Bankaların bölge satış müdürlerinin şube personeline uyguladığı hedef baskısı tehdide dönüştü. Bankacılar ne yapmalı?
Bankacılık sektörü belkide tarihinin en sıkıntılı dönemini yaşıyor.
Bankaların bir bir battığı o 2001 krizinde bile böyle olmamıştı.
Amerikan Merkez Bankası FED’in parasal genişlemesinden dolayı Altın Dönemi’ni yaşayan sektör şu anda tam bir bunalım yaşıyor. Bunalım sektöre adeta bir hastalık gibi tepeden tırnağa bulaşmış gibi dalga dalga yayılıyor. Etkisini her geçen gün biraz daha arttırıyor.
Bunalımın Merkez üssü bankacılığın o bol kesden para kazandığı döneme alışan yabancı patronlar. Değerinin kat ve kat üstünde bir değer vererek aldıkları bankalar artık eskisi gibi para basmıyor. Kazanmasına kazanıyor ama öyle yüzde 200 karlar yok artık.
PATRON doğal olarak bankanın genel müdürüne baskı yapıyor. O özel ceylan derisi koltuklarda oturmak kadar kalkmak da zor. İşte patron genel müdürü koltüğunu alttından çekmekle tehdit ediyor. Yabancı sermayeli bankalarda bu baskı çok fazla. Baskıyı görenler ise Türk Genel Müdürler. Geçmişte hepsi FED sayesinde başarı hikayesi yazmış (!)yöneticiler. Gidecek olan sadece koltuk değil. Aynı zamanda her yıl sonu alınan milyon dolarlık primlerde gidecek!
Durum böyle olunca panik atak başlıyor. Panik atak gelince insanın gözü hiç bir şey görmez.. Kırıp geçer. Kırılan sadece telefon ve cam değil kalplerde kırılıyor. Tabii ki Genel müdürün altındaki genel müdür yardımcılarının. Patrondan 1 fırça yiyen genel müdür yardımcılarına iki katı artıyor.
Sayıları bazı bankalarda 10’u bulan GM yardımcıları başlıyor bölge müdürlerine fırça atmaya. Üstelik bu fırçanın şiddeti en az dört kat artmıştır. Bölge müdürlerinin hemen hemen hepsinin nihayi hedefi genel müdür yardımcılığıdır. Bu beklentiden ve aslan payı primlerden olmak istemeyen bölge müdürü başlıyor elini altındaki satış müdürlerine fırçaya. Şiddet daha da artmıştır.
Çoğu şube müdürlüğünden alınma veya şube müdürlüğü beklentisindeki satış müdürleri başlıyor şubelerdeki satış yöneticilerine baskı yapmaya. Üstelik genel müdürden bölge müdürüne gelene kadar en az 4-5 kat artan baskıyı pazarlama elemanlarına en az 10 kat olarak uyguluyor.
TAM BİR TERÖR
Şu günlerde bankacılardan gelen şikayetlerin yüzde 90’ı bankaların bölge satış müdürlerinden. Hepsinin hikayesi aynı. Bölye satış müdürü tarafından önce sudan sebeplerle verilen bir uyarı ve hemen arkasından bölğeye çağrılarak istifa isteme tehdidi. Bankaların insan kaynakları ne iş yapıyor derseniz onlar zaten bu işe zemin hazırlayan bölümler haline geldi. Bir insan bu tehdit altında ne yapabilir?
Sadece ruh sağlığını kaybedebilir. Hastanelerin psikyatri bölümlerinin önünde her gün bir çok bankacıyı görebilirsiniz.
Basisen Genel Başkanı Metintiryakioğlu, banka ve yöneticilerin kullandığı bu yöntemin insan haklarına aykırı olduğunu ve anayasanın çalışma hakkı maddesinin açık bir ihlali olduğunu söylüyor. Metin Tiryakioğlu Çalışma Bakanlığı’nı bu konuda göreve çağırıyor.
Bankacılara kurulan iihtar ve istifa kumpasına hukukçularda şiddetle karşı çıkıyor. Bankacıların daha cesur davranmalarını ve bu konuda gördükleri baskıyı çalışıyor olsa bile yargıya götürmelerini istiyor. Bu uygulama yürürlükteki iş yasalarına göre de suç
Hukukçular bu konuda Çalışma Bakanlığı’na suç duyrusunda bulunulmasını istiyor. Suç duyrusunda bulunan bir personelin hukuken işten atılması mümkün değil atılsa bile mahkemeler geri dönüş ve tazminat ödenmesini hükmediyor.
Şu ana kadar Türkiye genelinde 2 bankanın 3 bölge satış müdürü hakkında suç duyrusu bulunuyor. Bu suç duyrularının yeni hükümetin çalışanlar lehine atması muhtemel yasalarla davaya dönüşeceği kesin.
Bölge satış müdürleri ile ilğili şikayetleri ve yarattıkları tramaları yazmaya devam edeceğim. Şikayetlerinizi ve yaşadıklarınızı bana yazın.
remziozdemir@gmail.com