İŞ BANKASI: KREDİ VERME İMKANIMIZ AZALIYOR!

İş Bankası Genel Müdürü Bali: “Yüzde 2’nin altındaki aktif kârlılığı, yüzde 15’in altındaki özkaynak kârlılığı bankacılık sistemini taşımaz. Bu bankaların kâr edip etmeme tartışması değil, bankaların işlevini görüp göremeyeceği tartışması. Kredi verme imkânımız azalıyor. ”
İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, sektörün son yıllarda artarak devam eden ana sıkıntısının yüzde 10’lar seviyesine gerileyen özkaynak kârlılığı ve buna bağlı olarak da sermaye yeterlilik oranına yönelik sınırlar olduğunu ifade etti. Bali şu vurguyu yaptı: “Yüzde 2’nin altındaki aktif kârlılığı, yüzde 15’in altındaki özkaynak kârlılığı bankacılık sistemini taşımaz. Bu bankaların kâr edip etmeme tartışması değil, bankaların işlevini görüp göremeyeceği tartışması. Kredi verme imkânımız azalıyor. ”

Londra’da düzenlenen The Banker Dergisi ödül töreninden sonra gazetecilerle sohbet eden Adnan Bali, sektörün problemlerinden Türkiye ekonomisine kadar birçok konuyla ilgili soruları yanıtladı.

İşte Bali’nin dikkat çektiği noktalar: 

-Bankacılık, aracılık yönünü dikkate aldığımızda; haberleşme, savunma, enerji gibi stratejik bir sektördür. Milli bankacılık fonksiyonlarını göremezsek bundan dolayı sıkıntı duyarız. En büyük konu budur. En az enerji, en az savunma kadar stratejik bir sektörüz. İşimizi iyi yapamazsak bundan milli menfaatlerimiz zarar görür. Biz işimizi yapamaz hale gelmekten tedirginiz. Bizim 30 milyar TL özkaynağımız var. Bu parayı banka mevduatı yapsak yıllık kârımızdan daha fazlasını elde ederiz.

-Şu anki mevcut duruma baktığınızda faiz indirimi mümkün görünmüyor. Evet faizler düşmeli. Ama kaynak faizi düşmeden plasman faizi düşmez. 2010’da bu ülkede net faiz marjı yüzde 5.8’di. Bugün 3.5’lerde. Özkaynak kârlılığını artırmak için bunu ikame edecek faiz dışı gelirlere ilişkin (net ücret ve hizmet komisyonları) yapılan düzenlemelerle böyle bir imkân vermiyor.

-Kârı vurgulamamın tek nedeni ilave iş yapabilme kapasitesi kazanabilmek. Buharlaştırdığımız, bir yere götürdüğümüz bir kaynak yok. O kârı öz kaynağa ekleyip daha fazla iş yapamadığımız için endişe ediyoruz. O yüzden diyorum ki bankacılığın kâr edip edememe sorunu yok. Bankacılığın fonksiyon görememe sorunu var. Bankacılık sistemi fonksiyon görsün ki, Türkiye’nin hanehalkı, büyüme, büyük projeler, ticaret, savunma gibi finansmanını sağlayabilsin.

“GENÇ ATLETE AĞIRLIK BAĞLANDI”

-Basel düzenlemelerinin Avrupa için bir ekonomi politiği var. Bize düşen de ülke açısından milli olabilecek seçimler yapabilmemiz. Bugün Türkiye, ilave bir prim ödeyerek dünyadan daha pahalıya sermaye yeterlilik rasyosu satın alıyor. Avrupa, Basel kriterlerini alırken; bankaların stres testlerinden geçemediği bir tabloda sermaye yeterliliğini yüzde 8 civarlarında belirledi. Biz de makro tercihlerle bunu yüzde 16-17 sermaye yeterliliğine sabitledik. Benim tabirimle yaşlı ve koşamayan bir atlet, genç bir atlet tarafından geçilmesin diye, genç atlete ağırlık bağlandı. Bu ağırlıkla şimdi biz de koşamıyoruz. Biz diriyiz oysa. Bu durum ülkenin büyüme hızını yarın belirler. İstihdamı ve 2023 hedeflerine erişimi belirler.

“BİRLİK, HÜKÜMETE AKTARACAK”

-Bankalar Birliği’nde yeni bir çalışmayla bu konular hükümete aktarılacak. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek de dahil herkes ile bu konu görüşülecek. Burada yer verilen unsurlarla ilgili 2016’ya dair bir değerlendirme yapılacak. Yüzde 20’ye gelmiş genç işsizliği var bu ülkenin. Böyle olunca da bankacılık sistemini çalıştırmamız gerekiyor.

“ÖNÜMÜZDE İKİ YENİ FIRSAT VAR”

İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, Türkiye’nin önünde iki yeni fırsat penceresi olduğunu ifade etti. Bali’ye göre bunlardan ilki Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından açıklanan “Öncelikli Dönüşüm Programı Eylem Planı.” İkincisi ise Avrupa Birliği’yle açılan yeni fasıllar. Bali “Bu iki konuyu sonuna kadar götürürsek dünyadan ayrışırız” dedi.

“SİYASET HEVESİ OLAN ELBİSESİNİ ÇIKARIP KOYSUN”

Toplumun aşırı siyasallaştığına da vurgu yapan Bali, “Rolü siyasi olmayan insanlar da şu ya da bu şekilde siyasi mesaj verir oldu. Benim iş dünyasıyla ilgili rolüm şu; iş dünyasına kaynak sağlayan bir bankanın genel müdürüyüm. Mevduat, kredi, faiz, finansman konuşabilirim vs. vs. Siyasetle ilişkim ancak siyasi istikrar, öngörülebilirlik konularında olur. Siyasetin benim rolümle ilgili olmadığını düşünüyorum. Böyle bir hevesi olan varsa bir zahmet elbisesini çıkaracak. Toplumu da âli fikirlerinden mahrum bırakmayacak” diye konuştu.

“3. HAVALİMANINDA OLMAMAK İÇİMİ HÂLÂ SIZLATIYOR”

Üçüncü havalimanının finansmanına giremediklerini hatırlatan Adnan Bali “Bu çok üzüldüğüm bir iştir. Çünkü Türkiye’nin gözbebeği bir proje. Bunun Türk bankalarınca finanse edilebileceğini, Türk bankalarının da buna gücünün yetebileceğini ilk söyleyen kişi benim. Müzakere ettik, konuştuk. Fakat maalesef istenen rakamlara inemedik. Nihat Bey (Özdemir) de bunu röportajlarında açık açık söyledi zaten. Ben de kendisine telefon açtım ve bu kadar şeffaf bir şekilde bunu paylaştığı için teşekkür ettim. Bu projede olmamak benim içimi sızlatıyor” diye konuştu.

RUSYA’DA REEL POLİTİKA VURGUSU

Adnan Bali, Rusya’yla yaşanan krizi yorumlarken Prof. Vamık Volkan’ın şu tespitini hatırlattı: “Reel politik, eninde sonunda mantıksal boyutlara göre yönetilir. Kişilerin birtakım nesnel olmayan yaklaşımlarına sonuna kadar bağlı kalamaz.” Ardından da kendi yorumunu yaptı: “Bazen iç siyasete yönelik mesajlar dış siyaset için de belirleyici olur. İç siyasette işlevini gördükten sonra rafa kalkar. Ben böyle baktığımda, reel politiğin böyle bir uzlaşmazlığı daha fazla derinleştirmediğini görüyorum.

İŞ, YILIN BANKASI SEÇİLDİ

İş Bankası’nın The Banker tarafından açıklanan “Dünyanın En Büyük 1.000 Bankası” listesinde ilk 100’e giren tek Türk bankası olduğunu hatırlatan Bali “The Banker Dergisi tarafından güçlü mali performansımız ve inovatif hizmet anlayışımız ile ‘Türkiye’de Yılın Bankası’ ödülüne layık görüldük” dedi.

“MERKEZ BANKASININ GÖREV ALANI YENİDEN BELİRLENMELİ”

“Merkez Bankası’nın politik karar alanını da içeren konularda sadece teknik bir alanmış gibi karar almasını Merkez Bankası özerkliği içinde tartışılır buluyorum” diyen Adnan Bali şunları anlattı: “Ekonomik büyüme, enflasyon, dış ticaret açığı cari denge, istihdam gibi ulaşmayı hedeflediği bir çok hedef var. Bunların bir kısmı teknik alanın içine, bir kısmı da siyasi alanın içine girer. Tamamının teknik alan olarak tanımlanması Merkez Bankası özerkliğiyle açıklanamaz.”

“SİYASİ SORUMLULUĞU OLMAYANIN SİYASİ SÖZÜ DE OLMAMALI”

Adnan Bali ayrıca “Siyasi alanda sorumluluğu olmayanın siyasi alanda sözü de olmamalı” diyerek şunları söyledi: “Finansal istikrar komitesinin alanı içine giren bazı başlıkların da çok ciddi siyasal sonuçları var. Bunu nasıl Merkez’in özerkliği içinde tanımlayabiliriz? Görev alanının yeniden tanımlanması lazım; Neresi teknik, neresi siyasi. Seçimle gelen bir hükümet, büyüme, istihdam vaatleriyle halka bir program sunuyor. Bu hedefler teknik bir alanın cevaz vermesine bağlanacaksa bu ilişkinin yürümesi mümkün değil. Bu konu teknik ve siyasi başlıkları da olan ciddi bir sorun. Merkez Bankası’na yönelik özerklik tartışması da siyasi alanla teknik alanın birbirine karışmasından kaynaklanıyor. İşte tam da bu nedenle ‘siyasi alanda sorumluluğu olmayanın sözü de olmamalı. Zira banka aşırı büyüme hevesiyle teknik alanla oynayamadı.” Rusya’da 100 milyon dolar bir kredimiz var. İştirakimiz Şişecam’ın fabrikası var. Şu ana kadar bir sıkıntı yaşamadık. Yine de güvenlik önlemlerini artırdık.”
Facebook
 

Exit mobile version