Kredici olmak işin en kolayıdır, sizden önce incelenmiş bir dosya önünüze gelir ve karar verirsiniz; reddetmek de, kısmen kabul etmek de, geldiği gibi onaylamak da sizin inisiyatifinizdedir. Ben kredicilerin iş garantilerinin çok yüksek olduğunu düşünürüm uzun süre koltuklarında kalabilirler bir yerden sonra tecrübe çok önemli olduğu için ve dosyalara hakimiyet çok arttığı için koltukları sağlamdır.
Diğer yandan hızlıca değişen koltuklar da olabilir tahminimden önce kredici koltuğundan olanları da görmüşümdür. Bu konuda daha fazla yorum yapmak olmaz kredici koltuğu hakkında.
Gene de sağlam koltuklardır kredicilerin koltukları. Sunumları da kolaydır adette onay ve red diye iki bilemedin üç sütunda sunum başlar ve biter. Size bulaşmazlar red ettiğiniz dosya yüzünden biraz Şube Müdürü mutsuz olur, onun haricinde kimsenin umurumda değildir dosya. Müşteri zaten alternatif için başka bankayla görüşmeye başlamıştır bile. Zavallı Şube Müdürü müşteriye ne diyecek? Yeni dosya nasıl bulacak?Bu kredi nasıl verilmez diyerek kızgınlığını kimseye belli etmese de onaylanmayan her kredi onun için rakam demek çapraz satışların yok olması demektir.
Kedici olmak da kolay iştir aslında yemini ver, kumunu değiştir. Benzer işlerdir krediciyle kedici olmak!
Tecrübeli kredici asla dosyayı geldiği gibi onaylamaz; mutlaka biraz keser kırpar öyle değerlendirir, sektörde ki küçük sermayeli bankalar, büyük bankaların kredicileri yüzünden pay almıştır aslında. Kesilen kırpılan kredi tutarları o kadar fazladır ki bir küçük sermayeli bankanın toplam kredilerine eşit olabilir. Bu yüzdendir müşterilerin tek bir bankayla çalışmak istememeleri, mutlaka ihtiyaçlarının altında onay aldıkları için eldeki kredilerle işlerin dönmeyeceğinden, bir başka bankada devreye girmiştir.
Geçenlerde eski bir müşteriyi ziyarete gittim, “ sizin banka benim kredilerimi kesmişti” diyor, içeride teminat da vardı kredi politikası gereği kredi vermedikleri dönemden bahsediyor. “Sizin banka yanlış yaptı.” diyor ben de yanlış yapıldığını o zaman ilgili Genel Müdür Yardımcısına söylemiş olduğum için gönül rahatlığıyla “evet yanlış yapıldı.” dedim. O zamandan beri çalışmıyormuş bizim bankayla. Çalışmıyorum diyor…. Bankayı cezalandırmış eski müşterimiz.
“Benim bankam değil..” diyemiyorum, bazen bankanın benim olduğunu ben de hissediyorum. Remzi bey de “bırak yaa senin bankan gibi konuşma..” der bazen, İçinize işler bankacılık; banka sahibinden çok sahiplenirsiniz, onlar sizi sahiplenmese de.
Bugünlerde paraya ulaşmak çok zorlaştı, piyasa daralıyor, nakit sıkışıklığı çok fazlalaştı, kredici olmak çok zordur böyle zamanlarda işleri yavaşladığı dönemlerde vermediğiniz de verdiğiniz de dikkat çeker!
Hiç işe yaramaz adamların kredi risklerini önceden görerek kapatılması ya da bir yerlerden bilgi aldığı için erken uyarı sinyalleri ile müşteri risklerinin kapatılarak çok üst düzeye çıkarılması da mümkündür bu sektörde. Kredici olmak kulağı kesik olmayı gerektirir aynı zamanda. Kulağının arkasını deldirmeden işini doğru ve dürüst yapanlar sayesindedir reel sektörün sağlıklı büyümesi.
Kardeşi için iş takibi yapıp “ nerde bu dosya? Kim? Neden onaylamıyor?” diyerek dosyayı Yönetim Kurulunda takibini yapanların yeri olmamalıdır kredi onay makamları…
Kredici olmak kedici olmaktan daha zor iştir aslında…verdiğiniz ya da vermediğiniz kredinin vicdani sorumluğu vardır, sizden hiç ayrılmayacak kararlarlardır gece sizi bırakmaz kararlarınız, kredici olmak zor iştir.
Sayfa bitti yoksa yazılacak ne çok konu var kredi hakkında.
Takipteki kediler ayrı bir yazı konusu olmalı aslında… kediler her yerde…
Kedici olmak mı zor kredici olmak mı? Kediler her yerde canlarına kıymayın efendiler…kediler de krediler gibi vicdani sorumluluk gerektir.
Ertugrul SADIKOĞLU
ertugrulsadikoglupm@gmail.com