Markalar esas olarak şirketlerin verdiği vaatlerdir.
Verilen sözlerin yani vaatlerin temelinde ise şirketlerin tüketicilerine karşı ürettikleri ürünlerle (mal veya hizmet) alakalı temin ettikleri kalite ve performans yatar.
Bu açıdan, finansal olarak MARKA, tüketicilerin aynı kalitede ve ölçüde ürünler arasından ilgili markalı ürüne DAHA FAZLA ÖDEME yapmalarını sağlayan BİR GÜVEN UNSURUDUR!
Bu güven unsuru ise MARKA DEĞERİNİ yaratır ki bu değer, günümüzde Şirketler açısından temel değer maksimizasyonu sağlayan maddi olmayan duran varlık haline gelmiştir.
Nihayetinde, ifade etmek istediğim basitçe şudur: Marka ürünle ve ürüne duyulan güvenle ilgilidir.
Bu bağlamda teorik olarak markanın işletmenin ortaklarından, çevresel kök bileşenlerden, menşeden vb. ayrıştırılması gerekir.
Yani işletme yönetimi, markasını genel geçer hale getirmelidir ki değer maksimizasyonuna dayalı pazarlama faaliyeti profesyonel anlamda bunu gerektirir.
Ne oldu?
Espreesolab markası, CHP özelinde açıklanan boykot listesinde yer aldı.
Yani MARKA adeta SİYASETİN GÖBEĞİNE İTELENDİ!
Sonrasında, bana göre, Espreesolab çok doğru ve profesyonelce bir açıklama yaptı. Kısaca dedi ki, ‘Biz neden boykota uğradığımızı anlamadık? Siyasi bir tarafta ve olayların içerisinde değiliz’.
Ve yukarıda bahsettiğim şekilde, markayı ürünle ilişkilendirdi: Biz siyaset değil, kahve yapıyoruz!
Takiben ne oldu?
MARKA İKİNCİ KEZ SİYASETİN GÖBEĞİNE İTELENDİ!
Nasıl mı?
Bu sefer AKP tarafı (durumu anlatabilmek için böyle demem gerekiyor) yani siyasileri, gençliği vb. Espreesolab’da GÖRÜNÜR ŞEKİLDE kahve içmeye başladı, boykot listesinde yer almasına benzer şekilde bana göre marka için talihsiz halka ilişkiler doneleri içeren görüntüler verdiler.
Ve nihayetinde, bugün itibariyle MARKA POLİTİZE OLDU!
İşte ben tam bu noktada işin siyasi boyutuyla ilgilenmeden şunu net bir şekilde söylemek istiyorum: Bana göre Türkiye meşeli markalar politize edilmemeli.
Çünkü bugün dünyadaki en önemli değer bileşenleri MARKALARDIR!
Her bir yerli marka ise Türkiye’nin kazanımıdır.
Misal, mevzubahis olan perakende kahvecilik ise; bugün Türkiye O BİLİNDİK YABANCI MARKANIN en önemli pazarıdır.
Dolayısıyla, yerli ve küresele büyüme içgüdüsü gösteren markalarımızın öyle ya da böyle korunması gerektiğine inanlardanım.
Ve şunu söyleyebilirim: Tüm taraflar Espressolab markasının değerinin korunması çerçevesinde bence hatalıdır.
Siyasetin markalardan arileştirilmesi gerekir.
Sevgi ve vicdanla kalın…
Prof. Dr. Soner GÖKTEN