Borsanın kan gölü,
Yatırımcının tarumar olduğu bir süreçteyiz.
İktisadi olarak bu tablo normal.
Faizin yüksek olduğu ve paranın olmadığı yerde,
Sözde cahil ve çulsuz aparatlı fenomenler teknik ve temel analiz yapadursun,
Yüzyıllık iktisadi ve finansal kurallar çatır çatır işlemeye devam ediyor.
Ancak bu süreçte özellikle aracı kurumlar adına son derece talihsiz bir olgu söz konusu.
Başıma gelen örnekleri anlatayım, siz karar verin.
Aracı kurumların ve beni arayan çalışanların isimlerini vermeyeceğim.
Sesinden belli ki genç bir çocuk.
İşin enteresanı kimi aradığına da vakıf değil.
Benim diye söylemiyorum bunu.
Karşısındakinin bilgisine, tecrübesine vakıf olmalı konuşurken.
Şöyle denildi: ‘Borsada artık bir yükseliş bekleniyor, vadeli kontratlar üzerinden pozisyon alınabilir’.
Bir diğeri şöyle tavsiye verdi: ‘Teknik göstergeler endeks 9.700 ‘de yukarı tepki verecek, değerlendirin bence’.
Bu söylemlere tabi ki kulak asmadım.
Beni arayana bir şey öğretecek halim de yok.
Lakin belirteyim. Aracı kurum olarak benimle herhangi bir danışmanlık sözleşmesi yok.
Kaldı ki, ben herhangi bir soru sormadım.
Aramadım, arandım.
Ve ayrıca önerilen husus spot pozisyon da değil, vadeli.
Ne hakla?
Hangi hadle?
Zarara ortak olacak mısın?
Hem etik değil hem de yapılabilir değil.
Finansal okuryazarlığın bu denli düşük olduğu ortamda bu yönlendirmeler son derece tehlikeli.
Hele hele yönlendirenin bilgisi ve tecrübesi sorgulanabilir haldeyse.
İşte bu nedenle,
Aracı kurumlar kendilerine çeki düzen vermeli.
Çalışanlarına müşteri işlem hedefleri veriyorlarsa, sıkılaşma döneminde insanların ocağına incir ağacı dikecek saplantılı kar hırslarından arınmalı.
Sizin de kulağınıza küpe olsun…
Kendinizi sadece sosyal medyanın aparatlı sözde uzman fenomenlerinden değil, aracı kurumlardaki sözde uzmanlardan da korumanız gerekiyor.
Sevgi ve vicdanla kalın…
Prof. Dr. Soner GÖKTEN