ABD Seçimlerinde Son Düzlüğe Girerken Oy Makineleri ve Kriptolar
ABD’deki başkanlık seçimleri öyle ya da böyle bütün dünyayı ilgilendiriyor. Dünyanın özellikle de bizim bölgemizin içinden geçtiği dönemi düşününce seçimin sonucu ve kazanacak adayın atacağı adımlar daha da önem kazanıyor.
Hoş önem kazanmadığı herhangi bir dönem oldu mu diye sorarsanız ona da cevabım olmadı olacaktır ya…
Adet olduğu üzere bir defa daha belirtmiş bulundum.
Malumunuz ABD tüm dünyaya “ileri demokrasi” dersi veren ülkelerin başında geliyor.
Hür iradenin dünyadaki kalesi olarak kendisini görüyor. Siyaset bilimci olmadığım için bu konuda olumlu ya da olumsuz atıp tutmak istemem. Ama bu son seçimle birlikte dikkatimi çeken bir iki hususu da sizinle paylaşmak istiyorum.
Günlerdir özellikle Trump destekçileri, başta Elon Musk olmak üzere ABD’de bırakın seçmenleri turistik ziyarete gelenlerin dahi herhangi bir kimlik ispatlayıcı belge ibraz etmeden oy kullanabildikleri videoları paylaşıyor.
Post truth çağında kişi izlediğine dahi yüzde yüz emin olarak bir yorum yapmamalı, bunu artık sanıyorum hepimiz biliyoruz. Ama birbirinden farklı kaynaklardan düşen video ve görsellere yönelik karşı taraftan da herhangi bir yalanlama gelmedi.
Paylaşılan videolardan birinde oy verme merkezindeki yetkili kişi vatandaşa “Burası Kaliforniya, biz burada sizin sözünüze güveniriz” minvalinde bir cümle ile savunuyor neden kimlik kontrol etmediğini.
Gerçekten enteresan. Biz Türkiye’de bırakın kimliği her sene parmak boyasını tartışan bir gündem yapısına sahip olduğumuz için olsa gerek ben bu “aşırı ileri demokratik güven” yaklaşımına pek ısınamadım.
Öte yandan bu durum bana hemen dünyaca ünlü Antropolog David Graeber’ın “Kuralların Ütopyası” adlı kitabından okudum bir kesiti hatırlattı. Graeber kitabında ABD’deki oy kullanılan makinelerin hata oranlarından bahsediyor ve 2000 yılındaki başkanlık seçimlerinde bazı makinelerin yüzde 2,8 ve bazılarının yüzde 1,5 gibi hata paylarıyla çalıştığının tespit edildiğini anlatıyordu. Devamında da şu vurucu cümlesini dikkatinize sunmak istiyorum;
“Kendisini dünyanın en büyük demokrasisi olarak tanımlayan bir ülkede, bizler seçimleri ibadet sayarken, anlaşılıyor ki oy verme makinelerinin oyları sürekli olarak yanlış yaptığını kabul ediyoruz, oysa bir günde yüz milyonlarca işlem yapılan ATM’lerin hata oranı genel olarak yüzde sıfır. Bu bir millet olarak Amerikalılar için gerçekten neyin önemli olduğunu gösteriyor.”
Açıkçası durumun yani kullanılan makinelere yönelik beklentilerin bu seçimde de pek farklı olacağını düşünmüyorum. Bu düşüncemin sebebi ise birçok kuruluş tarafından yayımlanan raporlara göre ABD’deki birçok eyaletteki oy verme makinelerinin miadını doldurmuş ya da doldurmak üzere oluşu.
Bir rapora göre 41 milyon kişinin oy kullanacağı bölgedeki makinelerin acilen değiştirilmesi gerekiyordu. Bu işlerin toplam maliyeti ise 580 milyon dolar ile 1,8 milyar dolar arasında hesaplanıyor.
Tüm altyapının yenilenmesi ve gerçekten üst düzey teknolojiyle, yüksek denetimle ve güvenilirlikle seçimlerin yapılması için ise gereken harcama bütçesinin 53 milyar dolar olduğu hesaplanıyor.
Az para değil!
İnsan acaba blokzinciriyle çok daha etkin ve düşük maliyetle çözülemeyecek bir problem miydi diye sormadan edemiyor.
Ancak komplo teorici tarafım da “acaba gerçekten çözülmek isteniyor mu ki?” diyor!
Seçimin ve verilen oyların geçerliliği tartışmaları bir tarafa bırakılırsa herhalde bu seçimin sonuçlarını en merak eden kesim benim de yakından ilgilendiğim kripto varlık piyasalarının paydaşlarıdır.
Genel kanının aksine seçimi Trump’ın kazanmasının Bitcoin ve arkadaşları için otomatik bir zafer ortaya çıkaracağını sananlardan değilim. Seçim döneminde Trump ve Elon Musk’ın kripto varlık piyasasının yanaklarını okşayan ve içini umutla dolduran açıklamalarının diğer seçim süreci vaatlerinden bir farkı olduğunu sanmıyorum.
Her kim seçilirse seçilsin kripto varlıklar açısından durum atılacak adımlarla netleşecektir. Merkez bankası dijital paralarından tutun da stablecoinlere kadar yeni başkanın istese de istemese de önünde ciddi bir blokzinciri ve kripto varlıklar ajandası duruyor.
İşte o ajandaya bakış açısı ve atılacak adımlar her ne kadar kendi başına merkeziyetsiz, hür ve bağımsız olsa da Bitcoin’in geleneksel finansal sistem içerisindeki epey sıkı bağlarını ve merkezi duruşunu da yeniden şekillendirmiş olacak.