Dalardaki artış özel sektörün uykularını kaçırıyor. Peki bu yükseliş şirketleri nasıl etkileyecek?
ABD Merkez Bankası’nın (FED) bu yıl faiz artışına gideceği beklentisiyle yükseliş eğilimindeki dolar, bugün cari açığın beklentilerin üzerinde artış göstermesiyle 2.72 TL’yi aştı.
ALB Forex Araştırma Uzman Yardımcısı Rıdvan Baştürk, Türk lirasında yaşanan değer kayıplarının döviz cinsinden borçlanan özel sektörü ciddi anlamda sıkıntıya soktuğunun altını çizdi.
Merkez Bankası verilerine göre, 2015 Ocak sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç stoku, 2014 yıl sonuna göre 83 milyon dolar doları artışla 133 milyar dolara çıktı. Oluşan 133 milyar dolarlık dış borcun döviz kompozisyonu incelendiğinde ise yüzde 54,8’i dolar, yüzde 28,7’si euro, yüzde 14’ü TL ve yüzde 2,5’i diğer döviz cinslerinden oluşuyor.
Diğer yandan orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine 1 yıl veya daha az kalmış dış borç verisi kullanılarak hesaplanan kalan vadeye göre kısa vadeli dış borç stoğu, 166,1 milyar dolar düzeyinde. Oluşan 166 milyar dolarlık borcun yüzde 13,4’ü kamu sektörüne, yüzde 0,7’si Merkez Bankası’na ve yüzde 85,9’u ise özel sektöre ait.
Kur etkisinin maliyeti 61,4 milyar TL
“Kurda yaşanan hareketler, dış borcun maliyetini Türk lirası cinsinden ciddi oranlarda artırıyor” diyen Baştürk şu değerlendirmede bulundu:
“2014 yılını 2,33 seviyesinden kapatan dolar/TL kuru, 2015 yılı içerisinde gerek yurtiçi olaylar gerekse yurtdışı gelişmelere bağlı olarak kısa bir sürede 2,72 seviyesine kadar yükseldi. Bu da 166 milyar dolarlık dış borcun 2014 yılsonunda 386 milyar 780 milyon TL’ye denk gelmesi anlamına gelirken, çok kısa bir sürede sadece kur etkisinden dolayı maliyetlerin 61.4 milyar TL daha artmasını sağladı. Bu maliyetin bir kısmı daha önceden hedge işlemiyle kontrol alınmış olsa da kurda yaşanan yukarı yönlü hareketlerin, özel sektörün dış borç maliyetini TL cinsinden artırdığı bir gerçek.”
Faiz artırım beklentisi…
Önümüzdeki süreci incelediğimizde yukarıda belirtilen risklerin devam etmesinin beklenebileceğini kaydeden Baştürk şöyle devam etti: “İlk olarak FED riskine dikkat çekmek gerekiyor. Her geçen gün artan faiz artırım beklentisi, doların global bazda değerlenmesini sağlıyor. Diğer yandan Yunanistan riski başta olmak üzere, ekonomide toparlanmanın hala zayıf olduğu Euro Bölgesi, yine yurtiçi açısından önemli risklerden biri. Oradaki toparlanmanın gecikmesi ihracatımızı düşürürken, bu durum da üretimimizin azalmasını sağlıyor. Ayrıca euro’nun dolar karşısında değer kaybetmesi, dolar endeksini yukarı taşıyor ve bu da bizim gibi gelişmekte olan ülke para birimleri üzerinde aşağı yönlü baskı oluşturuyor. Ortadoğu’da çatışma ortamı ve Rusya ekonomisinde yaşanan daralma ihracatı olumsuz etkileyen diğer faktörler. Yurtiçinde ise en ciddi risk, seçim dönemi olarak gözüküyor. Seçim belirsizliği Türk Lirası için risk oluşturuyor. Tabi bu kapsamda kurda yaşanabilecek yukarı yönlü hareketler, özel sektörün dış borç maliyetini Türk Lirası cinsinden artıracaktır. Zira kredi derecelendirme kuruluşları son raporlarında Türk özel sektörü için, bu riske dikkat çekiyor.”