Türkiye’nin Rusya ile yaşadığı gerginlik bazı kişi ve kuruluşların Denizbank’a karşı gizli bir savaş açmasına neden oldu. Denizbank’ı yıpratmak kime ne kazandıracak?
Hakan Ateş, tam 19 yıl 1 aydır Denizbank’ın başındaki isim.
Bu aynı zamanda bir yönetici için de rekor sayılabilecek bir zaman. İstanbul’da kağıt üzerinde kurulan bir bankayı bugün Türkiye’nin özel 5 büyük bankasından biri yapan isim.
Hakan Ateş, Zorlu gibi zor bir patronla çalışıp, bankayı önce Belçikalılara sonra da Ruslara satan ve her şeye rağmen patronlar için vazgeçilmez bir isim olmuştur.
Hakan Ateş bir marka yaratmıştır.
Denizbank Türkiye markasıdır. Türkiye’de kurulu ve yaklaşık 14 bin Türk’ün çalıştığı önemli bir marka.
Bu markanın ana hissedarı şu an için Ruslar. Türkiye’nin Rusya ile yaşadığı gerginlik bazı kişi ve kuruluşların bu bankaya karşı gizli bir savaş açmasına neden olmuştur.
Bu saldırıların adı yok. Ortada ilk bakışta bir saldırı da yok. Ancak ciddi bir yıpratma sürecinin içine sokulmuş durumda.
En önemli saldırı ise geçen ay genel kurulu yapılan Türkiye Bankalar Birliği’nin yönetiminden uzak tutulmasıdır. Türkiye’yi terk edeceğini açıklayan ve yüzlerce şubesini kapatıp binlerce kişiyi kapı önüne koyan yabancı markayı yönetime alıp, her geçen gün daha fazla personel istihdam eden en büyük bankalar arasında yer alan bir markanın yönetimde olmaması ne anlama gelir?
Bal gibi bir tavır bir yıpratma sürecidir bu.
Hakan Ateş’in konuşması
Hakan Ateş tecrübeli bir bankacı. 1981 yılından bu yana bankacılık piyasasının içinde. Büyük krizleri görmüş ve en önemlisi bunları hep hasarsız atlatmış bir yönetici. Bu yönetici birkaç hafta önce bir toplantıda konuşma yaptı.
Türk turizminde yaşanan tehlikenin boyutunu gözler önüne serdi. Sektörün 18 milyar dolara varan borcuna dikkat çekerek, Yunanistan’ın durumuna düşmemek için ne yapılması gerektiğini söyledi. Aksi halde Türkiye duvara toslayabilirdi.
İşte bu da yetti Denizbank’a saldırmak için.
Aynı saldırı bir süre önce de buna benzer uyarılar yapan duayen bankacı Ersin Özince için de yapıldı.
Dünyanın her yerinde banka yöneticileri faaliyet gösterdikleri ülkelerin ekonomilerini yorumlarlar. Ersin Özince ve Hakan Ateş gibi yöneticilerin eleştirilerini ise ciddiye alırlar.
Bizde öyle olmuyor.
Önce Ersin Özince ve Türkiye’nin en büyük markası yıpratıldı. Şimdi de başarılı bir Türk banka yöneticisi o süreci yaşıyor.
Bu tehlikeli bir süreç. Denizbank bugün için Rus sermayesi ile faaliyet gösteriyor olabilir. Dün de Belçika sermayesi tarafından işletiliyordu.
Sonuçta bu banka bir Türk markasıdır.
Bankacılık kulislerinde Rusların Türkiye’den çıkmak için piyasayı yokladıkları konuşuluyor. Belki de bir süre sonra el değişecek. Ama bu markayı kimse alıp bir başka ülkeye götürmeyecek. Çünkü bu Türkiye’nin değeridir.
Rusları veya Hakan Ateş’i sevelim ya da nefret edelim ama binlerce Türk’ün ekmek yediği önemli bir markayı kesinlikle koruyalım. Bu hassasiyeti tüm Tük markaları için yapalım. Çünkü bir ülkenin büyüklüğü sahip olduğu markalarla ölçülür.
Tıpkı Amerika’yı ekonomik olarak büyük yapan bir Google, Apple ve Intel gibi…
Kaynak: Denizbank’a saldırmak – Remzi ÖZDEMİR- YENİÇAĞ GAZETESİ