Kimin yazdığı bilinmiyor. Herkes deli gibi paylaşıyor. Bulunduğu muhitte muteber insandı bankacı.Hele Anadolu da bankacının oturduğu semtte oturmak itibar emaresi sayılırdı diye başlıyor ve bankacılığın nereden nereye geldiğini anlatıyor.
Geçmişten Günümüze Bankacılık…Çeyrek asır evvelini hatırlarım bu mesleğin…
Bulunduğu muhitte muteber insandı bankacı…
Hele Anadolu da bankacının oturduğu semtte oturmak itibar emaresi sayılırdı…!!
Bankacıya kız vermek, bankacıdan kız almak önemli mevzuydu…:)
Toplumda bir yeri, protokolde bir ağırlığı vardı bu insanların…
Banka şubelerinde çalışan insanlar 6 ayda bir değişmezdi, bankacı ile müşteri arasında süreklilik ve güven arz eden bir ilişki şekli vardı…
Günümüzde olduğu gibi kaydi para arzı yaratarak insanlara sanal cennetler sunmak olarak algılanmıyordu bankacılık, asli görevini yerine getiriyordu yani ticaretin finansmanına şirket yönlü destek veriyordu…
Bir kredi dosyası değerlendirilirken, hedef baskısı ile tribünleri tatmin etmek için değil, sürdürülebilir kredi ilişkisi sağlanarak makro ekonomik gelişmeye destek vermek adına hareket ediliyordu…
İyi üniversitelerin iyi bölümlerinden mezun insanlar tercih ediyordu bu mesleği…
Çok değil bundan 10-15 sene önce, ülkenin önde gelen üniversitelerinde, bankalar kariyer günleri düzenler ve gençleri sektör hakkında bilgilendirirlerdi, bankalarda kariyer yapmak için neler yapmaları gerektiğini anlatırlardı…
O zamanlar bankacılık sektörü bugün açıkladığı konsolide karları, rüyasında bile göremiyordu ama çalışanları da müşterileri de daha mutluydu…
O zamanlar, bankaların neredeyse hepsi bizimdi yani ürün ve hizmetlerini sundukları insanlar ile aynı gemi içerisindeydi bankacılık sistemi, şimdi ise yerli sermayeli bankaları parmakla saymak mümkün…
Günümüz bankacılarından, mesleğinden dolayı sevdiği kız ile evlenmesine müsade edilmeyen insanlar tanıyorum ben…!!
Artan rekabet ve daralan kar marjları yüzünden bu meslek grubunun üzerindeki baskı, mevcut haliyle, yerin 200 metre altında kömür çıkartmaya çalışan insanların dramından aşağı kalmayan bir niteliğe büründü son 10 yıldır…
Sektörün neredeyse her 5 yılda bir standart hale gelen krizler yüzünden kırılgan hale gelen yapısı ve kar maksimizasyonu için çalışanlar üzerinde oluşan baskının her geçen gün artması, bu meslek grubunda çalışan insanların gelecek kaygısı ile sosyal dengelerinin tamamen bozulmasına sebep oldu…
Toplumun mesleklerine gösterdiği teveccühün neredeyse yok olmasının yanı sıra maddi anlamda da katlandıkları riskin karşılığını alamayan bankacıların yaşam kalitesi her geçen gün belirgin biçimde bozuluyor. İşini yaparken mutlu olanına rastlamak neredeyse imkansız çünkü hem çok riskli bir işi yoğun hedef baskısı altında yapmaya çalışıyorlar, hem ( özellikle şubelerde ) mesai saatlerinin dışına taşan çalışma saatleri yüzünden iş hayatı özel hayat dengeleri bozuluyor hem de bu kadar zahmetli bir işin karşılığında açlık sınırı ile yoksulluk sınırı arasında kalan bir ücret ile hayatlarını idame ettirmeye çalışıyorlar…
Bankacıyı, tencere, tava pazarlar gibi agresif bir şekilde piyasaya süren sektör, meslek ile ilgili toplumun algısını kötümserleştirdiği gibi isanların tefecilere baktığı gözle bankacılık sektörüne bakmasına sebep oldu…
Son yıllarda sektöre giren ve sektörün yarısından fazlasını eline geçiren küresel aktörler, ülkemiz insanının mahrum bırakılmışlığından kendi adlarına çok iyi sonuçlar çıkarttılar…
Bence bankacılar da zorluk derecesi yüksek meslek grubunda değerlendirilmeli ve yıpranma tazminatı, erken emeklilik gibi bir takım ek haklar ile yaptıkları iş katlanılabilir bir hale getirilmeli.
Aksi durumda sektörün özellikle önümüzdeki 20 yıl içerisinde ciddi anlamda insan kaynağı açısından sorun yaşaması muhtemel.
Bankalarda personel devir hızlarının mevcut hali bile yeteri kadar ürkütücü haldeyken, ekonomik gelişmenin ve farklı sektörlerin insanların hayatına girmesi ile birlikte aktif iş gücünü bankalarda çalışmaya ikna etmek oldukça zorlaşabilir.
Bu meslek grubu gerçekten zor şartlar altında çalışıyor, statüsünü, maddi rahatlığını ve çalışma koşullarında ki göreceli üstünlüğünü kaybettiği gibi sürekli müşteri, çalıştığı şirket ve piyasa baskısı altında olan bu insanlara herhangi bir gerekçe ile kızdığınızda tepkilerinizi yöneltmeden önce bir kez daha düşünmezinizi ve empati kurmaya çaışmanızı tavsiye ederim…
Sizi mutsuz eden her neyse bilin ki bunun suçlusu bankacılar değil
Banka CEO’sunun Evi Neden Yok?
Türkiye’nin gündeminde İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran var. Hakan Aran, Antalya’da gazetecilerle yaptığı sohbet sırasında kiralardan yakınıyor. Aran, 12.500...