Geçen hafta, Remzi Özdemir bana Dünya gazetesinden Ferit Barış Parlak’ın “250 bin anaokulunda 3 yaşındaki çocuğa beceri kazandıran Çin’le mi rekabet?” başlıklı yazısını göndermiş. Yazıda Barış Parlak, Çin’de öğrencilerine takım/ekip ruhuyla iş ve iş birliği yapmak, iş geliştirme becerisi kazandırmak, sorumluluk alabilme kabiliyetlerini artırmak, matematik, fizik, yabancı dil ve sanat eğitimi vermek amacıyla kurulmuş 250 bin ana okulunun varlığından bahsediyor. Ben de yazıyı okuduktan sonra bu konuyla ilgili bir yazıyı kaleme almak istedim.
Çin, bildiğiniz gibi, son 30 yılda dünyada gittikçe ağırlığını artıran ekonomik bir deve dönüştü. Bu dönüşümde en dikkat çeken gelişmelerden biri de Çin’in aynı zamanda teknoloji üretiminde gerçekleştirdiği ilerleme. Parlak’ın belirttiği gibi bu ilerlemede uygulanan evrensel ve rasyonel eğitimin rolü büyük.
Ekonomik büyümenin anahtarı teknolojidir. Teknolojinin de anahtarı insan kaynakları yönetimi, eğitim ve araştırma. Bugün, dünyada araştırmaya ayrılan kaynaklar insanlık tarihinin en yüksek seviyesinde. Bugün, bir ülke, toplam nüfusunun içinde yer alan araştırmacıların ve bunların araştırmalarının sayısı arttıkça ekonomik büyümeyi sağlamada başarılı olabilmekte. Bir ülkede ciddi bir araştırmacı kadrosu yoksa o ülkenin büyümesi mümkün olmadığı gibi durgunluk içinde debelenmesi kaçınılmaz. İnsanlık tarihinin büyük bir bölümünde büyüme çok yavaştı. Uygarlık ve büyüme, bir anlamda, daha fazla miktarda insan kaynağının üretimden araştırmaya yönlenmesinden sonra başlayabilmiştir.
Çin’deki ana okulları örneğinde görüldüğü gibi artık bir devletin halkının refahını yükseltmek, rekabet gücünü artırmak için yapabileceği en iyi şey sermayeye değil insan kaynağına ve eğitime yatırım yapmak, insan kaynağının gittikçe genişleyen bir kesimini araştırmaya yönlendirmektir.
Buhar makinesi yüzlerce yıl önce keşfedilebilirdi
İskenderiyeli matematikçi-mühendis Heron, “aeolipile” adını verdiği basit bir buhar türbini düzeneği tanımlamıştır. Bu düzenek, ısıtılan suyun buharının dışarıya püskürmesiyle dönen bir küreden oluşuyordu. Ancak Heron’a atfedilen bu icat pratik bir amaç için kullanılmamış, daha çok bir oyuncak veya merak uyandıran bir nesne olarak kalmıştır. Romalı mimar-mühendis Vitruvius da MÖ 30-20 yılları arasında, muhtemelen Roma’lı çocukların oyuncağı olan benzer bir cihazdan bahsetmiştir.
Romalılar çağlarına göre muazzam mühendislik bilgisine sahiptiler. Hayranlık uyandıran yollar inşa etmişlerdir. Bu yollar haberleşme ve iletişim için çok önemliydiler. İktisadi bakımdan ise Roma’da yiyecek ve emtia ticaretinin gelişmesini ve çok geniş bir alanda Roma mallarının yayılıp dağıtılabilmesini sağlamıştır. Romalılar, eğer yeterli insan kaynağına sahip olabilselerdi, aeolipile’den yola çıkarak, muhtemelen, buhar makinesini keşfedip, dünyada ilk kez demiryollarını inşa etmiş olabileceklerdi. Bu mümkün olmadı. Çünkü ellerinde böyle bir çalışmaya hasredebilecekleri insan kaynağı mevcut değildi.
Araştırmaya yönlendirilmiş insan kaynağı ekonomik büyüme için en kritik faktör. “İnsan kaynağı” derken burada kastedilen akrabalardan, hemşerilerden, partililerden, aynı ideolojiden ve tarikattan insanlardan oluşmuş insan grupları değil. Mutlaka, araştırma için gerekli bilgi, beceri ve yeteneklere sahip bir insan kaynağı havuzundan bahsediyoruz.
İngiltere ve Almanya’da kimya sanayi nasıl gelişti?
Teknoloji bazlı büyümede insan kaynağının hayati rolünü ön plana çıkaran Nobel ödüllü iktisatçı Paul Romer, bir çalışmasında 19. Yüzyılın sonlarında Avrupa’da kimya mühendisliğinin durumunu inceler. Dikkatini çeken önemli bir bulgu kimya sanayinin bu erken dönemlerinde Almanya ve İngiltere’nin öncü ülkeler olduğudur. Her iki ülkede de kimya sanayi hızla gelişmektedir. Başka ülkelerde de kimya ile ilgili birtakım gelişmeler mevcuttu ama sınırlıydı. Örneğin; o dönemde Osmanlı İmparatorluğu’nda modern anlamda bir kimya endüstrisi yok denecek kadar azdı. Sınırlı ve geleneksel bazı kimyasal üretim faaliyetleri bulunsa da, bunlar endüstriyel ölçeğe ulaşmamıştı. İmparatorluğun malum genel ekonomik ve sosyal koşulları, bu alanda önemli bir gelişmenin yaşanmasını engelliyordu.
Romer, Almanya ve İngiltere’deki kimya sanayilerinin gelişmesinin arka planında kimya mühendisliği için güçlü bir eğitim alt yapısının oluşturulduğunu gördü. Yani, buralarda bir yetenek havuzu oluşturulmuştu. Bu yetenek havuzu kimya üzerine araştırmaların ilerlemesine büyük katkı sağlamıştı. 20. Yüzyılın ilk çeyreğinde de Almanya ve İngiltere kimya alanında öncü konumlarını sürdürdüler. Bununla birlikte, Amerika Birleşik Devletleri petrokimya alanında dünyada bir numara olarak ön plana çıktı. Bu nasıl oldu? Tıpkı İngiltere’de ve Almanya’da olduğu gibi. ABD’de ki üniversitelerin kimya mühendisliği bölümleri, petrokimya endüstrisiyle ilgili araştırma ve geliştirme merkezleri haline getirildi. Öğretim üyeleri ve öğrenciler, kataliz, reaksiyon mühendisliği, ayırma işlemleri ve malzeme bilimi gibi alanlarda çığır açan araştırmalar yürüttüler. Bu araştırmalar doğrudan petrokimya teknolojileri ve süreçlerindeki ilerlemelere katkıda bulundu ve ABD’yi bu alanda ön plana çıkardı.
Uzun Mehmet’in maden kömürünü bulması gibi
Geniş ve gerekli donanıma sahip insan kaynağının belli alanlarda araştırma yapmasının ne gibi sonuçlar sağlayabileceğine yönelik bir örnek Uzun Mehmet’in taş kömürünü bulması hikayesi olabilir. Bir tarım toplumu olan Osmanlı İmparatorluğu’nun kömüre olan ilk talebi 19. yüzyılın ilk yarısında yelkenden buhar makinalarına geçmekte olan donanmasının ihtiyacından kaynaklanmıştı. Daha sonra tophane, darphane, tersanelerde de ihtiyaçlar oluştu. Kömür ihtiyacının ithalat ile karşılanması Osmanlı ekonomisinde büyük yük oluşturmaktaydı. Bu sebeple Osmanlı’nın kendi kömür madenlerini bulması gerekiyordu. Osmanlı’yı yönetenler o aşamada bir nevi İngiltere ve Almanya’nın kimya sektörü için yaptığını yaptılar. Bir taraftan uzmanlar tarafından oluşturulmuş heyetlerle kömür araştırılırken diğer taraftan da çok pratik bir fikirle Osmanlı Donanması’nın terhis ettiği deniz erlerine gemilerde yakılan maden kömürü hakkında bilgi ve numuneler verilerek memleketlerinde bu numunelerin benzerini aramaları istendi ve bulanların ödüllendirileceği sözü verildi. Ülkeye dağılan erlerin bir gözü bu madende oldu. Bu süreçte piyango Uzun Mehmet’e vurdu ve 8 Kasım 1829’da Zonguldak’ta maden kömürü yataklarını keşfetti ve büyük ödülü kazandı.
Bir ülkenin tüm nüfusunun kuaförlük, garsonluk, kasiyerlik, valelik, minibüsçülük yapması doğru olmaz. Bunlar da çok önemli, saygıdeğer ve toplumun güncel refahı için önemli meslekler. Bununla birlikte toplumun, gelecekteki refahının yükselmesi ve rekabet gücünün artması için kendini araştırmaya adamış ve bunu yapabilmek için gerekli eğitime sahip bir insan kaynağının mevcut olması çok daha önemli.
Bu perspektiften bakıldığında Türkiye bugünlerde hiç iyi bir görüntü sergilemiyor. Yukarıda anlatılan yaklaşımlarla uzaktan yakından alakası yok gibi gözüküyor. Garip eğitim projelerinden ve ülkedeki siyasal, sosyal ve ekonomik sorunlardan rahatsız olan lise ve üniversite öğrencileri kendilerine bireysel veya kollektif çıkış yolları arıyor. Devlet Personel Başkanlığı 2018 yılında kapanmıştı. Üzerinden daha yedi yıl geçmeden Başkanlığın görevlerini devrettiği Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi de kapandı. Bunlar bir ülkenin insan kaynaklarını yönetim şekli hakkında olumsuz izlenimler veren gelişmeler.
Çin’le veya bir başka ülke ile rekabet edebilmenin insan kaynağını geliştirmek ve araştırmaya yönlendirmekten daha iyi bir yolu yok. Bunu yapmayıp, birbirimize masal anlatmak, önü arkası belli olmayan eğitim projeleri üretmek, bize hiç iyi gelmeyecektir. Çin, Vietnam, Tayvan, Kore, Polonya gibi ülkelerin ardından yeni, başka ülkelerinden de arkamızdan gelip, bizi geçmesine dur demenin zamanı geldi hatta geçiyor.
KAYNAKLAR:
ROMER, Paul, “Endogenous Technological Change”, The Journal of Political Economy, Vol. 98, No. 5, Part 2, pp.71-102, Erişim: 16.04.2025, (https://web.stanford.edu/~klenow/Romer_1990.pdf).
ROMER, Paul, “The Deep Structure of Economic Growth”, February 5, 2019, Erişim: 16.04.2025, (https://paulromer.net/deep_structure_growth/).
BONVILLIAN, “Economic Growth Theory and the Direct Elements in Innovation” (Class 1, Part 1), MIT OpencourseWare, Erişim: 16.04.2025. (https://www.youtube.com/watch?v=RDvMzWDzZkc&t=1261s)
WIKIPEDIA, Aeolipile, Erişim: 16.04.2025, (https://en.wikipedia.org/wiki/Aeolipile).
WIKIPEDIA, “Heron of Alexandria””, Erişim: (16.04.2025), (https://en.wikipedia.org/wiki/Hero_of_Alexandria).
WIKIPEDIA, “Vitruvius”, Erişim: (16.04.2025), (https://en.wikipedia.org/wiki/Vitruvius).
KARA, Murat, “Osmanlı Devleti’nin Son Döneminde Ereğli Kömür Havzası (1829- 1920)”, History Studies, Volume 5 Issue 1, p. 223-250, January 2013, Erişim: 16.04.2025), (https://www.historystudies.net/dergi/tar2015129ab23.pdf).