Yazıma öncelikle kendimizle ilgili bir son dakika gelişmesini paylaşarak başlamak isterim . Bugün itibariyle Paramedya İnstagram hesabımız tamamen organik şekilde ( takipçi satın almadan, sponsorlu paylaşım yapmadan, herhangi bir yere para ödemeden ve hiç kimseden hiç bir şekilde bir ödeme talep etmeden…) 80.000 takipçiye ulaşmış bulunuyor . Bu hesabı açarken hedefim Bankacıların en az yarısına ulaşabilmekti . Sanırım hedefime fazlasıyla ulaştım. Bankacılar Paramedya’yı takip edenler ve gizli takip edenler (!) olarak ikiye ayrılıyor artık. Sektörde Paramedya’dan habersiz kuş uçmadığını bilmeyen kalmadı . Piyasada yaprak kopırdasa , sebebini Paramedya’ya soruyor ya da bildikleri , gördükleri , yaşadıkları her şeyi Paramedya’ya yazıyor, paylaşıyor Bankacılar . Sağolsunlar . Sektör insan kaynağı ve şube sayıları açısından küçülüyor olsa da biz birlikte büyüyoruz . Dayanışma içinde olmanın ve sorunları paylaşarak hafifletmenin yollarını birlikte arıyoruz .
2024 yıl sonu yaklaşırken. Bankacılar son günlerde her zamankinden daha yorgun, bezgin ve bıkkın haldeler. Yüksek hedefler ve yoğun baskılar altında ezilirken sesini duyurmaya mecali kalanlar can havliyle yine bizlere yazarak dertlerine bir çare arama, bulma ümidindeler. Her zamanki gibi yüzleri gülerken içlerini kan ağlatan sorunlarını, iç seslerini bizim aracılığımız ile duyurmak istiyorlar. Elimizden geldiğince hikayelerde onlardan gelen çığlıkları paylaşmaya , Üst yönetimlerin dikkatini çekerek , çözüm üretmelerine vesile olmaya çalışıyoruz.
Peki bu sorunlara çözüm bulunmayınca , Bankacıların sessiz çığlıkları duyulmayınca ne oluyor ?
Konuya yine her zamanki gibi psikolojik açıdan yaklaşmak istiyorum. İnsanlar çok zor koşullarda, çözümsüz sorunlarla karşılaştıklarında, karşılarında kendilerini anlamayan , dinlemeyen insanlarla çevrili olduklarını farkettiklerinde , akıl sağlığını korumak için bir kaçış yolu ararlar . Bunun için yapabildikleri en kolay şey ise “ hayal kurmaktır .” İşte Bankacılar da son dönemde bunu sık sık yapıyorlar . Patronlarında istedikleri insani, vicdani değişimi göremeyen Bankacılar, bir hayale sarılıyor . Banka patronunun bir satın alma hikayesi ile değişeceğini, belki çok daha insaflı birilerinin bankayı satın alıp yaşanan saçmalıklara bir çeki düzen vereceğini hayal ediyorlar. Bu hayaller ara ara ufak ufak dile getirilmeye başlandığında ise bir süre sonra kulaktan kulağa yayılıp herkesin inanmak istediği bir şehir efsanesine dönüşüyor…Nereden mi biliyorum? En çok kendimden ve yıllar önce yaşadığımız tecrübelerden.. bir de son yıllarda farklı dönemlerde farklı bankalarla ilgili defalarca gündemimize getirilen ama aslı astarı olmayan söylentilerden.
Çalıştığı koşullardan, aldığı ücretlerden, özlük haklarından, verilen hedeflerden memnun olmayan, bunalan her bankacının sığındığı bir hayal bu . “Keşke Bankamız satılsa ! Yeni gelenler haklarımızı tanısa, hakettiğimiz paraları, terfileri verse. Ya da güzel bir pazarlıkla bizimle yolları ayırsa da… Kurtulsak !”
Ne yazık ki bu hayallerin bu dönemde gerçekleşme olasılığı çok düşük . Bankalarımızın değeri , karlılığı satın alma düşünecek yabancılar için çok cazip görünmüyor. Zaten satın alanların da mevcut düzeni değiştirmek gibi bir derdi olmuyor . Her gelen hep daha fazlasını isteme hakkını buluyor kendinde . Hiç bir patron , biz çalışanlar için daha fazla be yapabiliriz diye düşünmüyor . Sayıları nasıl azaltır da daha çok nasıl kar ederiz diye düşünüyor tüm patronlar. Yani patron değişimi bile Bankacılık sektöründe çalışanın derdine derman olamıyor genelde.
O yüzden bankacılara tavsiyem, kulaktan kulağa yayılan ve inanmayı çok istedikleri bu söylentilerin hayal ürünü olabileceğini dikkate alıp gerçeklerle yüzleşmeleri. Bir banka satışı ciddi olarak gündeme geldiğinde zaten bunun resmî bildirimleri yapılıyor . Ondan öncesinde sahada duyulacak seviyeye gelmesi ise pek mümkün değil çünkü bir şey ya “ gizlidir” ya değildir . Herkesin her yerde konuştuğu şey gerçekse gizli olamaz… Gizliyse de zaten her yerde konuşulması mantıklı olmaz. Bununla kaybedilen zamana yazık olur. “Düşüncesi bile güzel …” deyip tatlı tatlı kulaktan kulağa yayıldığını anlıyorum ama sorunların çözümünün buradan geçmediğini de hatırlatmak isterim.
Bir sorunun gerçekten çözülmesi için öncelikle onunla yüzleşilmesi , kabullenilmesi ve cesaretle üstüne gidip mücadele edilmesi gerekir . Sürekli bir “ kurtarıcı “ beklemek , onun hayalini kurmak ne yazık ki hiç bir şeyi değiştirmez.
Bu vesile ile “ anlamsız ve gerçekleştirilemez hedefler altında ezildiğini, bunaldığını “ ifade eden binlerce bankacıya bir hatırlatma yapmak istiyorum. Bankacılar için “ etik satış” , “ temiz bankacılık “ konusu gündemde . Bu fikri sahiplenen ve buna uygun hareket eden Bankacılar bu sektörün tek kurtuluşu, kurtarıcısı olacak . Yarından sonra , Cuma gününü “ Etik Satış” günü olarak ilan etti Bankacılar . Satıştan gelen gücünü , aklını, msntığını , vicdanını kullanan Bankacılar için çok anlamlı bir gün olacak . Bankaların satışı hikayesini bir yana bırakıp , “ ETİK SATIŞ” fikrine odaklanan Bankacılar mutlaka kazanacak . Takibe takip dedik . Biz de onların takipçisiyiz .