Sigortacılık dünyada çok önemli bir iş.Ancak Türkiye’de bazı sigorta şirketleri tarafından bankalara sunulan ahlaksız teklif bu işi soygun aracı yaptı.
Sigortacılık dünyada ilk olarak 4 bin yıl önce Babilliler döneminde başlamış. O dönemde ticaret kervanları saldırıya uğruyor ve ticari hayat felç oluyormuş.
Bunun üzerine ilk sigortacılık faaliyeti doğmuş ve ortaya çıkması muhtemel risk satın alınmıştı. Adamların 4 bin yıl önce başlattığı sigortacılık dünyanın her ülkesinde olmazsa olmaz.
İnsanlar her şeyini sigortalar. Evini, bahçesini, sağlığını, hatta çocuğunun komşusuna vereceği zarara kadar riski sigorta şirketine sigortalar. Mesela çocuğunuz komşunuzun camını mı kırdı, hemen sigorta şirketi devreye girer ve o komşunuzun hasarı ödenir.
Yine dünyada çok kullanılan sigorta ürünlerinden biri de hukuk sigortasıdır.
Neredeyse herkesin bir hukuk sigortası vardır. Diyelim ki bir sorundan dolayı davalık oldunuz, hemen sigorta şirketiniz devreye giriyor ve size avukat atıyor.
Daha onlarca işe yarar, hayatı kolaylaştıracak sigorta ürünlerini insanlar satın alıyor.
Bu da sigorta şirketlerinin gelişmesine ve büyümesine neden oluyor.
Gelelim Türkiye’ye…
Türkiye’de sigortacılık sektöründe büyük bir hüsran yaşanıyor. Kontrolsüz sigorta şirketleri Türkiye’de insanların maalesef sigortaya olan güvenini ciddi anlamda sarstı. En büyük hüsran sağlık sigortasında yaşanmıştır. Üç beş kez doktora gittiği için fazladan prim isteyen sigorta şirketinden tutun da, tavuktan zehirlenen kişinin tansiyonu yükseldiği için “sen kalp-damar hastasısın riskini ödemem” diyen şirkete kadar yüzlerce örnek var. 48 yaşında prim ödeyen ve hiç doktora gitmeyen kadının 60 yaşına geldiğinde primini yüzde 200 artıran yine Türkiye’deki sigorta şirketleridir.
Bütün bunlar Türkiye’de sigortacılık sektörüne olan güveni sarstı.
Bankalara ahlaksız teklif
İşte bu sigorta şirketlerinden bazıları kontrolsüz bir şekilde daha çok kazanmak için bankalara ahlaksız teklif götürdüler. Banka şubelerini acente olarak kullanıp kolay para kazanmanın yolunu bulan sigorta şirketleri, bankalara özel ürünler üretmeye başladı. Bir de üstüne üstlük yüzde 40 kâr marjı, gözünü kâr hırsı bürümüş bankaların çok kolay yoldan çıkmasına neden oldu. İşte o bankalar bugün hayat boyunca kimsenin işine yaramayacak ve sigorta şirketi için de riske dönüşmeyecek ürünleri vatandaşa satıyor. Personeline hedef baskısıyla sattırdığı ürünlere bir bakın Allah aşkına…
ATM güvence sigortası, kredili mevduat hesabım güvende sigortası, kredi kartım güvende sigortası, KOBİ güvende, koruyucu melek sigortası, beni seven babam sigortası, evim güvencede, iflas koruma sigortası gibi adını hatırlayamadığım yüze yakın sigorta poliçesi satılıyor. Sigorta şirketleri banka şubelerine yüzde 40’a yakın komisyon ödüyor. Nasıl olsa riske dönüşmeyeceği için toplanan primler resmen banka ile yarı yarıya bölüşülüyor.
Sigorta şirketleri bankaları öyle kullanıyor ki geçen haftalarda da dikkat çekmiştim; banka yöneticilerine, yurt dışı seyahatleri, akıllı cep telefonları, hediye çekleri gibi onlarca rüşvet veriyor.
Hazine’den tık yok!
Bankaların sigorta şirketleri aracılığı ile vatandaşı soymalarına yönelik bir suç duyurusunda bulunmuştum. Bankalara kredi almak için giden sıkışık durumdaki vatandaşa hayat sigortası yerine iş yeri sigortası satıldığını yazmıştım. Hazine Müsteşarlığı’ndan bu konuda hiç ses çıkmadı.
Böyle olunca da bankalar personel üzerindeki sigorta hedefini biraz daha artırdı.
Şu anda insanlara zorla sigorta sattırılıyor.
Böyle bir ülkede insanlar sigorta şirketlerine ne kadar güvenebilir?
Gariban vatandaş sigorta şirketi ile bankaların arasında kalmış.
Kaynak: yeniçaggazetesi