlu ki?
Sonuçta bu bankaların başında Türk yöneticiler var.
Yani annelere bu zulmü yapan Türk yöneticiler.
Çifte standart
Beni en çok şaşırtan ise, süt izni kullandığı gerekçesiyle performansının düştüğü iddiası ile işten kovulan genç annenin çalıştığı bankanın genel müdürü oldu. Çünkü bu bankanın başında bir anne var ve bu isim son bir yıldır kadın haklarının ve annelerin haklarını savunması ile tanınıyor.
Hamile ve bebeğini emziren annelere “eski köye yeni adet” diyerek esnek çalışma modeli getiren bu genç genel müdür, maalesef bankasındaki bu çifte standardı görmüyor.
Bu konuda genel müdürün kasıtlı bir davranışı olduğunu sanmıyorum. Kadın çalışma koşullarının iyileştirilmesi konusunda gerçekten samimi olduğunu düşünüyorum. Özellikle karne ve okul açıldığı gün anneleri izinli sayması Türkiye’de bir ilk oldu. Ancak bu hanım genel müdür bankasının Ege Bölgesi’nden bir haber.
Buraya atadığı bölge yöneticisi hakkındaki şikayetlere neden bu kadar duyarsız? Özellikle Ege Bölgesi’nde mobbing iddiaları konusunda neden önemli bir adım atmaz şahsen şaşırıyorum. Duymadım diyemez, çünkü en çok kullandığı sosyal medya aracı Twitter’ine bakması yeterli.
Sayın Genel Müdür, sık sık müşteri memnuniyeti anketi yaptırıyor. Müşteriler çok memnun!.. Acaba Ege Bölgesi’nde çalışan memnuniyeti anketi de yaptırıyor mu? Yüzlerce çalışanı bir bölge müdürünün vicdanına bırakmak ne kadar vicdanlı bir davranış olabilir ki?
***
Anne adayları ve süt izni kullanan bankacıları yine de bu yöneticilerin vicdanına bırakmaması gereken Çalışma Bakanlığı’dır.
Özellikle hamile ve süt izni kullanan bankacıların iş kanununun 17 ve 18’inci maddesine göre işten atılmalarını engellemeli.
Bir taraftan 3 çocuk isteyen bir devlet yöneticisi diğer taraftan çocuk doğurduğu için mobbinge uğrayarak işinden olan anneler.
Tam bir Türkiye çelişkisi.
Kaynak: YENİÇAG GAZETESİ -Anne düşmanı bankalar – Remzi ÖZDEMİR