Üst yönetim değiştikten sonra her şey bir anda fazlasıyla agresifleşti!
Zaten ulaşılamaz olan hedefler arşa erdi.
Bugün 31 Ekim ve bizler son saniyeye kadar pusulayı tutturmaya çalıştık, ama ne mümkün!
İmkânsız!
Sistem değişti, kriterler değişti.
Her şey daha kolay olacağına, her şey çok daha zorlaştı.
Krediler onaylanmıyor; onaylanırsa fiyatlama yukarıda kalıyor. Mevduat tarafı da artık kişi bazlı yapılıyor. Genel müdürlük bize özel fiyat vermiyor. Çok yüksek mevduatlarda, sistemde “ölüm faizi” çıkıyor ve istisnası yok, neyse o! Aynı aileden, aynı şirketten, birbirini tanıyan insanlar sürekli bizleri arayıp her gün yapılan bu müşteri ayrımcılığı konusunda şikâyet ediyorlar. Artık müşterileri de mutsuz ettiniz, onları da birbirine düşürdünüz. Tebrikler!
Bizler, şubeciler olarak fiyatlamaların mantığını bilmiyoruz (kime, neye göre faiz verildiği bilgisi bizimle paylaşılmadı). Ama hedefimiz var, her kalemde olduğu gibi. Vadeli hesaplar temdit edecek, 38,50 ile mi? Dışarıda devlet bankaları 50-51 fiyatlama verirken biz 35-40 civarında faizle müşterileri tutmaya çalışıyoruz. Tutamıyoruz. Ne oluyor? Tutan kalem tutmaz oluyor, başlıyorsun geri gitmeye.
Kârlı iş yapmamız talep ediliyor. Bunu anlıyoruz.
Bankacıyız, kâr düşüneceğiz, kuruma para kazandıracağız, ama bu şekilde değil! Bunun devamı yok, olamaz.
Adet hedefleri korkunç.
Hedef müşteri sayısı hem kitle hem KOBİ tarafında korkunç bir kalem. İki tane yapıyorsun, beş tane eksiliyor. Yine kitle ve bireysel tarafta çapraz satış da öyle. İşlenecek müşteri kalmadı listelerde; artık abuk sabuk ürünler öneriyoruz. Bankamız bizi aynı kişilere bir fatura, bir sigorta için yalvartıyor, ve bunu söylemek istemiyorum ama müşterilerin karşısında küçük düşüyoruz artık. İştirak hedefleri, kampanyalar, angaryalar apayrı bir sorun.
Olmuyor. İnanın olmuyor.
Bu fiyatlama ve hedef politikası, biz şubecilere pek iyi niyetli gelmiyor. İzlemeler, görev düşürümleri, üstü kapalı tehditler ve işten çıkarmalar yaşıyoruz.
Yapamayacakları hedefler koy, şubeci yüzde 70’te kalsın, prim alamasın. Ama şubecinin yaptığı yüzde 70 ile bankanın büyüme hedefi tutuyor, bilanço tutuyor; her büyük toplantıdan sonra “Elinize sağlık, çok iyi yönettiniz.” Performans yüzde 70-80 altındaki oranlarda ise izlemeye alınıyor. Soruyorum: Bu sizce mantıklı mı? Etik mi? İyi niyetli mi?
Sonra ilk toplantıda “Pusula amaç değil, araç.” deniyor.
Belki bizim amacımız?
Para kazanıyoruz ve bu hedef politikası hem personelin performansıyla hem de parasıyla oynuyor.
O plazalarda ne düşünüyorlar, biz şubelerimizde merak içindeyiz.
Bu kadar kısa bir süreçte, bu kadar keskin bir geçişe ve mobbinge gerek var mıydı?
Bizler bu işte bir yanlışlık olduğunu düşünüyoruz.
Şubeciler artık kaldırılamaz hedefler altında ezildi; zaten maddi zorluklarımız had safhada, maaşımızın yarısı, hatta fazlası vergiye kesiliyor ve birçok açıdan zorlanıyoruz.
İşin stresi artık bambaşka.
Kimse sizi duymuyor, anlamıyor; sadece “Ne bu pusulanın hâli?” diye arıyor, arattırıyorlar. Bir de yalandan “Senin için yapabileceğim bir şey var mı?” diye soruyorlar. YOK!
Biz kendi derdimizdeyiz.
İşimizin, ekmeğimizin derdindeyiz.
Bu kadar mutsuz ve demotive bir ekiple hangi başarıyı, nasıl elde edeceksiniz?
Bence siz bunları bir düşünün.
Ve bizlere karşı olan art niyetinizi bir an önce İYİ NİYET’e çevirin.
Şubeci