Bankaların Kar Hırsı ve Psikolojisi Bozulan Bankacılar!

Şubeci Yazdı: Bankaların sınır tanımayan kar hedefleri bankacıların psikolojisini bozma aşamasına geldi.

Şubeci

Şubeci

Sponsorlu Bağlantılar

Hâlâ var gücümüzle dayanmaya çalışıyoruz.

Bankamız, bize hedefleri uzaya çıkarmak için zam veriyor. Bunun bir sonu olacak mı? Hiç sanmıyorum ama artık bir dur noktası olmalı. Çünkü ulaşılamaz hedeflerle, her ay başında rakamlarda hata olduğunu düşündüğümüz “tuhaf” sayılarla karşı karşıyayız.

Merak ediyorum, bu tuhaflıkları neye göre yapıyorlar? Sorsanız, bilanço, kâr, olması gereken gibi rutin açıklamalar.

Sonrasında:

Üstten konuşmalar, yetersiz hissettirmeler, hiçbir kalem tutmadığı ve tutmayacağı için gün içinde bölge ve şube içi kampanyalar, WhatsApp gruplarından “kibarca” uyarılar, e-posta ile uyarılar, müdürcükler tarafından gösterilen aba altından sopalar, izlemeler, dayanamayıp istifa edenler, istifa edemeyip de “Ben bir arkadaşlara sorayım da bana bir iş baksınlar” diyenler.

… Derken yine başladık.

Maşallah bugünümüze! Herkes formunda!

Bir dönem iyilik timsali kesildi herkes, ama dönem zorlaştı ve yine her şey başa döndü.

Ama size bir sürprizim var: Türkiye Cumhuriyeti’nde her şey her gün daha da zorlaşacak. Ne yapacaksınız? Hepimizi işten mi çıkaracaksınız? Şubeciler olarak ciddi bir kısmımıza ilettiğiniz tehdit bu yönde.

Herkes kişi bazlı izleniyor. Her koyun kendi bacağından asılıyor.

Sizlere medarı iftiharlarımız Z kuşağıyla başarılar diliyoruz. Zira hangi işkolunda olursa olsun, verdiğiniz maaşla yapılması gereken işlerin onda birini yaptıramazsınız, yapmazlar. Çok geldi gitti bizim şubemize! Henüz 1. ayında “Bu paraya bu iş mi yapılır? Ben yarın gelmeyeceğim” diyen oldu; hatta bazıları ertesi gün gelmedi, istifa ettiklerini bile söylemediler.

Aslında en doğrusu ve günümüzde hak edilen yaklaşım bu, ancak birçoğumuz mecburuz. İçerideki tazminatlar (hayatımız boyunca elimize geçmeyecek bir toplu para alımı), yeni bir iş bulma endişesi, alışkanlıklar, ekonomik durum, sorumluluklar, borçlar, aileler derken sonuç: kıpırdayamıyoruz.

Fazlaca kabullenilmiş bir çaresizlikle görevlerimizin başındayız. Geçinemiyor, borca batıyor, günden güne mental ve fiziki sağlığımızı kaybediyor, geceleri uyuyamıyor ve sabahları mutsuz bir şekilde işimize gelip, zoraki gülümsemelerimizi bile solduruyoruz yaşadığımız ve gördüğümüz tüm tuhaflıklar içinde.

Ne oldu da biz yine bu noktaya geldik? Kurumlarımız, bankalarımız, bölgelerimiz, şubelerimiz az mı kâr etti? Yabancı ortaklar az mı büyüdüğümüzü düşündüler? Biz kime yaranamadık son birkaç ayda?

Bence hepimiz düşünmeliyiz. Ne yapmalı, nasıl yapmalı? Var mı çıkış yolumuz, bir oluru bu işin?

Cevabınız varsa lütfen yazın Paramedya’ya.

Benim tek düşünebildiğim; tüm bu yaşanan ve yaşatılanların bir sonu, bir dur noktası olması gerektiği. Mutsuzluğumuzun da.

Şubeci

Sponsorlu Bağlantılar

Exit mobile version