Şirket 10 Mayıs 2024 tarihinde halka açılıyor. Hisse fiyatı 37.39’den borsaya kote oluyor.
İlk gün 5% civarı yükselişle kapatıyor. Hisse fiyatı 39.39
İkinci gün? LILAK taban kapatıyor. Ardından 6 ay sürecek düşüş trendi başlıyor. Şirketin hissesini alan yatırımcının 6 aylık zararı 26.5%. 6 ay önce şirket arz olurken LILAK hissesi alan bir yatırımcının 100 Lirası şuan 73 lira.
Bide sen ona bu yatırımcının 6 aydır mahrum kaldığı mevduat faizi getirisini de ekle. Kaçan fırsat maliyetini düşününce reel zarar büyük.
Peki ne oldu bu LILAK’da? Ne iş yapılmış da halka açıldığının 2. Günündendir kesintisiz düşüyor?
İncelememi yaptım. Kısaca gözlemlerimi aktarıyorum
90 milyon sermaye artırımı – 30 milyon ortak satışı ile halka açılmış. Ortak satışıyla baştan korkutuyor patron…
Şirketin kapasite kullanımı azalıyor. Bakın, hasılatı, satış miktarını vs. bir kenara koyun. Ama resmi raporla kapasite kullanımının azaldığı görülüyorsa o şirkette sıkıntı var demektir…
LILAK iki ürün üretiyor. Birisi bobin kağıdı, şu büyük rulolara sarılı kağıtlardan. Müşteriler bunu alıp kendi peçete kağıt havlusunu vs yapıyor. İkincisi ise temizlik kağıtları, kağıt havlu mendil peçete vs.
Halka arz sırasında şirketin değerini 859 milyon dolar bulmuşlar. Çarpanlarla 783 milyon dolar, gelirle 973 milyon dolar. Aradaki fark 190 milyon dolar (güncel kurla 6,5 milyar TL)
Güzel para. Yazması kolay idrak etmesi zor… Şu değerleri bulan arkadaşın rahatlığı, vurdumduymazlığı, millete maliyeti 6.5 milyar TL…
Az daha tutarlı sallansa güzel olur.
İyi hoş şirket de 30 milyar TL eder mi işte o kafa karıştırıcı.
Hisse fiyatı tespit edilirken, benzer şirket seçiliyor – ama belirli bir örneklemden yüksek çıkmasına özen gösteriliyor.
Şirket gelirleri üzerinden değerleme yapılıyor – herşey sallamasyon ve absürt, üretim miktarının iki katına çıkacağını iddia ediyor ama bunun mantıklı bir nedeni yok.
Millet zaten ne ekonomi biliyor ne finans, tokatladığını tokatla mantığıyla 3.5 milyon insana şirketi amiyane tabiriyle MALI KİTLEMİŞLER.
Türkiye borsasındaki en temel sorunlardan birisi bu konularda aracı konumda bir otoritenin veya kurumun olmayışı…
Örneğin Lila Kağıt örneğinde, 3.5 milyon insana şişirilerek mal kitleniyor – ama bu 3.5 milyon insanın bu şirketin finansallarını analiz etme, Ak Yatırım’ın yaptığı değerleme çalışmasını inceleme, değerlendirme olanağı yok.
Küçük yatırımcı kurda kuşa yem ediliyor. Bu konuyu daha detaylı yazacağım. Fakat bu örnekte dikkat çekmek istedim.
Gözüme çarpan diğer önemli husus hayali fabrikaların, yatırımların değerlemesi ve millete satılması
Yeni moda da bu oldu!!
Doğmamış bebeye don biçip, buradan gelecek üretim miktarlarını hayali olarak yazmışlar.
Abi o zaman hepimiz şunu yapalım: bir boş arazı alalım, 2 kazma vuralım 3-5 şantiye demiri vs koyalım. 3% tamamlanma derecesi bu demek çünkü.
Hatta bundan bile düşük – boş arsaya bir bez parçasından çadır yapar koyarız tamamlanma derecesi 3%’den fazla olur.
Fabrikamız varmış gibi halka açalım. Nasıl fikir?
Lila Kağıt hissesinde ne mi oldu?
Olan şu: değerinin çook üstünde mal satıldı – malı alanın da elinde patladı
Millete “Malı Çaktılar”.
Tıpkı söylediğimiz gibi… Tıpkı KOTON’da olduğu gibi… Tıpkı SEĞMEN KARDEŞLER GIDA’da olduğu gibi
Millet de aylardır bu malda çakılı kaldı. Reel anlamda da para piyasasındaki ballı kaymaklı 50% getiriden de oldular. Reel kazanç olarak kan ağlıyor resmen.
İşte LILAK’da olan budur. Zamanla da hisse çakıla çakıla, Ak Yatırım’daki akıllı değerlemeci arkadaşın ve akıllı şirket patronunun şişirdiği yerden, gerçekte olması gereken yere geliyor zamanla.
Arada harcanan küçük yatırımcı tabi.
Sevgiyle kalın.