Gurur Abidesinden Hakkında Hayırlısına!

Doç.Dr. Burak Özdoğan, Getir'in baş döndürücü o kadar da dramatik yolculuğunu yazdı.

Burak Özdoğan

Burak Özdoğan

Hakkında Hayırlısı

Girişimcilik ekosistemimizde “gurur abidesi” unvanını çok kısa bir süre içerisinde “hakkında hayırlısı” ile değiştirmeyi başarmış gerçek anlamda gizemli bir marka.

Getir’i bu mecrada ilk kaleme aldığımda takvimler tam da geçtiğimiz yıl bu zamanları gösteriyordu. Sorduğum soru ise çok netti; “Getirdi mi götürdü mü?”.

Bir teknoloji startup’ı olarak Getir’in aldığı yatırımlardaki değerlemelerine yönelik soru işaretlerimi paylaşmış ve nasıl olur da bu kadar kısa bir süre içerisinde o değerlemeler çöp olur sorusuna yanıt aramıştım.

Ne yazık ki sadece 10 gün sonraki yazımda cevabın “götürdü” olduğuna kanaat getirmiştim.

Çünkü nereden bakarsanız bakın Getir’in aldığı yatırımlarla yani yaklaşık 1,8 milyar dolar fonla yaptığı işler ne startupların büyüme modeli ve stratejisiyle ne de kurumsal şirketlerin büyüme ve yönetim stratejileriyle uyuşmuyordu. Burada bir dipnot açıp şunu belirtmeliyim, Getir’in girdiği ülkelerdeki rakiplerini satın alma stratejisi olumsuz sonuçlanmış olsa dahi kağıt üstünde makul kararlardır.  Bu tip girişimler açısından hızlı ölçeklenme önemlidir.

Ama gel gelelim şu işleri makul olarak açıklamak pek mümkün değil;

Getir N11’i neden satın aldı?

Getir Moov’u neden satın aldı?

Getir finans tarafına neden yatırım yaptı?

Burada sorularımın ana odağı bunların kötü yatırımlar olması değil. Bu yatırımları hızlı market teslimatı işi ile büyüyen, onun sayesinde yatırımcılardan fon toplayan ve o alanda büyümesini umduğumuz Getir’in yapıyor olması ana sorun. Yoksa ortaklar elbette başka şirketlere de ortak olabilir, yatırım yapabilir.

Ama bu şirketlerin Getir’e, ana iş koluna ve yatırımcılarına tam olarak ne faydası olacaktı?

Hala bu sorulara makul yanıtlar alma şansımız olmadı, büyük ihtimalle de olmayacak. Büyük ihtimalle geçtiğimiz Haziran’da ikiye bölünen grupta market ve yemek işini yöneten yabancı sermaye artık Getir markasının bu “diğer işlerle” anılmasını “haklı olarak istemiyor” ve sadeleşmeye doğru gidiliyor.

Bir diğer tahminim ise yerli ortakların içi gideren boşalma riski taşıyan bu şirketleri kurtarmak adına pek de uzak olmayan bir dönemde Türk yatırımcısının gücüne başvurma ihtimalinin yüksek oluşudur.

Yani ilerleyen süreçte Borsa İstanbul’da küçük yatırımcının kurtarmalık bir şirketler grubu daha çalabilir.

Delikten bakmadan kapıyı açmamak lazım…

Exit mobile version